Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, son 10 yıl içinde çok sayıda seçimden, referandumdan güçlenmiş bir şekilde milletten emaneti aldıklarını belirterek, "Onun için başımız her yerde dik" dedi.
Erzurumajans-Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Ekonomi Bakanı Zafer
Çağlayan, AK Parti Genel Merkez Teşkilat Başkanlığı tarafından Erdemli
ilçesindeki Lamos Otel'de düzenlenen Mersin Teşkilat İçi Eğitim
Toplantısı'na katıldılar. Dışişleri Bakanı Davutoğlu, öğle saatlerinde
geldiği Mersin'den Erdemli'ye geçerken, Ekonomi Bakanı Çağlayan da saat
15.00 sıralarında salona geldi.
Mersin'de ilk kez
gerçekleştirilen eğitim toplantısında konuşan Bakan Davutoğlu,
Türkiye'nin kutlu yürüyüşünde Mersin'in 3-4 ayrı sürecin harmanlandığı,
sentez edildiği bir ayna şehir, bir sentez şehir olduğunu belirterek,
"Böyle bir aynada AK Parti, 13 ilçe belediyesinden sadece 2'siyle
yetinemez. En azından Türkiye'nin büyük oranının buraya yansıması hatta
hepsinin alınması lazım da en azından o büyük başarının buraya yansıması
lazım. Bunun mazereti olamaz. Biz bu anlamda Mersin'i Türkiye'nin
yükselen gücünün de bir yansıması olarak değerlendiriyoruz. Mersin'in
2023 hedefinde kendine biçmesi gereken rolün sınırlı ve mütevazı
olmaması lazım. Türkiye ilk 10 ülke arasına gireceği süreçte Mersin'in,
en fazla katkı yapacak 3-5 şehrimizden biri olduğuna inanıyorum.
Mersin'in bu süreçte yükselecek şehirler arasında ilk 5 şehirden biri
olacağından hiçbir şüphemiz yok. Mersin, Anadolu'nun Akdeniz'e açılan
kapısı. Dünyanın en büyük limanı olmayı gerçekleştirdiğinde bütün
Akdeniz Mersin'de kendini bulacak. Buna hazır olmamız lazım. Bu yeni
süreçte küresel bir şehir olma yolunda Mersin'in ayak izlerini duymamız
lazım" dedi.
Hem Akdeniz Oyunları'nın Haziran ayında
Mersin'de yapılacağını hem de Büyükelçiler Konferansı'nın bu seneki
ayağını Mersin'de yapacaklarını bildiren Davutoğlu, böylece Mersin'i
dünyaya tanıtarak, uluslararası gündemin bir parçası haline
getireceklerini kaydetti.
"Üç ayaklı kapsamlı bir restorasyon
sürecine geçiyoruz" diyen Davutoğlu, Türkiye'nin çok yıllar
kaybettiğini, son 10 yıldır kaybedilen onlarca yılı telafi edebilmek
için başta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere yoğun bir tempoyla
gece gündüz çalıştıklarını dile getirdi. Davutoğlu, "Şimdi biz dünyanın
ilk 10 ülkesi arasına gireceğiz diyoruz. Bunu sağlayabilmek için önce
içeride demokrasimizin sağlam bir temel üzerinde güçlenmesi lazım.
Demokrasisi oturmamış, iç siyasi yapısı tahkim edilmemiş bir milletin
uluslararası alanda hareket kabiliyeti kazanması çok zor" şeklinde
konuştu.
"BAŞIMIZ HER YERDE DİK"
Son dönem
yükselişlerinin üç ayağından birinin, içeride demokratikleşme süreciyle
birlikte güçlenen millet-devlet kaynaşması, diğerinin Mersin gibi motor
illerin sürükleyip götürdüğü ekonomik restorasyon ve kalkınma,
üçüncüsünün de bunlarla birlikte gelişen dış politika ve uluslararası
alandaki güç restorasyonu olduğunu vurgulayan Davutoğlu, "Eğer bir
ülkede demokrasi yerleşmemişse, devlet milleti potansiyel bir tehdit
gibi görüyorsa, millet devlete güvenini yitirmişse aslında o milletin
hareket etme kabiliyeti sınırlanmış demektir.
Aksine eğer bir
ülkede devlet gücünü milletten alıyorsa, devleti idare edenlerin nihai
hesap verme makamı milletse ve o makama sık sık başvurarak o emaneti
tekrar tekrar alıyorsa işte o zaman o devlet adamlarının başı bütün
dünyada dik olur. Biz son 10 yıl içinde çok sayıda seçimden,
referandumdan hep bu emaneti daha güçlenmiş bir şekilde aldık. Onun için
başımız her yerde dik. Eğer arkamızda millet desteği olmasa bizim de ne
ekonomide ne de dış politikada aktif faaliyet yürütme gücümüz olmaz.
Herkesin bir güç kaynağı var. Bizim güç kaynağımız sizlersiniz. Bizi bu
güç kaynağından mahrum bırakmayın. Milletle devlet arasındaki bu
bütünleşmenin en görünürlülüğü özgürlük ile güvenlik arasındaki
dengedir. Bizim yaptığımız atılımların arkasında şu ilke var; biz
milletimizin hiçbir kesimini, hiçbir grubunu, hiçbir etnik ya da mezhebi
topluluğunu tehdit olarak görmüyoruz. Millet tehdit kaynağı değil,
enerji ve meşruiyet kaynağıdır" ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin
dış temsilcilikleri ile dünyaya açıldığının altını çizen Davutoğlu, son
3-4 yılda Afrika'da 23 yeni büyükelçilik açtıklarını ve sayıyı 35'e
çıkardıklarını söyleyerek, şöyle devam etti:
"Latin
Amerika'da 4, Doğu Asya'da 3 yeni büyükelçilik açtık. Toplam
büyükelçilik sayısı 94'ten 134'e çıktı. Toplam dış temsilcilik sayısında
da 161'den 221'e çıktık. Şu anda dünyada en fazla temsil edilen 9.
büyük ülkeyiz. İnşallah bu sene ve gelecek yıl açılacaklarla birlikte
bunu 6. sıraya yükselteceğiz. Tarihi güçlü olan, tarihte özne olan
milletler bir daha nesneleştirilemezler. Son dönemde bize dönük içeriden
ve dışarıdan gelen bazı kıskançlıkların arkasında da bu var. Çünkü bu
aziz milletin bütün haşmetiyle tarihe tekrar döndüğüne şahit oluyoruz."
Türkiye'nin
kaydettiği gelişmelerde özgüvenin önemli bir yer tuttuğuna işaret eden
Davutoğlu, Türkiye'nin son 10 yılda yeniden özgüvenini kazandığını,
kendi onurunu tekrar bir bayrak gibi her yere taşıma iradesini
gösterdiğini ve tarihdaşlarına sahip çıktığını dile getirdi.
Devlet
olmanın kudretli olmak, şefkatli olmak anlamını taşıdığına dikkat çeken
Davutoğlu, "Kudret ve şefkatten yoksun olan bir millet ya acizleşir ya
zalimleşir. Aciz olmak büyük bir utançtır, zalim olmak bize yakışmaz"
diyerek, 16 Mart Halepçe Katliamı'nın yıldönümüne de değindi. Davutoğlu,"Bundan 25 yıl önce zalim Saddam kardeşlerimize kimyasal silahla
saldırdı. 6 bine yakın kardeşimiz orada şehit edilmiştir.
Srebrenitza'daki Boşnak kardeşlerimizle Halepçe'deki katledilen Kürt
kardeşlerimizle bugün Suriye'de katledilmekte olan Arap, Kürt, Nusayri,
Sünni kardeşlerimizle dayanışma arasında hiç bir fark görmüyoruz. Nerede
bir zalim varsa ona karşı dururuz. Hangi medeniyetten gelirse gelsin
her mazlumun yanında oluruz" dedi.
Bakan Davutoğlu, hedeflerinin yeni bir anayasa ile köklü ve güçlü bir ekonomi olduğunu da sözlerine ekledi.
"ÜLKEMİZİ PRANGALARDAN KURTARDIK"
Ekonomi
Bakanı Çağlayan ise Türkiye'nin yaşadığı gelişmelerin temelinde güven
ve istikrarın yattığını söyledi. Türkiye'de artık mayanın tuttuğunu dile
getiren Çağlayan, "Şimdi artık Türkiye'yi Galatasaray ve Fenerbahçe
gibi şampiyonlar ligine taşımak zamanı. Türkiye geçmişte ne yazık ki
bazı kesimlerden bağımsız davranamadı. Borç aldığı için talimat
alıyordu. Türkiye'nin gündemini Türkiye değil, borç veren ülkeler
belirlerdi" dedi.
"Ülkemizi prangalardan kurtardık" diyen
Çağlayan, sadece ekonominin iyi olmasının yetmeyeceğini, demokrasinin de
güçlü olması gerektiğini kaydetti. Çağlayan, "Eğer aksi olsa, Arap
Baharı olmazdı. Bu yüzden Türkiye bir taraftan ekonomiyi geliştirirken,
öte taraftan da demokrasiyi geliştirmeye çalışıyor. Bu anlamda
Türkiye'nin zaman kaybetmeye vakti yok. Durmadan çalışmalıyız.
Başbakanımızın önderliğinde dünyayı fellik fellik gezdik. Gezmeye de
devam edeceğiz. Türkiye Cumhuriyeti gelmiş olduğu noktada, bir baskı
altında olmaksızın, kurmuş olduğu sistem içerisinde yoluna emin
adımlarla yürümeye devam edecek. Çünkü prangalardan kurtuldu" dedi.
Çözüm
süreci üzerinde de duran Bakan Çağlayan, çözüm sürecinin Türkiye için
çok önemli bir fırsat olduğunun altını çizerek, sözlerini şöyle
sürdürdü:
"Alevi, Sünni, Türk veya Kürt olsun, kalbi şerefli
Türk bayrağının bölünmez bütünlüğü için çarpan herkesin başımızın
üstünde yeri var. Yıllarca analarımızın gözlerindeki yaşı kurutan terör
belasından Türkiye kurtulacaktır. Bunu başardığımızda evvel Allah, değil
ekonomide ilk 10, ilk 5'e gireriz. Benim sizden isteğim, bu sürece
zarar verecek şeylerden ve insanlardan uzak durmaktır. Bu bazı kesimleri
mutlak suretle rahatsız edecektir. Ama biz doğru olduğuna inanıyoruz ve
görüyoruz. Bu çalışma ve gayret önce Allah'ın izni ve milletimizin
takdiriyle sonuca ulaşacaktır. Bu ülke hepimizin. Birbirimizi kafatası
milliyetçiliğiyle ayırt etmemeliyiz. Biz milliyetçilikten
kafatasçılığını anlamıyoruz. Bizim milliyetçiliğimiz kişi başına düşen
geliri artırmak, ihracatı artırmaktır."