Başbakan'ın ardından...

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 11 yıl içinde tam 15 defa geldiği Erzurum’da, dün de yine coşku, sevgi ve ilgiyle karşılandı.

Fakat kabul edelim ki ahali, bu sefer önceki ziyaretlerde olduğu gibi, çok zinde ve hareketli değildi sanki…

Bu durgunluğun birkaç nedeni olabilir. Örneğin, havanın sıcak olması ve insanların stadyumda uzun süre beklemesi, ister istemez mayışmaya yol açabilir.

Sonuçta bu, bir seçim mitingi değil zaten… Adı üstünde parti il kongresi. İl kongreleri de genellikle seçim mitinglerine oranla daha mütevazı olur.

Şurası tartışma götürmez bir gerçektir: Erdoğan, Erzurum’u çok seviyor ve önemsiyor, Erzurumlu da Erdoğan’ı…

Bu, aylar öncesinden planlanmış ve hazırlıkları haftalar öncesinden yapılmış bir ziyaretti. Dolayısıyla başta sivil toplum örgütleri olmak üzere, hem parti kademeleri, hem de kamu birimleri derslerine çok iyi çalıştılar. Dün Başbakan Erdoğan’ı dinlerken bunu açıkça görmek mümkündü.

Erzurum’a yapılan kamu yatırımlarını, en küçük bir ayrıntıyı dahi atlamadan tek tek sıraladı ve ağırlığı da, sağlık, eğitim ve TOKİ yatırımlarına verdi. Her ne kadar sıraladığı yatırımların büyük bir kısmı bir iki yıldan buyana hizmette ise de, neticede o kurumlar bu şehrin ve insanların kullanımına sunulmuş eserlerdir.

Pek çok kimse gibi biz de, Sayın Başbakan’dan, önceki ziyaretlerinde yaptığı gibi, Erzurum’a dair çok özel bir yatırımın müjdesini vermesini bekledik.

Yeni bir müjde yoktu; fakat müjdeyi çağrıştıran bir açıklaması oldu. O da, lojistik köy meselesiydi.

Çünkü son zamanlarda bu hususta can sıkıcı spekülasyonlar vardı. Yok lojistik köy iptal edildi, yok Kars’a kaydırıldı gibi…

Dün bizzat Başbakan’ın ağzından, bu spekülasyonların asılsız olduğunu öğrenmiş olmamız, şehir adına çok ciddi bir kazanım oldu. Keza, hızlı tren… Malumunuz hızlı tren önce Ankara-Sivas, sonra Sivas-Erzincan, ardından da Erzincan-Erzurum şeklinde planlanmıştı. Projenin ilk ayağı başladı ve ikinci durak için hazırlıklar yapıldı. Bu sırada gördük ki, Erzincan-Erzurum bölümünden kimse söz etmiyor. Bu da, Erzurum’da moral bozukluğuna yol açmıştı. Neyse ki dün Başbakan bu noktaya da açıklık getirdi ve devamını da Karslı hemşerilerimiz için söyledi:

“Hızlı tren taa Kars’a kadar devam edecek”

Erdoğan, stadyumdaki konuşmasının ardından geldiği şehir meydanında toplu açılış törenine katıldı ve TOKİ’nin evlerinin anahtarlarını dağıttı. TOKİ, Erzurum’da beş bin dolayında ev yapmış. Aslında bu oran, nüfusa göre ve şehrin yapı tipine göre mukayese edildiğinde Erzurum için çok da tatmin edici bir rakam değil. Çünkü şehrin kentsel dönüşümü henüz çok gerilerde…

Gönül arzu ederdi ki, dün Erdoğan yeni yapılacak olan kent meydanında toplu açılış yaparken, okulun, hastanenin, yurdun dışında asıl üretime ve istihdama dönük tesisler için düğmeye bassaydı.

Maalesef o tür yatırımlar neredeyse yok denecek kadar azdı.

Ahmet Karadayı’nın kurduğu Pusula gazetesinin modern tesisleri ve Atilla Nargileci’nin Tortum güzergahındaki Kartanesi su şişeleme tesisi ve bir iki küçük işletme…

Bardağın yarısı dolu mu, boş mu noktasından bakarsak, evet Erzurum için bardağın yarısı kesinlikle dolu; lakin işin içinden kamuyu çıkarsanız geriye bomboş bir bardak kalır.

Bizim asıl sorunumuz işte budur.

Erzurum, özel sektör yatırımları açısından çok zayıf bir şehir…

Nerede hata yapıyoruz ki, Erzurum’u yatırımcı için cazip ve öncelikli bir şehir haline getiremiyoruz?

Keşke Sayın Erdoğan, kurmaylarından bu sorunun cevabını istese ve tıkanan damara esaslı bir neşter atsa…

Başbakan’ın da latife yaptığı gibi Erzurum, özellikle sağlık alanında en azından emsal şehirler içerisinde çok şanslı. Çünkü son on yıl içinde rüyasında bile göremeyeceği sağlık yatırımlarına kavuştu.

Ama sağlık da tek başına karın doyurmuyor ki…

Nasıl ki, Atatürk Üniversitesi’nin son yıllarda giderek büyümesi, Erzurum ekonomisini battığı çukurdan çıkarmaya yetmiyorsa…

Kalkınmışlık da geri kalmışlık da bir bütündür.

Erzurum’un kamil anlamda kalkınması, sağlık, eğitim ve turizm sektörlerinin yanı sıra; ancak hayvancılık, tarım, üretim, ulaşım ve ihracatta da inkişaf etmesiyle mümkün…

Misal; şehir olarak göçü durduramazsak, dünyanın en modern hastanelerini ve okullarını buraya yapmış olmak, kime nasıl bir keyif verecektir ki…

Her şey, merkezinde insan varsa güzel…
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • fatih ünal 01 Ocak 1970 02:00

    kimse kendini kandırmasın ortada kriz felanda yok bu memurların tamamen aç gözlülüğünden kayanaklanıyor.ben de bir memeu çocuğuyum ama Allaha hamd olsun hiç bir sıkıntımız yok millet 600 tl ye ev geçindiriyor memeurlarda 2000 tl maası beyenmıyorkı bu bızım ulke şartlarında hatırı sayılacak derecede bir miktar.Allah bu memerlaründe çalıştıkları n gözünü doyursun günde çalışıtkları 6 7 saat bide para beyenmıyorlar eğer bu ülke ayakat ise bu hükümet sayesindedir

  • hasbi 01 Ocak 1970 02:00

    sayın başbakana memeurlar gitmeyerek çok büyük ders verdiler.özellikle öğretmenler meydanda yoktu.başbakan öğretmen ve memurların desteğini kaybediyor gibi..ekonomik kriz ve borç milleti inim inim inletiyor.üstekilerin belki bundan haberi yok..