Erzurumajans-Başbakan Binali Yıldırım, Çankaya Köşkü'nde Türkiye Genç İşadamları Konfederasyonu heyetini kabul etti. Yıldırım, asgari ücretle ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
Asgari ücretteki artış
Asgari ücretin belirlendiğini hatırlatan Yıldırım, "Toptan yıl boyunca geçerli bir rakamla mutabık kaldık ve açıkladık. Bunu yaparken iki tane güzellik yaptık, birisi geçen yıl olduğu gibi bu sene de işverenin prim yüküne katkı sağlamaya devam edeceğiz. Sizin asgari ücretten kaynaklanan maliyetinizin bir kısmını biz karşılayacağız. Bize karşılığı 10 milyar lira. Bununla da yetinmedik, vergi diliminden dolayı senenin son 3 ayında asgari ücretin altına düşüyor bazı ücretler, bunu da yine karşılamaya karar verdik. Bin 404 lira Ocak'ta da Aralık'ta da aynı para olacak. O farkı biz Maliye Bakanlığı marifetiyle karşılayacağız. Asgari ücreti artırıyoruz ama işverenlere de destek veriyoruz. Bunlar sosyal devlet olmanın nimette de külfette de adil olmanın gereği olan şeyler. Bizim ülkemiz mutlak üstünlüğü olan bir ülke değil" dedi.
Yıldırım, kabul sonrası yaptığı konuşmada, "Cumhurbaşkanımızla görüşmemiz uzun sürdü. O yüzden sizi beklettik, hakkınızı helal edin. Türkiye'nin ilk işadamları konfederasyonu olarak, bugüne kadar takdire şayan çalışmalar yapıyorsunuz, ülkemize hizmet ediyorsunuz. 8 federasyon, 72 dernek ve 500 farklı dalda ve meslekte 10 bin üyeyle Türkiye'nin değerine değer katıyor ve ülkemizin gücüne güç katıyorsunuz. Yaptınız yatırım, sağladığınız istihdam için milletimiz adına sizlere, bütün mensuplarınıza teşekkür ediyorum. Sizlerin dünya pazarlarıyla entegrasyonu derinleştikçe, sanayi dönüşümümüz çok daha kolaylaşıyor, girişimciler kazanıyor, ülke kazanıyor. Siz de iyi biliyorsunuz ki 2002 yılı Türkiye'nin aslında bir çöküşünün yaşandığı yıldır..Türkiye elindeki bütün kazanımlarını kaybedip tekrar sıfırdan başlamak mecburiyetinde kaldı. Ak günlere hasret kalan millet, 3 Kasım 2002'de artık 'yeter' dedi, geleceğine yön çizdi" ifadelerini kullandı.
Siyasi ve diplomatik alanda gündem belirlediğini anlatan Yıldırım, "Bugün Suriye'deki kanı durduracak, Türkiye Rusya Federasyonu ile birlikte imza koydu. Ümit ederiz ki bu acıların son bulması için önemli bir başlangıç olur. Siyasi ve coğrafi riskler dünyanın her tarafında artmaya devam ediyor. Küresel ticaretin büyümesi yavaşladı. Dünyanın büyümesi ve ihtiyacı karşılaştırıldığı zaman büyüme ihtiyacı karşılamıyor, cevap vermiyor. Küresel daralma söz konusu. Küresel daralma da mevcut refahın korunmasını bile bazı ülkelerde riske atıyor. Zenginleşme yerine fakirleşme riskini de ortaya çıkarıyor. Türkiye, bütün olumsuzluklara rağmen, bölgede yaşanan istikrarsızlıklar, hepsinin bir araya gelmiş olmasına rağmen dimdik ve sağlam duruşunu muhafaza ediyor" şeklinde konuştu.
Başbakan Yıldırım, 2008 krizinde büyüme oranlarının yıllık ortalamanın üzerine çıkarılmaya başarıldığını belirterek, Türkiye'nin bütün yaşanan olumsuzluklara rağmen 7 milyon vatandaşına iş bulduğunu ifade etti. Bu yıl da dünya ekonomisinde daralma, büyüme oranlarında küçülme olduğunu söyleyen Yıldırım, bütün bunlara rağmen Türkiye'nin bu yıl sonunu istediği büyüme oranıyla kapatamayacağını dile getirdi. 15 Temmuz darbe girişimi ve küresel piyasalarda yaşanan sorunlar nedeniyle büyüme oranının beklenenin altında gerçekleşeceğini kaydeden Yıldırım, 410 bin vatandaşa yeni işin sağlandığını belirtti. Sektörel reformlarla işadamlarının küresel pazarın en önemli oyuncuları haline geldiğini söyleyen Yıldırım, geleneksel hizmet sektörleri, turizm, lojistik gibi sektörlerde ön plana çıkıldığını ifade etti. Yıldırım, konuşmasında şunları kaydetti:
"2017 için sizlere güzel haberlerim var. Bazıları Türkiye için 2017 yılı için kötümser bir senaryo piyasaya sürdüler. Türkiye'de kriz devam edecek gibi maksatlı, algı oluşturmaya yönelik ciddi bir faaliyet var. Bu faaliyetlerin tesadüfü olmadığını bilmenizi isterim. 15 Temmuz'daki alçaklar amaçlarına erişemeyince bu sefer fakir fukaradan çalıp çırptıkları paraları lobi şirketlerine oluk oluk aktarırken Türkiye'nin ekonomisine nasıl zarar veririz gayreti içindeler. Ne yaparlarsa yapsınlar, hazırın ardı tez gelir. O paralar da bitecek. Haydan gelen huya gider. Paralar da suyunu çekecek, ondan sonra yaptıklarının hesabını vercek. Zannetmesinler ki yaptıkları yanlarına kar kalacak. Şehitlerimizin, gazilerimizin hesabını soracağız. 2017'de, iki günümüz kaldı, zor bir seneyi geride bıraktık. İnşallah yeni bir seneye, yeni hedefler, umutlar, beklentilerle giriyoruz. 2017'nin ülkemize, bölgemize, insanlığa huzur ve kardeşlik getirmesini cenabı mevlamdan niyaz ediyorum."
"2017'de Türkiye bir yatırım yılı olacak"
"2017'de Türkiye bir yatırım yılı olacak" diyen Yıldırım, "Kamu yatırımlarıyla yetinecek değiliz, Türkiye'yi bir adım öne geçirecek sizlerin yapacağı yatırımlar. Planlarınız, hedeflerinizi asla ertelemeyin, 2017 iyi gelecek. 2017 her bakımdan ülkemiz için daha güzel günleri birlikte yaşayacağımız yıl olacak. 2017'de Türkiye, hem yatırım hem üretim hem istihdam hem de ihracat konularında bütün gayretini, imkanlarını ortaya koyacak. Geçtiğimiz 7 ay içinde birçok olumsuzlukları yaşamamıza rağmen ekonominin ihtiyacı olan kararları hiç gecikmeden aldık. En son aldığımız ekonomik tedbirlere baktığımız zaman, siz bu işi benden daha iyi anlarsınız, ne yapmak istediğimizi gördünüz. Orada yapmak istediğimiz şudur, piyasada nakit sıkıntısı var gibi laflar ediliyor. Yeniden yapılandırma ihtiyacı piyasada 40 milyar lira. Buna gerek yok dedik, biz öyle bir tedbir getirelim ki önümüzdeki yılların ihtiyacını da tahmin ederek piyasanın genişleyeceği bir tedbir alalım, bu ne olmalı? Yeni bir kredi hacmi. Toplam tutarı 250 milyar lira. Nasıl olacak. İhracatla meşgul olanlara yüzde 100 teminatı devlet karşılıyor, kobi olanlara yüzde 90, ticari faaliyetlerde de yüzde 85'ni devlet, yani Kredi Garanti fOnu teminat olarak üstlenecek, böylece ihtiyacımız olan nakit karşılanmış olacak. Bu 3 yıllığına, 3 yıl vadeli böyle bir kaynak. Bunu değerlendireceksiniz. Şimdi envanter çalışmaları yapılıyor, sizin de desteğinize ihtiyacımız var" şeklinde konuştu.
Genç işadamlarına çağrı
"Sizler bu ülkenin, Türkiye'nin geleceğinin teminatınız" diyen Yıldırım, alınan birçok tedbirin olduğunu söyledi. Benim sizlerden istirhamım, milletim adına, arkadaşlar bizim yetkin ve yeterli olduğumuz alanlarda kendi ürünlerimizi tercih edin, tamam olmayan ürün varsa tabii ki dışarıdan alacağız ama olan ürünlerimiz kullanırsak, alırsak onlara öncelik verirsek o sektörü geliştirmiş olacağız. Kaynaklar kalacak istihdam sağlanacak, cari açığımız azalacak. Bunu pekala yapabiliriz. Dünyada herkesin tabi olduğu kurallar var, biz bir kapalı ekonomi değiliz. Korumacılık alenen yapmamız söz konusu olmaz. Bu bir alışkanlığa dönüşürse, bu bir toplumsal şuura dönüşürse o zaman biz yerli sanayimizi, sektörlerimizi geliştirebiliriz. Bir belediye başkanı bana taşları, peyzajı gösteriyor, bak diyor Başbakanım ne kadar güzel olmuş diyor, nereden aldın demi, Çin'den dedi, hiç de güzel olmamış dedim. Pahalı olsun bizim olsun. Para burada kalsın. Dünya ile rekabet edecek altyapıyı da yapalım. Arge çalışmalarına daha fazla önem verelim. Herkesin yaptığı işi yaparsanız orada bir adım öne geçemezsiniz. Bir adım öne geçmenin yolu, akıl teriyle alın terini birleştirmektir. Türkiye bundan sonra akıl terine yatırım yapacak, alın teri zaten var. Fark yapmak istiyorsak, bir adım öne geçmek istiyorsak akıl terine daha fazla yatırım yapacağız. Araştırma geliştirme, başkasının yapamadığı işler. Yaptığımız ürünün birim değeri 10-20 dolar oluyorsa o zaman bir fark yaptık demektir. Daha çok geliştirme, patent ve sonunda mukayeseli üstünlüğümüzü sağlamış olacağız. Bunu da ülkede refaha, milli servete dönüştürmeyi başarmış olacağız" şeklinde konuştu.
"Ekonomi dimdik ayakta, her şeyiyle tıkır tıkır işliyor"
"Ekonomimiz üzerine ileri geri söylenen lafların kıymeti harbiyesi yoktur" diyen Yıldırım, "Sonuç ortada, ekonomi dimdik ayakta, her şeyiyle tıkır tıkır işliyor. Neye rağmen? Dünya kasıp kavrulmasına, bölgemizde her tarafta istikrarsızlık olmasına rağmen. Türk insanı yeni alanlar, pazarlar buluyor ve bir çözüm, bir kapı kapanıyor başka bir kapı açılıyor. Yeter ki mücadele ruhumuzu kaybetmeyelim. Siz de enerji ve heyecan var. Onun için petrolün ne kıymeti var? Önemli olan akıldır, akıl olan yerde her şey olur" açıklamasında bulundu.
Terörle büyük bir mücadele verildiğini hatırlatan Yıldırım, terör örgütlerinin tümüyle mücadelenin sürdüğüne dikkati çekti. Yıldırım, vatandaşların terörle mücadele konusunda kafa karışıklığı yaşamadığını belirterek, "İçeride, kırsalda büyük oranda kontrol altına alındı. Suriye ve Irak'tan bazı dostlarımız, terörle mücadele edeceğiz diye başka teröristlerin himmetine itibar ediyor. Bir terör örgütüyle başka terör örgütü ortadan kaldırılabilir mi? Bu mafyatik yöntemlerle bir yere varılabilir mi? Onu yok etmek için başka bir örgüt mü icat edeceksin? Akla ziyan bir iş. Defalarca söylüyoruz, bu yanlış bir iştir. Umut ediyoruz ki yeni Amerikan yönetimi Türkiye'nin müttefikliğinin değerini daha iyi anlar. Çapulcularla iş tutmaktan vazgeçer. Amerika'ya yakışmıyor. Yeni yönetimin bu konuda daha müspet adımlar atacağına inanıyor ve bekliyoruz. Atar atmaz, atarlarsa kendileri için. Bizim için de iyi olur. Ama atmazlarsa biz yapmamız gerekeni yaparız. Hiç bugün yaptığımız gibi, Fırat Kalkanı'nda nasıl yapıyorsak orada da aynısını yaparız. Asla bizim burada kararlılığımızdan zerre kadar sapma olmaz. Ne diyoruz? Baştan beri diyoruz ki dostlukları artıracağız, düşmanlıkları azaltacağız" dedi.
"Bu bayrak inmez, ezanlar dinmez"
Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Siz Kürtlere karşı mısınız diyorlar bazen, kardeşim aklınızı başınıza alın. Kürt Türk kardeş, bunları birbirine düşürmek isteyen kalleştir, bu kalleş de PKK'dır. Bu alçakların Kürt, Türk diye bir sorunu yok. Sorun, Kürtlerin de Türklerin de hayatını karartan, geleceğine ipotek koyan alçak terör örgütüdür. Sorun budur. Bu sorunu da memleketin gündeminden çıkaracağız. Bu yolda emin adımlarla gidiyoruz. Çok değil birkaç sene önce siyasi parti liderlerinin bazıları yanlışlıkla gittiler bölgeye, bayrağı cebine sokarak gezdiler. Nereden nerede? Bu bayrak inmez, bu ezanlar dinmez. Bu millet de dize gelmez. Herkes aklını başına alsın. Bizim durup dururken kimseyi kırıp dökmeye niyetimiz yok. Bizim niyetimiz belli. Bölgede barış, kardeşlik, huzur, birlik, beraberlik ülkemizde de gelecek hedeflerimize doğru emin adımlarla gitmek."
"Avrupalı dostlarımıza bir çift lafımız var"
Başbakan Yıldırım, "Bizim Avrupalı dostlarımıza da bir çift lafımız var, siz bu terör örgütünün yanında duranlarla iş tutarsanız Türkiye'den şikayet etmeye hakkınız yok. Türkiye, muhatap istiyor. Avrupa'nın terör gruplarını değil, kendisini muhatap almasını istiyor. O koruyup kolladıkları terör örgütünün uzantıları bir gün onların da başını ağrıtacak. Onların da ciddi şekilde canını acıtacak. Bunu istiyoruz ki bugün anlasınlar" dedi.
Anayasa değişiklik metni
Anayasa değişiklik metninin komisyonda görüşüldüğünü hatırlatan Yıldırım, "Basamak metodunu uyguluyoruz, adım ama önemli bir adım. Bu adım sağlam bir adım. O adımda MHP ile beraber anayasada yönetim sisteminin değişikliği ile ilgili bir çalışma yaptık ve bu çalışma Meclis'te görüşülüyor. Komisyon aşaması bitince Genel Kurul aşaması var. Orada da olumlu sonuçlanacak inşallah ve millete getireceğiz. Ne gelecek merak ediyorsunuz. Bunlar konuşuluyor, herkes uzman oldu. Ben uzman değilim, ben inşaatçıyım, ameleyim ben, ben memleketin imarıyla uğraşıyorum, 14 sene boyunca elimizin değmediği vatan toprağı kalmadı. Köprüler, viyadükler" diye konuştu.
Yeni anayasanın getirdiği sistem hakkında bilgi veren Yıldırım, çözümü sistemin ürettiğini, çözümün adresinin de millet olduğunu ifade etti. Sistemin istikrar, güven, hızlı iş yapma imkanı getirdiğine dikkati çeken Yıldırım, Cumhurbaşkanının ihtiyacı olan kararları kendisinin alacağını belirtti. Yürütmenin güçlendirildiğini, Meclis'in de yasama anlamında daha güçlü hale geldiğini anlatan Yıldırım, Meclis'in denetim hakkını muhafaza ettiğini söyledi.
"HSYK ile ilgili düzenlemeler var"
Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"HSYK ile ilgili düzenleme var, hakimleri yarıştırmaktan vazgeçiyoruz. Seçimi kaybederse onun üzüntüsünden 3 ay daha bakamıyor dosyalara, olan vatandaşa oluyor. Bir kısmı yüksek yargı, akademik çevreler, piyasadan Cumhurbaşkanı ve Meclis seçiyor. Bu şekilde yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı ile ilgili iddialar kalkmış oluyor."