Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 17 Aralık operasyonlarıyla ilgili, "Bunun adını yolsuzluk operasyonu koyanlar yolsuzluğun içinde olanların ta kendisidir" dedi.
Erzurumajans-Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 17 Aralık operasyonlarıyla ilgili, "Bunun adını yolsuzluk operasyonu koyanlar yolsuzluğun içinde olanların ta kendisidir" dedi.
Başbakan Erdoğan, Sakarya'dan İstanbul'a gelişinde Atatürk Havalimanı'nda onbinlerce kişi tarafından karşılandı. Saatler öncesinden Atatürk Havalimanı VIP Salonu önünde toplanan kalabalık, coşku içinde Erdoğan'ı bekledi. Erdoğan'ın havalimanında görülmesiyle birlikte coşku doruğa çıktı. Erdoğan eşi Emine Erdoğan ile birlikte parti otobüsünün üstüne çıkarak, kendisini bekleyen coşkulu kalabalığı selamladı. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, İçişleri Bakanı Efkan Ala, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, Mili Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, eski bakanlar Binali Yıldırım ve Egemen Bağış, AK Parti Grup Başkanvekilleri Ayşenur Bahçekapılı ve Belma Satır, Anayasa Komisyonu Başkanı ve İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, AK Parti İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşcu da parti otobüsünün üstünde Erdoğan'a eşlik etti.
"BİR MEŞREBİ, BİR MİZACI, BİR OLUŞUMU İSTİSMAR EDENLERE SÖZÜMÜZ VAR"
Adeta miting alanını andıran VIP Salonu önünde sık sık "Dik dur eğilme, bu millet seninle" sloganları yükseldi. Erdoğan kalabalıktan yükselen bazı sloganlar üzerine ise, "Biz bir şeye bakacağız. Her şeyden önce bizler bir meşrebi, bir mizacı, bir oluşumu istismar edenlere sözümüz var. Asla onlara gönül verenlere sözümüz olamaz" dedi.
ABDULLAH COŞKUN - KAMİL SELVİ - OĞUZCAN YAZAR - ORHAN METE - TUNCER CENGİZ - VOLKAN KAYALAR
Alanı dolduran kalabalığa seslenen Başbakan Erdoğan, "Türkiye farklı bir dönemi yaşıyor. 10 yıldır bizden böyle b ir sıçramayı beklemeyenler bizim böyle bir noktaya geleceğimizi tahmin etmeyenler oyunları bozulunca maalesef çok farklı yöntemlere başvurdular. Çünkü bu olay ulusal bazda bir olay değildir. Bu olayın uluslararası boyutu vardır. Ama ulusal bazda da ne yazık ki bu işin taşeronları vardır. Biz isterdik ki aynı istikamete yönelen insanlar, birbirine vurmasın. Biz el ele vermeye mecburuz, omuz omuz vermeye mecburuz. Zira biz neyin kavgasını yapıyoruz? Bizim tek mücadelemiz var, önce insan, sonra devlet. Biz bunu başardık. Devleti önceleyen değil, insanı önceleyen bir anlayışı getirdik. Şişte şu anda bu zihniyete gönül veren İstanbul bambaşka bir aşka, heyecanla burada olağanüstü buluşmayı gerçekleştirdi" dedi.
Başbakan Erdoğan, operasyonların adına "yolsuzluk" konulduğuna dikkat çekerek, "Dikkat edin adını yolsuzluk operasyonu koydular. Bunun adını yolsuzluk operasyonu koyanlar yolsuzluğun içinde olanların ta kendisidir. Bu yaşayan birisiyim ben. Zira geçmişte nelerin olduğunu, bittiğini bilenlerden birisiyim. Biz damdan düşerek geldik, atamayla gelmedik ve şurada millet burada" şeklinde konuştu.
"BURADA BİR BİTYENİĞİ VAR"
"Egemenlik yargının değildir, egemenlik yürütmenin de değildir. Egemenlik milletindir" diyen Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Fakat egemenliği milletin elinden alıp, 'egemenlik yetkisini kullanma bana aittir' diyen yargı bunun hesabını o da vermelidir. Şimdi soruyorum; bu millete gönül veren, bu millete hizmetkar olan insanlar Allah aşkına kalkıp derme çatma, akla hayale gelmez şeylerle hazırlanmış dosyalar neticesinde tutuklanıyorsa, onları mahkum etme hazırlığı yapılıyorsa burada bir bityeniği var. Şimdi 'konuşmayacaksın' diyorlar. Silivri'nin kapısına gidenlere bunu söyleyemiyorsunuz."
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı'nın dün yaptığı açıklamaların çok manidar olduğunu ifade ederek, "Aslında İstanbul başsavcısı aslında suçüstü yapmıştır. Kendisinden dosyaları istiyor, gizlilik kararı olan dosyaları bu zat, bu adam göndermediği gibi basına sızdırıyor. Bu medyanın da hangi odakta olduğunu biliyoruz. Bunların içerisinde yandaş medya da sermayeyle birlikte odaklanan medya da var. Şu anda isim vermeyeceğim ama vakti saati geldiğinde o isimleri de açıklayacağım" dedi.
"BÖYLE BİR SAVCILIK OLABİLİR Mİ?"
Yargının "Savcılar, hakimler herhangi bir eleştiriye tabi tutulamaz" dediğini belirten Erdoğan, "Ne demek o? Yani sen gizlilik kaydı olan evrakı medyaya sızdıracaksın, senden başsavcı ve başsavcıvekili dosyayı isteyecek getirmeyeceksin, ondan sonra da 'aman bunlara konuşulmaz.' Kardeşim ben konuşuyorum ve bu savcı kendisinden dosya alındığı zaman kalkıp İstanbul Adliyesi'nin önünde üniversite yıllarımızdaki o marjinal grupların militanları gibi eğer basın bildirisi dağıtabiliyorsa ben konuşuyorum. Siz bugüne kadar böyle bir savcı duydunuz mu? Böyle bir savcılık olabilir mi. Gizlik kaydı olan evrak neden acaba gizlilik kaydıyla anılıyor. Çünkü orada 'beraatızimmet asıldır' kaydı var. Bir insanın suçu tespit edilmediği sürece siz bir insana suçlu damgası vuramazsınız. Siz bunu basına veriyorsunuz bu insanlar basında hemen damgalanıyor. '100 milyar dolar devlet zarar uğratıldı' deniyor. Sen ya hesap vermiyorsun, ya bu dünyadan haberin yok. Savcı müddeidir, iddia makamıdır. Burada zerre kadar kendiniz hukuk kurallarına tabi olmayı öğrendiyseniz o zaman bu iddianızı ispat edeceksiniz. Etmezseniz müfterisiniz. Çünkü bu iktidar bugüne kadar tüyü bitmemiş yetimin hakkını yemedi, yedirtmedi" diye konuştu.
"BUNLAR AİLELERİN MAHREMİNE GİRECEK KADAR HAYSİYETSİZ"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti döneminde ekonomi alanında sağlanan başarılardan bahsetti. "Minareyi çalan kılıfını hazırlar" diyen Erdoğan, şunları söyledi:
"Bunlar şu anda çaldıkları veya çalmak istedikleri minarenin kılıfını hazırladılar, hazırlıyorlar. Bunlar da her yol meşru. Bunlar ailelerin mahremine girecek kadar haysiyetsiz. Şu anda ana muhalefetin başındaki zat, genel müdür yolsuzluklardan bahsediyor. Ey genel müdür yolsuzluk arıyorsan o sende. Sen SSK'nın genel müdürüyken yaptığın yolsuzluklar ortada, Rahşan affıyla işi yırttı. Ayrıca sayın Baykal'ı sen bir kasetle götürdün. Eğer o kaset olmamış olsaydı şu anda sen CHP'nin başında olamayacaktın. Sayın Baykal'ın yanındayken sen CHP'nin ihraç ettiği bir kişiyi kalkıyordun orada raflardan onun yolsuzluk klasörü önünde boy boy resimler veriyordun. Ne oldu sana ki bu kadar dürüst adamsın o klasörlerin önünde poz veren sen, şimdi ne oldu de onu temize çıkarmak suretiyle İstanbul'a aday yapıyordun. Utanmadan sıkılmadan 'parlamentonun içinde bakan mı bulamadın da müsteşarını bakan yapıyorsun' diyor. Yasalarda illa parlamento içinden bakan yapılır diye bir kayıt mı var? Sen yasayı da bilmiyorsun, önce yasaları öğren. Burada yetki bellidir. Bir başbakan parlamento içinden de, dışından da yapar. Burada önemli burada riayet noktasında hesabını yapar, kiminle bu işi yürütebilir onu da cumhurbaşkanına takdim eder, cumhurbaşkanı onuyorsa bu iş biter. Bu bunu bulmayacak kadar da maalesef zavallı. Ama bu işte yolsuzlukları sebebiyle partisinden kovduğu adamı tekrar içeri alacak kadar karnı geniş."
"BİZ BEDDUALARLA KONUŞMAYACAĞIZ"
Başbakan Erdoğan, yumuşak bir dil ile konuşacaklarını ifade ederek, "Biz birilerinin konuştuğu gibi konuşmayacağız. Biz yumuşak dil ile konuşacağız. Biz beddualarla konuşmayacağız. Çünkü bir Müslüman bir Müslüman'a beddua edemez. Müslüman o kimsedir ki diğer Müslümanlar onun elinden ve dilinden emindir, salimdir. Dolayısıyla biz bu tuzaklara da gelmeyeceğiz. Bedduaya lanet, duaya evet" dedi.
Gezi olaylarında ülkeye çok şey kaybettirildiğini anlatan Erdoğan, "Şimdi de bununla ülkeye çok şey kaybettiriyorlar. Faizin oynaması, döviz kurlar, borsa ortada. Bunun hesabını nasıl verecekler. Bu oyunu bu tezgahı kuranlar bunun hesabını nasıl verecekler. Dershaneler diye bir olay tutturdular, onunla başlayıp olayı buraya getirdiler. Şu olaylar dershane sürecinin devamıdır bunu bilesiniz. Siz de gelin devletin okulları bize yeter, biz başka bir şey istemiyoruz deyin, tavrınızı koyun. Çünkü biz bu yola çok başka türlü düşüncelerle çıktık. Niyet hayır, akıbet hayır dedik. İnşallah bu hizmetkarlığımız devam edecek" şeklinde konuştu.
Başbakan Erdoğan yeni kabine ve istifalara da değinerek, "Yeni kabinemizle bir sürece giriyoruz. Şu ana kadar bizimle görev yapan eski arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. Bunlar ne derse dersin ben hiçbirine katılmıyorum. Bu dava içinde emekleri var, beraber yürüdük, buraya kadar geldik. Bugüne kadar bizimle bu yola çıkıp da kusura bakmasından yolculuk esnasından bize ihanet edenlere de biz hala beraber yürüyelim demeyiz. Onları da kapının kenarına koyarız. Çünkü millet partimize ihanet edin diye oylarını vermedi. Partinin bir iç disiplini vardır. Bakanlıktan ayrılana kadar her şey cici güzel, bakanlık alındıktan sonra ben filanca bakanı beğenmedim diyor. Senin böyle bir yetkin mi var? Önce haddini bil" diye konuştu.