Şehir; Harput Kapı, İstanbul Kapı, Kavak Kapı ve Kars Kapı’nın dışına
henüz taşmamış, Yenişehir, Yunus Emre, Sanayi, Şükrü Paşa, Yıldızkent,
Kayakyolu ve Dadaşkent gibi semtler henüz oluşmamıştı.
Sırt sırta
vermiş şirin ve sıcak yerli Erzurum evlerinin oluşturduğu eski
mahallelerimizde, kederleri ve sevinçleri paylaştığımız, komşularımızla
huzur içerisinde yaşadığımız günlerdi.
Büyük dedelerimin
mahallesi olan Ayazpaşa’daki evimizden Yeğenağa Mahallesi’ndeki Yavuzer
Sokağa taşınıp, Gödekmerdanlara ait iki katlı evin birinci katına
yerleşmiştik.
Evimizin çok güzel bir bahçesi vardı, bahçenin
içerisinde leylak, akasya ve elma ağaçları bulunuyordu, ev sahiplerimiz
bu bahçede bostan eker, çokta güzel mahsul alırlardı.
Arsız
apartmanların yükselmediği o dönemlerde şehirde bahçeli ev sayısı bir
hayli fazlaydı, bahçelerin genelinde ise leylak ve akasya ağaçları ile
yerli güller bulunurdu.
Yavuzer Sokak’taki evimizi oldukça sevmiş, kısa zamanda komşularımızla kaynaşmıştık.
Bizim sokağın ilerisinde ise meşhur Balyoz Sokak yer alırdı.
Acemlerin fazlaca bulunduğu Balyoz Sokağa “Acem Sokağı” da denilmekteydi.
Komşularımız arasında Acemler ve Çerkezler vardı.
Sokağa
neden Balyoz ismi verilmişti, hangi gerekçeyle bu sokağın ismi Balyoz
olmuştu? o günlerde bu konu fazla ilgimizi çekmemişti.
Bilindiği
gibi taş kırmak için kullanılan ağır çekice balyoz ismi verilmektedir,
böyle bir ismin sokağa verilmesi biraz tuhaf görünmektedir.
Osmanlı
döneminde elçiler için kullanılan “Balyos” kelimesi ile ilgili bir
ilişkilendirme yapıldığında, sokağın ismi hakkında bir tahmin yürütmek
mümkün olabilmektedir.
Şöyle ki; geçmiş dönemlerde elçiliklerin
bulunmasından dolayı sokağa “Balyos” ismi verilmiş, zaman içerisinde
Balyos’un Balyoz kelimesine dönüştüğü akla gelmektedir.
Ev
sahibimiz Hafız Gödekmerdan’ın asıl adı Sertip idi ve eşi Efruz Hanım’la
bitişiğimizdeki evlerinde otururlardı, ailenin Zeki ve Soner
(Abdülkadir) isimli iki evlatları vardı.
Hafız Amca ticaretle
uğraşırdı; Taş Mağazaları’nın girişindeki Çiçek Palas’ı işletmiş, daha
sonraları da Şehir Kulübü’nü çalıştırmıştı.
Rahmetli olan Zeki
Ağabeyi bizden yaşça büyüktü ve silaha meraklıydı, şu anda Bodrum’da
yaşayan Soner (Abdülkadir) Ağabeyi ise ağabeyimle akran sayılırdı.
Bir
gün Soner Ağabeyi bahçede dolaşırken, rahmetli babam onu yanına
çağırmış, Alman helvası ikram edeceğini söylemiş ve onu eve davet etmiş.
Eve
geldiklerinde babam rahmetli anama: “Hanım; misafirimiz var, ona Alman
helvası ikram edeceğimizi söyledim, getir de beraber yiyelim” deyince,
Soner Ağabeyi “Bu Alman helvası da ne ola ki” diye beklerken, anam Soner
Ağabeyi’nin önüne patates kavurması getirmiş ve babamda: “Almanlar
patatesi çok severler, biz de patates kavurmasına Alman helvası adını
koyup, sana şaka yaptık” diyerek, Soner Ağabeyi’nin unutamayacağı bir
espri yapmışlar.
Akkoyunlu hükümdarlarından Gödek Ahmet’in
soyundan gelen yedi kardeşin, çocuklarının Iğdır’ın Aralık ilçesi Gödek
Köyü’nden göç edip 1918’de Erzurum’a gelmelerinden sonra, ailenin
bazıları Gödek, bazıları da Gödekmerdan gibi soyadlarını kullanmışlar.
Gelen ailelerden üçü geri dönmüş, diğerleri ise kalmışlar.
Kök
itibarıyla Revan’dan geldikleri söylenen bu ailenin maddi durumları bir
hayli iyi idi, mahallede onlara ait birkaç ev daha bulunur ve kendileri acemler olarak bilinirdiler.
Deve
kervanları olan bu ailenin develerini Kazım Karabekir Paşa savaş
esnasında almış ve buna mukabil aileye Pulur, Dumlu, Karagöbek, Çiflik
ve Tufanç köylerinde araziler vermiş.
Dumlupınar İlkokulu’nun
önünden başlayarak Mahallebaşı’na kadar uzanan Balyoz Sokak, Yeğenağa
Mahallesi’nin önemli yerleşim birimlerinin başında gelmekteydi.
Yanı
başımızdaki Bit Meydanı’nın renkli görüntüleri, evin bahçeli olması,
komşularımızın fevkalâde güzel insanlar olması, Yavuzer Sokağı sevmemiz
için yeterli sebeplerdi.
Sokağımızın ismi, Ağır Bakım’ın Erzurum sevdalısı, “Dadaş Albay”ı İhsan Yavuzer’den gelmektedir.
Erzurum
kültürüne ve sporuna oldukça katkısı olan rahmetli İhsan Albay’ın bir
sokağa isminin verilerek yaşatılması da güzel bir ahde vefa örneğidir.
İhsan
Bey’in zamanında bu sokakta birkaç takım evi varmış, bu evleri Şefik
Topçuoğlu’na satmış, Şefik Bey’de aldığı bu evleri iyi bir fiyatla
elinden çıkarmış.
Devam Edecek…