Bakırcılar Çarşısı -5

Günün şartlarına göre oldukça gösterişli ve bakımlı olan, içerisinde havuzu bulunan
Ahmet Aydaş’ın evinin yerinde Yeni Çınar Oteli yapılmış, otelin altında ise
toptan kantariye satan İlhan Aras’a ait bir iş yeri uzun yıllar hizmet
vermişti.

Bakkal Hafız’ın evininde bulunduğu bu sırada Evin Oteli yer almaktaydı, otelin yeri şu anda ev olarak kullanılmaktadır.

Erzurum ekonomisinin canlı olduğu dönemlerde, şehirdeki otellerden bir kısmı da Bakırcılar Çarşısı’nın civarında bulunmaktaydı.

Hancı Recep’in oğlu Yusuf Sakaoğlu’nun işlettiği Kars Oteli de bu konaklama yerlerinden biriydi.

Güz mevsiminde eşeklerle tuz getirip satanlar, genelde Bakırcılar Çarşısı’nın civarında dolaşırlarmış.

Satıcıların serbest bıraktıkları hayvanları ise çarşının ortasında gezinip durur, ortama farklı bir görünüm katarlarmış.

Kars Oteli’nin sahibi Yusuf, bu tuzcuların kalması için otelin bacasını açık hava oteline çevirerek değerlendirmiş, tahta bir merdivenle bacaya çıkan tuzcular orada geceyi geçirirler, merdivenin altında otel görevlisi “Doldu mu?” diye bağırır, yukarıdan “Tamamdır” sesi gelince kontenjanın dolduğu anlaşılır ve merdiven çekilirmiş.

Eskiden beri otelcilik hizmeti veren Bahar Oteli de bugün çarşının içerisinde mevcut yerinde misafirlerini ağırlamaktadır.

Bahar Oteli’nden itibaren de sobacı Murat’ın dükkânı ve Abdurrahman Karaca’nın “Karaca Ticaret” işletmeleri ile Beden Dibi Sokak Kavaflar’a doğru inmektedir.

Civarın bir başka oteli de Yapı Kredi Bankası’nın üstünde yer alan ve şimdiki Deniz Bank’ın bulunduğu yerde bulunan Korga Palas’tı, burada İş Bankası’nın bir şubesi de hizmet vermiş, yine burası fırın ve lokanta olarak da işletilmişti.

Kalaycıların ocaklarından ve lavaşçıların tandırlarından yükselen duman kokuları ile çarşının civarındaki çarıkçılardan yayılan kokuların birleşmesiyle çarşının kendisine ait özel bir havası bulunurdu.

Gürpınar Sineması’nın yeri önceleri basmalık olarak kullanılmaktaydı, buranın yukarısında ise baraka dükkânlar da çarıkçı ve elbiseciler bulunurdu.

Çarıkçı esnafı içerisinde hasıl çarık yapan Çarıkçı Siret ile Çarıkçı Canip Ustalar bugün dahi hatırlanmaktadırlar.

Fukaralığın kol gezdiği dönemlerde, hali vakti yerinde olanlar güz geldiği zaman ahırlarındaki hayvanlarına bakmak üzere bakıcı ararlar, buldukları bakıcılar ile ufak bir pazarlık yaptıktan sonra bakıcıyı işe alırlarmış.

Mal sahibi adama ne istediğini sorar, adam da “Begisi bir mintan, bir çift yün çorap, üstüne on panknot alırım” deyince, mal sahibi “Başım gözüm üstüne” der pazarlığı bitirir, bakıcı adam “Begisi bir de hasılı çarık verirsen ey olur”deyince, mal sahibi de “Çarığın çorabın boynuma, bari gel gir koynuma” diyerek latife yapıp pazarlığı sulandırmamasını ima edermiş.

Sinemanın Bat Pazarı tarafından Beden Dibi Sokağa çıkan merdivenlerin köşesinde bakırcı ve kalaycı esnafının iş yoğunluğundan fırsat bulup çaylarını yudumlayıp tavla oynadıkları kahveci Sıttık’ın işlettiği meşhur Şampiyon Kahvehanesi bulunurdu.

Vakti zamanında Osmanlı eserlerinin aynısını yapabilecek yetenekte ustaların bulunduğu çarşıda; Topal Ali Usta, Abdulkerim Göğebakan, Osman Karakaya, Celil Usta, İbrahim Elnar, Sefer Elnar, İhsan Çekilli (Kör İhsan), Ali Sedri Usta,Hasan Bulut, Aydın Usta, Nihat Usta, Latif Usta, Hacı Fevzi Usta, Zeki Usta,Hüseyin Ustalar da çarşıda ismi söylenen esnaflar olarak yâd edilmekteler.

Önceleri çarşıda üç adet bulunan lavaş fırınlarının sayısı da bakırcı ve kalaycı esnafı gibi azalmış, Lavaşçı Şeref Kılıç’ın ve Lavaşçı Seyfettin Avcı (Sipkat) lavaşçı dükkânları kapanmalarına rağmen, şu anda Enver Polat’ın devam ettirdiği lavaş fırınının hizmetini sürdürmektedirler.

Evlerimizin mutfaklarını süsleyen bakır tabaklar, tencereler, kazanlar, sahanlar, parkaçlar vs. zamanla alüminyum ve naylon malzemelerle takas edilerek hurdaya çıktılar,sırt sırta vermiş eski evlerimiz gibi hatıralarıyla birlikte kayboldular.

Perdah çekici, narik, nallama, tel çekici, tahta tokmak, düz makas, eğri makas, kesip kaldıran, zımba, dip örsü, kütük örsü gibi kalaycı takımlarıyla birlikte müşteri bekleyen kalaycı esnafı, sipariş olunca ocaklarını yakıyorlar.

Siparişlerin sıraya konulduğu ve ocakların kol ve ayak körükleri ile yakıldığı günleri unutamayan kalaycılar, “Körüklerin yerine motor çıktı iş kolaylaştı, ama şimdide iş yok”diyerek eskinin hareketli günlerini özlüyorlar.

Bakırdan;kulplu kazan, serpuşlu sahan, parkaç, çamaşır teşti, hamam tası, sini, kuşkana,soba kazanı, süt kazanı, sitil, maşrapa, dövme kuşkana, kırtmalı sini, bakır yağ yamağı, leğen, tıraş leğeni, abdest leğeni, çamaşır kazanı, tencere, tas,tabak, güğüm, demlik, yemek sahanları, kadayıf sinisi, tava, yedek, lenger,kevgir, kulaklı sahan, saplı, ibrik, debbe gibi bakır malzemenin imal edildiği çarşı da şimdi alüminyum ve çelikten yapılmış hazır mamuller, zücaciye, çay makineleri, fast food malzemelerİ ile demlik, sahan, ibrik, semaver gibi hediyelik eşyalar satılmaktadır.

Çekiç seslerinin ara sıra duyulduğu çarşı da bakırcı esnafı günün moda tabiriyle değişmemiş olsalar bile dönüşmüşler, özetle hazır şeyler satarak geçimlerini sağlıyor.

Kalaycılar ise eski evlerden hatıra kalan birkaç bakır malzemenin gelmesini bekleyerek sabır ve şükür içerisinde nasiplerini bekliyorlar.

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • MÜCAHİT HARARLI 01 Ocak 1970 02:00

    ERDAL BEY SENİ CANI GÖNÜLDEN KUTLAR TEŞK EDER İNAN 25 YIL GEÇİRDİĞİN ÇARŞIDA İNAN O ESKİ ANILARIMI HATIRLADIĞIM İÇİN TEŞK EDERİM.SAĞOL VAR OL.ESKİ USTALARIMIN BAZILARIN UNUTULMUŞ NEDEN .O İNSANLAR HİÇ UNUTULURMU.ELLERİNE SAĞLIK SAYGILARIMLA SELAM MÜCAHİT HARARLI

  • Yunus seven 01 Ocak 1970 02:00

    sayın Erdal güzel bey yazılarınızı takip ediyorum erzuruma verdiğiniz önemden dolayı şükranlarımı sunuyorum saygılar