Kalayhanelerin arka tarafta, satıcıların ise ön tarafta olduğu Bakırcılar Çarşısı’nda, bugün tabir yerindeyse in cin top oynuyor.
Çekiç sallayan birkaç ustanın dışında, Bakırcılar’da geçmişin hareketli günlerinden eser kalmamış.
Bakıcılar Çarşısı’na girdikten sonra sağa dönülünce, çarşı içerisine giden dar sokakta birkaç metrekarelik küçük bir dükkânda çarşının eski ustalarından 92 yaşındaki Necati Kabalar, ilerlemiş yaşına rağmen günlerini dükkânında geçiriyor.
Hayatı bu çarşıda geçmiş olan Necati Kabalar, mesleğin inceliklerini dayısı bakırcı ustası Ali Çekilli’den öğrenmiş ve onun dükkânında uzun yıllar çalışmış.
Babası abacı olan Necati Usta, önceleri kalaycılıkla uğraşmış, daha sonra camilerin âlemlerini yapmaya başlamış.
Okuryazarlığı olmayan Necati Usta, baka baka âlem yapmayı öğrenmiş ve o günlerde Erzurum’da âlem yapan tek ustaymış.
Temiz kıyafeti, yakasındaki Türk bayrağı rozetiyle eski günlerin özlemiyle yanıp tutuşan Necati Usta, çalışma gücünün olduğunu her fırsatta ifade ederek; “Sermayem olsa mesleğimi sürdürebilirim” diyecek kadar da kendine güveniyor.
Takımlarını satan Necati Usta’nın dükkânında eskiden kalan antika bir matkap ile ince işleri yaptığı “çizecek” denilen bir aleti bulunuyor.
Küçücük dükkânın bir köşesinde GESAV tarafından 2003 yılında verilen “Hatıra Sanatçılarımıza Saygı” sertifikasını titizlikle saklayan Necati Usta, “Zamanında bu çarşıda ses ve şamatadan geçilmez” diyerek, çarşının şimdiki sessizliğine atıfta bulunuyor.
Sırtını dayadığı duvarın üzerinde Necati Usta’nın bakır üzerine çizilmiş gençlik resmi ise Âşık Reyhanî’nin “İnsan ömrü kara benzer, erimekten kurtulamaz” mısralarını hatırlatırcasına asılı duruyor.
Askerliğini Kars Kapısı’nda yapan ve Ermecik Köyü’nden olan Necati Usta’nın dükkânı zamanında köşe başındaymış, daha sonraları bu dükkân istimlâk edilmiş, o da şimdi oturduğu küçücük dükkâna taşınmış.
Zenginlere mahsus kaburgalı hamam tası ve kildan yaptığından söz eden Necati Usta, çarşıda hem kalaycı hem bakırcı ustalardan Eşref Usta, Hanifi Usta, Haydar Usta’lardan övgü ile bahsediyor.
Ahilik geleneğinin yaşatıldığı dönemlerde, bakırcılar esnafının Balıklı (Söğütlü) Köyü’nde peştamal bağlama törenlerini yaptığını anlatan Necati Usta, kendisinin de kuzuların kesilip, pilavların pişirildiği bu törenlerin birinde peştamal kuşandığını ve ustalığa geçtiğini anlatıyor.
Necati Usta’dan biraz ilerde elli yıldır bu çarşıda bulunan Mülk Köylü Fahrettin Çelik Usta da ocağını yakan esnaflardan biri olarak çarşıda mesleğini sürdürmeye gayret ediyor.
Fahrettin Usta; Mahellebaşı’nda Ak Pungar’ın karşısındaki kalaycı Muzaffer ve Avni Ustaların dükkânında çıraklık ederek mesleği öğrenmiş.
Ramazan’da kalay yaptıranların çokluğundan bahseden Fahrettin Usta, çarşıdaki Abdulkerim Usta, Kalaycı Abo Topaloğlu (Kostik Abo), Kalaycı Abdurrahman Eren, Kalaycı Kızzırik Yaşar, Kalaycı Kriko Yaşar ve Eşref Lokmacı Ustalar ile Mahallebaşı’nda Alaftarların içinde Kalaycı Selahattin Usta ile Çınar Lokantası’nın yerinde bakırcılık yapan ve Hac’da rahmetli olan Sarıkamışlı Hacı Mehmet Usta’dan da bahsetmeden geçemiyor.
Çarşının kan kaybetmeye başladığı dönemde, Abdurrahman Eren Usta’nın “Alüminyum, naylon, emaye çıkmamış olsaydı, şehrin ileri gelenleri bile gelip kalaylarını rica ile yaptırırlardı” sözü, bugün dahi çarşıda tebessümle söylenmektedir.
Çarşıda kazan kulpu ve bakraç (parkaç) cecik’i yapan demirci Eyüp Usta’yı da Fahrettin Usta’dan öğreniyoruz. İşin yükünü çekenlerin bulunduğu çarşının iç kısımda en iyi ustalardan biri de Haydar Kavgacı’ymış.
Askeriyenin ihtiyaçlarına yönelik iş yapan Haydar Usta solak olarak çalışır, askeriyeye hem yeni malzeme yapar, hem de eskilerini tamir edermiş.
Oğulları Fuat ve Bekir Ustalar şu anda çekiç sallayan ustalar olarak baba mesleklerini devam ettirmektedirler.
Çarşının içerisinde bulunan ve akmaya devam eden iki çeşmeden biri Belediye Başkanı Orhan Şerifsoy tarafından yaptırılmıştı.
Devam Edecek…