Bahçeli "Vur de vuralım, öl de ölelim" sloganına "onun da zamanı gelecektir" demişti.
Erzurumajans-MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Bursa mitinginde 'Vur de
vuralım, öl de ölelim' sloganına verdiği 'Onun da zamanı gelecektir'
yanıtının arkasında olduğunu söyledi.
Bahçeli, "Bugün de bu
sözümün sonuna kadar arkasındayım. Asla dilemeyiz ama, hükümetin teslim
olduğu, teröristlerin hakimiyet kurduğu, Türk milletinin bölündüğü, son
yurdumuzun parçalandığı bir ortamda bizim duyarsız, tepkisiz kalacağımız
mı zannedilmektedir? Herkes bilsin ki, yeri ve zamanı geldiğinde ne
yapacağımız ve neyi göze alacağımız mutlaka görülecek, tümüyle de
anlaşılacaktır" dedi.
Partisinin Meclis grubunda konuşan Bahçeli,gündemdeki konuları değerlendirdi. Bahçeli, Bursa'daki mitinge işaret
ederek, "Diyarbakır'da inen Türk bayrağı çok şükür Bursa'da yükselmiş;
haine, bölücüye, müzakereciye, eyyamcıya, etnikçi soytarılara şamar gibi
çarpmıştır" dedi. Ana teması "Bayrak" olan ikinci hava toplantısının da
20 Nisan'da İzmir'de yapılacağını belirten Bahçeli, "Türk Bayrağını
tahrik olarak gören, bayrağa sahip çıkmayı şov olarak değerlendiren
eşbaşkanlar, bakalım İzmir'den sonra ne yapacaklar ve nereye
saklanacaklardır? Kıvancımız olan İzmir'i, gâvur diyerek suçlayan
gafiller, bu kutlu vatan parçasının Türk mü gavur mu olduğunu
meydanlardan yükselen milli kararlılık beyanlarıyla tekrar işitmek
durumunda kalacaklar, bölücülükten her yanı mikroplaşmış kafalarına
mutlaka da sokacaklardır" dedi.
-"AKP'NİN ÇÖZÜMÜ TÜRKİYE'NİN MAHVIDIR"
Bahçeli,hükümetin çözüm diye, PKK terör örgütü lideri Abdullah Öcalan'ın
"şımarıklığını" alkışladığını ifade ederek, "AKP'nin çözümü Türkiye'nin
mahvıdır. AKP'nin çözümü Türk milletinin imhasıdır. AKP'nin çözümü milli
devlet yapısının inkarıdır. AKP'nin çözüm süreci isyankârları beslemek,büyütmek, kuşandırmak ve saldırı aşamasına getirmektir. AKP'nin çözüm
süreci tabi olarak milli ve manevi değerlerimizin çöküşünden başka bir
anlama gelmemektedir. AKP hükümetiyle birlikte; karalanan birliğimizdir,kırpılan bütünlüğümüzdür ve buharlaşmak üzere kaynatılan hayat
haklarımızdır. Kırılan milli benliğimizdir, kapatılan milli ruhumuzdur,
kundaklanan milli heyecanımızdır. Doğranan kardeşliğimizdir, didiklenen
milli huzurumuzdur, dibe çekilen yaşama sevincimizdir" diye konuştu.
-"CUMHURİYETİ SAVUNMAKLA GÖREVLİ SAVCILAR, HAKİMLER NEREDEDİR?"
Geçen
hafta kutlanan Nevruz Bayramı'nın da her şeyi gözler önüne serdiğini,
Türkiye'nin ne hale geldiğinin delilli, ispatlı örneği olduğunu belirten
Bahçeli, şöyle devam etti:
"Türkiye Cumhuriyeti'nin en bunalımlı
dönemlerde bile, hakeza krizlerle iç içe geçmiş devirlerinde dahi bu
şekilde bir çirkinlik, iğrençlik ve kepazelik yaşanmamıştır. Acaba ne
zamandan beridir, kanlı teröristleri övmek, suçun ve suçluların
propagandasını yapmak meşru, masum ve olağan görülmektedir. Türk
bayrağının inmesine göz yummaya, canilerin mesajını sanki doğal ve
sıradan bir halmiş gibi göstermeye hukuk kitaplarının hangi sayfasında
müsaade ve cevaz vardır? Sorarım sizlere, Cumhuriyet'i savunmakla
görevli savcılar, hakimler nerededir, nereye gitmişlerdir? Şayet, 21
Mart tarihinde Diyarbakır'da olanlar suç değilse, bundan sonra suç
olarak neyi göreceğiz, nelere suç diyeceğiz? Bağımsız, objektif,
yalnızca vicdanlarıyla baş başa olan vatansever hukuk insanları devreye
girmek için neyi beklemektedir?
Enkaza çevrilmedik, çiğnenmedik,
öğütülmedik, entrikayla, asılsız sözlerle, kuru laf kalabalığıyla
haklanmadık daha neyimiz kalmıştır? Rengini şehit kanlarından almış,
milletimizin bağımsızlık sembolü olarak hürmetle selamladığımız,
hayranlık duyarak dalgalanmasını izlediğimiz ay yıldızlı al bayrağımızı
lekeletmeye, kirletmeye, hakir görmeye hangi faninin, hangi bedbahtın
gücü yetecek ve hakkı olacaktır? Olanları görmezden mi gelelim,
yapılanları sümen altı mı yapalım, nasıl olsa bir kereden bir şey olmaz
diyerek bayrağın aşağılanmasına sessiz mi duralım? Ey AKP, ey bölücüler,ey bayrak nedir bilmeyenler, ey dönekler, ey düşman ağzıyla konuşanlar,bu şanlı bayrak size rağmen var olacak, size rağmen nazlı nazlı
dalgalanacaktır."
-BAŞBAKAN'A "NAMERTSİNİZ" YANITI-
Konuşmasında,"Acaba Başbakan en başta İmralı canisine neleri vaat etmiş, bölünmüş
Türkiye için neleri gözden çıkarmıştır" diye soran Bahçeli, Başbakan'ın
Eskişehir'de söylediği "İddialarınızı ispat edemediğiniz sürece
namertsiniz" şeklindeki sözlerine de yanıt verdi.
Bahçeli,
"Başbakan Erdoğan millete değil, başkalarına verdiği sözleri bir bir
tutmaktadır. Ve herhalde Başbakan, Türk milletine PKK ve canibaşıyla
nasıl haşır neşir olacağına dair bir söz de vermiş değildir. Sayın
Başbakan, belki unutmuşsundur, belki aklından çıkarmışsındır, belki de
hafıza kaybına uğramışsındır. Yine böylesi bir polemiğin içine gömülerek
İmralı canisiyle görüşme konusunda şeref bahsini ileri sürmüş, yaptığın
müzakere ve temasları inkar etmiş ve gözlerin yerinden çıkarcasına bizi
de şerefsizlikle suçlamıştın. Çok değil, kısa bir süre sonra
Başbakan'ın 'şerefsizliktir' dediği iddiamız sabitlenmiş, şereften kimin
nasibini alamadığı belli olmuş, böylece kötü söz sahibine faiziyle
birlikte aynen iade edilmiştir.
Eğer Başbakan Erdoğan, şeref
masasında kaybettiklerini namertlik kartını ileri sürmekle geri
alacağını düşünüyorsa, çok yakın zaman içinde, yine yaş tahtaya
basacağını ve isminin başına yeni bir sıfat ekleneceğini muhakkak ki
görecek ve tekrar mahcubiyetten kimselere bakacak yüzü kalmayacaktır"
dedi.
-"SINIR DIŞINA ÇEKİLME TEMELSİZDİR, BOŞTUR VE AVUNTUDUR"
Bahçeli,PKK'nın sınır dışına çekilmesiyle ilgili olarak ise, "AKP, yandaş
basın, satılmış kalemler, çürümüş beyinler, donmuş kalpler hemen bu
kurnaz ifadenin üstüne atlamışlar ve PKK'nın sınır dışına çıktığını
canlı yayınlardan, manşetlerden veya değişik vasıtaları kullanarak
gündeme getirmişlerdir. Oysa ki canibaşı böyle bir şey dememiştir. Kaldı
ki PKK'nın buna niyeti de görülmemiştir" diye konuştu.
PKK'nın
yuvalandığı, saldırılarını ve suikastlarını planladığı terör kamplarının
zaten sınır dışında olduğunu söyleyen Bahçeli, "Sınır ötesinde kan ve
ölüm denklemi kuran, pusuları icra etmek ve can almak için elleri
tetikte bekleyen katiller, nasıl olacak da sınır dışına yeniden
çıkacaklardır. Kandil neresi, mahmur kampı neresi, Türkiye sınırları
içinde mi? Bu hayaldir, temelsizdir, boştur ve avuntudur" dedi. PKK'nın
ateşkes kararının da stratejik olmayıp yalnızca günü kurtarmaya yönelik
taktik mahiyetli bir hamle olduğunu belirten Bahçeli, PKK liderlerinden
Murat Karayılan'ın Kandil'de gazeteci Hasan Cemal'e verdiği röportaja
dikkat çekti. Bahçeli, "Buna göre, AKP'nin Oslo ihanetine 2008 yılının
Eylül ayında başladığı anlaşılmaktadır.
PKK'lı Karayılan, sözde
barışın ön şartı olarak İmralı canisinin özgür kalmasını vurgulamıştır.
Devamla Başbakan'ın 'Silahları ayaklarınızın altına alın ve gelin
siyaset yapın' sözlerine karşılık olarak KCK tutuklularının
salıverilmesini talep etmiştir. Bunun yanı sıra, PKK'nın anayasadan
beklentisi de üç aşamalı olarak ifade edilmiş, bunlar yeni vatandaşlık
tanımı, kimliklerin tanımı ve Türk milletinin tanımı noktasında
düğümlenmiştir" dedi.
-"AKİL ADAMLAR, PKK'YA ÇEKİLİŞTEN ÇIKAN İKRAMİYE"
Karayılan'ın
tıpkı 2009 yılının Mayıs ayında söylediği gibi, "Akil Adamlar Heyeti"
kurulmasını da dayattığını kaydeden Bahçeli, "AKP de bunu kabul etmiş
olacaktır ki, kimliği, niyeti, ideolojisi, maksadı zifiri karanlık olan
yeni bir kötüler listesi organize ederek düğmeye basmıştır. Görünen
gerçek şudur; AKP zihniyeti PKK'nın zorlamalarına çoktan ikna olmuş ve
onay vermiştir. Akil Adamlar Heyeti oluşturulması, PKK'ya çözüm
çekilişinden çıkan meblağı yüksek ve kabarık bir ikramiye olarak
belirginlik kazanmıştır" dedi.
Bahçeli, Başbakan'a göre Akil
Adamlar Heyeti'nin "Türk milletine psikolojik harekat yapacağını" ifade
ederek, "Başbakan'a göre bu zevat, toplumsal algının yönetilmesiyle,
milletimizin PKK konusunda hazırlanmasıyla meşgul olacaktır. Bu olacak,
pas geçilecek ve küçümsenecek bir şey değildir. Türkiye Cumhuriyeti
hükümeti, yetki aldığı, vekaletini üstlendiği aziz milletimize harekat
yapmak için kolları sıvamıştır.
Bu, bir nevi yargısız infazdır.
Bu, bir tür soğuk savaş şartlarından kalma alışkanlığın tezahürüdür. Bir
Başbakan, siyasi sorumluluğunu taşıdığı milletine nasıl olur da
çürümüş, kimliksiz ve kimlere hizmet ettiği malum aklını kaybetmişlerin
kurduğu bir heyet marifetince psikolojik savaş açmaya cüret
edebilmektedir? Bu siyasi anlayış Türk milletini ne zannetmektedir? Bize
kudurmuş diyerek hakaret eden bu zihniyetin, asıl kudurmuşun kim
olduğunu görmesi için daha nelerin yaşanması gerekecektir? Ayan beyan
ortadadır ki, PKK, AKP'yi kıskıvrak yakaladığından basiretini bağlamış,
bastırdıkça almış, aldıkça da akılsızlığın ve körlüğün mahzenine süre
süre sokmuştur" diye konuştu.
-"BUNLARIN DİLEKLERİ GERÇEKLEŞSEYDİ, GÖKTEN NE YAĞACAĞINI HERKES GÖRÜRDÜ"
Bahçeli,Başbakan ve iktidar kanadından gelen "terör biterse MHP de biter"
açıklamalarına ilişkin ise, "Allah'a şükürler olsun ki, MHP bu
omurgasızların, bu küfre batmışların, bu iftira seline kapılmışların
oyunlarını boza boza, tuzaklarını yara yara, bunlar gibileri yene yene
44 yılını geride bırakmıştır. Aynısını yine yapacak, bozguna uğramak
için kaşınanların yine cesaretle ve milletimizin eşsiz desteğiyle
üstesinden gelecektir. Kabul edilsin ki, bunların dilekleri
gerçekleşseydi, gökten ne yağacağını herkes görürdü. Bu çevrelerin,
küçücük kafalarıyla, kompleksli şahsiyetleriyle, narsist tutumlarıyla,
egoist tavırlarıyla ve gayri milli özellikleriyle MHP hakkında hüküm
vermeleri, asılsız yorumlarda bulunmaları boylarını ve hadlerini
fazlasıyla aşacaktır" diye konuştu.
-BURSA'DAKİ SÖZLERİ: "ARKASINDAYIM"
Bahçeli,Bursa mitinginde 'Vur de vuralım, öl de ölelim' sloganına verdiği 'Onun
da zamanı gelecektir' yanıtının arkasında olduğunu söyledi. Bahçeli, bu
ifadeyi "kararlılıkla" kullandığını belirterek, "Bugün de bu sözümün
sonuna kadar arkasındayım. Asla dilemeyiz ama, hükümetin teslim olduğu,
teröristlerin hakimiyet kurduğu, Türk milletinin bölündüğü, son
yurdumuzun parçalandığı bir ortamda bizim duyarsız, tepkisiz kalacağımız
mı zannedilmektedir? Herkes bilsin ki, yeri ve zamanı geldiğinde ne
yapacağımız ve neyi göze alacağımız mutlaka görülecek, tümüyle de
anlaşılacaktır. MHP geçilmeden hain niyetler amacına ulaşamayacaktır.
Türkiye sevdalısı cesaret timsalleri aşılmadan Türk milleti
ayrılamayacak, dağıtılamayacak ve Türk vatanı ufalanamayacaktır. Bizim
sözlerimizden dolayı tarihi hata yaptığımızı söyleyen, miting
meydanımızın kalabalığından kabuslar gören bilinci kaymış zavallılar da;tarihi ihanetin içine çoktan battıklarını, milletimize tarihi kötülüğün
daniskasını yaptıklarını günü geldiğinde idrak etmek durumunda
kalacaklardır" diye konuştu.
-İSRAİL'İN ÖZÜR DİLEMESİ: "KÜRDİSTAN'IN KURULMASINA YOL VE ALAN AÇMAK"
Bahçeli,İsrail'in Türkiye'den özür dilemesiyle ilgili olarak da "ABD Başkanı
iki tarafı da terbiye etmiş, telefon diplomasisiyle aralarını bulmuştur"
ifadelerini kullanarak şunları kaydetti:
"Elbette bu özür
meselesinin birçok düşündürücü tarafları, sorgulanması gereken yanları
vardır. Ancak teknik ayrıntıya girmeksizin ifade etmek gerekirse, AKP
hükümeti bölgesel projeler kapsamında İsrail'e yanaştırılmış, BOP'un
hedeflerine, küresel planların emellerine kanalize edilmiştir. Başbakan
Erdoğan, Avusturya'da Siyonizm'e yönelik kullandığı sözlerini bu şekilde
tamir etmiş ve beklendiği gibi ABD'nin tepkilerini de frenlemiştir.
Obama'nın Ortadoğu seyahati sırasında gerçekleşen bu özür meselesi
tesadüf görülmemeli, İsrail'in bir tavizi olarak değerlendirilmemelidir.
Hedef Suriye'dir, hedef İran'dır ve hedef İsrail'in güvenliğini sağlama
alarak, Kürdistan'ın kurulmasına yol ve alan açmaktır. Tüm bu gerçekler
ortadayken, özür meselesinden siyasal rant ummak, billboardları
Başbakan'a minnet sözleriyle donatmak ilkel bir mantığın ürünü, fırsatçı
zihnin telaşı olarak görmek lazımdır.
Başbakan Erdoğan keşke
Filistin'in üzerine düştüğü kadar Türkiye'nin hakkını savunabilseydi,
keşke İsrail'e söylediği ağır sözlerin küçük bir bölümünü PKK'ya ve
himaye eden güçlere yönelik seslendirebilseydi. Ama PKK'ya gelince hava
gazı olan bu kafa yapısı, istimara gelince havalarda gezmiş, İsrail'e de
düne kadar verilen izin çerçevesinde hava atmaktan geri durmamıştır. Ne
var ki, bu aldatma ve kandırmaya artık kimse inanmamakta, kimse de
itibar etmemektedir."