Erzurumajans-(ANKA)-MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan'ı sert dille eleştirerek, "Türkiye'nin başına böyle bir
cumhurbaşkanı gelmemiştir. Alışılmış cumhurbaşkanı olmayacağım diyerek
yetki alanları geçen Erdoğan Türkiye'nin sinir uçlarıyla oynamaktadır"
dedi. Davutoğlu'na da yüklenen Bahçeli, "Davutoğlu bizimle mahcup
olacağı altından kalkmayacağı polemiklere girmeye yeltenmektedir.
Davutoğlu sen git de saraydaki abin gelsin. Karşımıza 17-25 Erdoğan
çıksın" dedi.
TBMM'de partisinin grup toplantısında konuşan
Bahçeli, ilk olarak işsizlik soruna değindi. Türkiye'nin ekonomik
direncinin iktidar tarafından sürekli olarak zayıflatıldığını iddia eden
Bahçeli, "Ancak başbakan hala hayal tacirlerine süslediği umut
satıcılığına devam etmektedir. Davutoğlu geçtiğimiz hafta sonu
İstanbul'da gerçekleştirilen konferansta kalıplaşmış açıklamalarına
yenilerini eklemiştir. Nitekim işsizlikten kırılırken, geçen yıl
Türkiye'nin istihdam konusunda başarılı olduğunu ve bir milyon 500 bin
üzerinde yeni istihdam oluşturulduğunu ifade etmiştir. Hükümet zihniyeti
iş bulmada bu kadar başarılıysa, milyonlarca vatandaşımızın işsiz
kalmasını nasıl açıklayacaktır?" dedi.
Bahçeli şöyle devam etti:
"Yandaşlarına
iş bulmayı marifet görüyorsa hakkı vardır, bu alanda eline kimse su
dökemeyecektir. Eşe dosta akrabaya ballı ve bol kazançlı iş kapılarını
açmayla övünüyorsa, bu konuda ustalık belgesi alacak seviyelere
gelmiştir. Ancak hiçbir torpili hatırlı tanıdığı olmayan, arkası
bulunmayan masum insanlarımız işsizlik zulmüyle mücadele etmektedir.
Sınav yolsuzluğu yapan çeteler kardeşlerimizin hakkını gasp etmektedir.
Bir yanda Erzurumlu yoksul Mehmet bir işe girmek yuva kurmak için gece
gündüz çalışırken, diğer yanda yan gelip yatan asalak ve tembel
yandaşlar kolaylıkla işe yerleştirilmektedir.
Başbakan'ın
vicdanlara sığmayan bu hazin gerçekleri bilmemesi duymaması mümkün
değildir. Aksi takdirde ülke gerçeklerinden tamamen kopmuş olacaktır ki
bunun vebali fazladır. Davutoğlu, kişi başına milli gelirin de 19 bin
doları aştığını iddia etmektedir. Zannederim son günlerdeki siyasi
tartışmalardan, sarayın müdahalelerinden ayarı kaçmıştır. Davutoğlu,
kişi başına düşen geliri söylerken ciddi midir? Hangi arada 19 bin
dolarlık gelire ulaşmıştır? Davutoğlu senin aklın başında mıdır?
4
Şubat 2015 tarihinde, kaçak sarayda hitap eden cumhurbaşkanı kişi başı
gelirde şu anda 10 bin dolar demişti. Hatırlarsanız aynı Erdoğan 3 Nisan
2012 tarihinde grup toplantısında bu rakamın 10 bin 444 dolar olduğunu
ifade etmişti. 2014'te 10 537 dolar olan gelirin, 2015'in ilk aylarında
19 bin'e çıkması, sırrını hiç kimsenin bilmediği matematik yöntemlerinin
bir sonucu olsa gerektir. Çamur Ahmet bu sefer de Cebir Ahmet olup
çıkmıştır. IMF'nin 2015'te kişi başı milli gelirinin 11 bin 018 dolara
çıkmasını tahmin etmesi henüz çok yenidir."
-"BAŞBAKAN VİCDANINI TÖRPÜLEMİŞTİR"-
Konuşmasında
Başbakan Davutoğlu'nun "Servetine servet katan kaymak tabakanın,
rüşvetçilerin kimler olduğunu pek tabiidir ki bilmektedir" diyen
Bahçeli, "Birkaç gündür birleşik krallık menşeili bir bankanın İsviçre
koluyla ilgili haberler dikkatimizi çekmiştir. Usulsüz ve ahlak dışı
para transferlerine ev sahipliği yaptığı iddia edilmektedir" dedi.
Bahçeli, 30 binden fazla hesapla ilgili sızıntının ülke gündemine
oturduğunu belirterek şöyle devam etti:
"Bu bankada 2711 Türk
vatandaşının 3,5 milyar dolara yakın parasının bulunduğu
anlaşılmaktadır. AKP iktidara geldiğinde Türk vatandaşlarına ait 800
hesap varken 5 yıl içinde bu sayı 2711'e çıkmıştır. Her şey meydandadır,AKP durmak yok çalmaya devam etmiştir. Başbakan İsviçre bankalarına
kaçırılan paraları baz alıyorsa, kişi başına geliri hesaplıyorsa
açıkladığı rakam azdır.
17-25 Aralık lobisi Başbakanın vicdanını
törpülemiştir. Bu yüzden Davutoğlu'nun şuur kapakları kapanmıştır. Buna
rağmen Davutoğlu bizimle mahcup olacağı altından kalkmayacağı
polemiklere girmeye yeltenmektedir. Davutoğlu, şahsımın piramitler
elipsler çizdiğini geçtiğimiz hafta söylemiş, biraz da paralelle
ilgilenmemi tavsiye etmiştir. Bize tavsiye vermeye akıl öğretmeye kalkan
cüret eden Davutoğlu'na diyorum ki, aritmetikle uğraşan asıl sen ve
çevrendir. Biz küp yapıp içini haram lokmayla doldurmadık. Allah'a şükür
etrafımızda ne yamuk ne de ahlaksızlıkla yamulan namert gördük.
Yanımızda ne ihanetten dört köşeye dönmüş millet hasımları, ne de kalbi
silindire çevrilmiş şeref fukaraları bulduk. Siz kendinize bakın, kendi
çukurunuzda birbirinizle uğraşın. 12 yıl boyunca paraleli çizen siz,
doğrudan sapan siz, 17-25 Aralık çemberine sığan siz, Oslo'da ihanet
karesine giren siz, Türkiye'ye BOP prizmasından bakan yine sizsiniz.
Sayın Davutoğlu sen git de saraydaki abin gelsin. Karşımıza 17-25
Erdoğan çıksın.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın merkez bankasına dönük
eleştirileri dövizin tansiyonunu yükseltmiştir. Öyle ki Erdoğan
konuştukça döviz tırmanmış, dövizin ateşi artmıştır. Enflasyona göre
faizin ayarlanamayacağını söyleyen Erdoğan ekonomiyi zora sokmaktadır.
"Kendine çeki düzen ver, dalga mı geçiyorsun mesajdan nasibini almamış"
sözleriyle güvensizliği tetiklemiştir. Bir ay bile dolmadan Türk
lirasındaki değer kaybı yüzde 10'u bulmuştur. Bütün oklar gizli
devalüasyonu göstermektedir. Faiz enflasyon arasında kurduğu sakat
mantık ilişkisi insanımıza fatura edilmektedir.
Erdoğan'ın
düzenlediği basın toplantısında doların alçalması yükselmesi bu süreci
değerlendirmek bana ait bir şey değil demesi tamamen sorumsuzluk
örneğidir. Merkez bankasına saldıran, faizin aşağı çekilmesini dayatan,
piyasaları endişelendiren Erdoğan, döviz pahalılaşmasında bir numaralı
suçlusudur. Merkez bankası yönetemiyorsa hesabını verecektir diyen
Erdoğan sanki sütten çıkmış ak kaşıktır. Ortada vahim bir yanlış vardır.
Çıkan dövizin hesabını önce Erdoğan vermelidir.
Madem ekonominin
temel kaideleri görmezden gelinmektedir, o zaman Erdoğan merkez bankası
kanununda değişiklik yaparak faizle istediği gibi oynayabilecektir.
Yürekleri yetiyorsa bir kanun değişikliği yaparak faize son darbeyi
indirebileceklerdir. Fakat bu oluyorken vatandaşlarımızın aşırı
borçlanmasını hesaba katmak, düşen faizden artacak olan döviz fiyatının
nerede duracağını iyi kestirmek lazımdır. Cari açık büyüyebilecek, buna
bağlı olarak enflasyon yukarıya tırmanacaktır. Çoktandır merkez bankası
en iyi seçeneği belirlemek durumundadır."
-"BANK ASYA OLAYI"-
Cumhurbaşkanı
Erdoğan'ın yüzünden dövizin arttığını memur ve işçinin kaybettiğini
vurgulayan Bahçeli, Bank Asya'ya el konulmasını da "Bize göre Recep
Tayyip Erdoğan suç işlemiş, ekonomik tetikçilerin eline koz vermiştir.
Türkiye ekonomisi imdat çağrısı vermekte, rüşvet ve yolsuzluk
faillerinin emellerine mahkum edilmektedir. Erdoğan paralel diyerek,
'zaten battı' diyerek malum bir bankanın yönetimine kanunsuz şekilde el
koydurmuştur" sözleriyle değerlendirdi.
Bahçeli konuşmasını şöyle sürdürdü: -"SİNİR UÇLARIYLA OYNUYOR"-
"Milliyetçi
Hareket Partisi dövizden canı yanmış, sömürüden nefesi daralmış borçtan
bunalmış aziz vatandaşlarımızın tercümanı olmak maksadıyla iktidara
ulaşacaktır. Ayın başını getiremiyorum, geçinemiyorum diyenler bilsin ki
MHP ümittir. İşçiyim, toplu sözleşmelerde hakkım verilmiyor, köle gibi
çalıştırılıyorum diyenler unutmasın ki MHP onlar için vardır. Türkiye
için elini taşın altına koymaya kararlıdır. MHP iktidar sorumluluğunu
taşımaya inançlıdır.
8 Şubat 2015 Pazar günü Kırşehirli
kardeşlerim bizlere kucağını açmış, nefesimiz ensenizde olacaktır temalı
açık hava toplantımızın şölen havasında geçen bir toplantımızdır. Bütün
dava arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Bedeli ne olursa olsun MHP
haksızlığın karşısındadır. Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihsel yürüyüşünü
engellemeye kast eden teşebbüs eden etmeyi aklından geçiren her zaman
bizi karşısında bulacaktır.
Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı makamının
vicdanı hukuki varlığına aykırı davranması cevapsız bırakılmayacaktır.
Anayasa'nın 104'üncü maddesinde ifade edildiği gibi, cumhurbaşkanı Türk
milletinin birliğini temsil etmektedir. Anayasanın uygulanmasını, devlet
organlarının düzenli çalışmasını gözetmekte cumhurbaşkanına ait bir
görevdir. Latin Amerika ülkelerinde turist gibi gezen Erdoğan devletin
ve milletin birliğini temsil etmekten uzaktadır. Hukuka suikast
düzenlemektedir. Erdoğan başkan olabilmek amacıyla AKP'ye oy istemekte
400 milletvekilinin düşünü kurmaktadır. Türkiye için gelecek için
başkanlık sistemini istiyorum sözleriyle gerçek niyetini saklamaktadır.
Hükümet sözcüsünün "yüzde 50 oy alıyoruz fakat diğer yüzde 50'de nefret
seziyorum" sözleri aslında Erdoğan'a örtülü bir suçlamadır. Türkiye'nin
başına böyle bir cumhurbaşkanı gelmemiştir. Alışılmış cumhurbaşkanı
olmayacağım diyerek yetki alanları geçen Erdoğan Türkiye'nin sinir
uçlarıyla oynamaktadır. Gelmiş geçmiş hangi cumhurbaşkanı bu kadar
frensiz kontrolsüz kuralsız hareket etmiştir. Birliği temsil etmekle
görevli bir cumhurbaşkanı bir parti adına ne zaman oy istemiştir?
Anayasa'nın
yüzüncü maddesinde yazılı olan yemini okuması yazması olan herkes
bilmektedir. Biz okuyunca tarafsızlık üzerine edilen şeref ve namus
yeminini görüyoruz. Peki Erdoğan okuyunca neyi çıkarıyor, neyi anlıyor.
Erdoğan tarafım demekle milletin etrafında durduğunu söylemektedir.
AKP'ye oy istemekle tarafsızlık adamlık ve demokratik olgunluk nasıl
bağdaşacaktır? Erdoğan davet ediliyorum gitmeyecek miyim diye
sormaktadır, biz de diyoruz ki gitsen de propaganda yapmayacaksın.
Sorumluluklarına leke sürmeyecek, sürdürmeyecektir. Eğer ki ısrarla AKP
lehine konuşmalarını sürdürürsen bilesin ki nefesimiz 17-25'ten kararmış
kalın ensenden ayrılmayacaktır.
Öteden beri Erdoğan'ın
palazlandığı ideolojik mühit cumhuriyetin temelleriyle ters düşmektedir.
8-9 Şubat 1969'dan beri sürdürdüğümüz mücadelemizde hep doğruları
söyledik. Hep milli olduk. 46 yıl önce milliyetçilik yalnızca bir aydın
hareketi olmaktan çıkmış, hem siyasallaşmış hemde toplumun en ücra
köşelerine dokunmuştur. Biz 46 yıldır milli devleti savunduk. Ne yazık
ki son 13 yıla yakın teslimiyetçi korkak bir iktidar ülkemizi heba
etmiştir."
Konuşmasında İç güvenlik paketinin TBMM Genel Kurul'da
görüşmelerinin Ak Partinin kararıyla ertelendiğini de belirten Bahçeli,"Dileğim bu tasarının meclis gündemine hiç getirilmemesidir. İç
güvenlik paketinin polis devletini tesis edeceği, can ve mal güvenliğini
sakatlayacağı kuşkusuzdur. AKP'nin maksadı Molotof atanları maske
takanları cezalandırmak değildir. Mesele buysa güvenlik görevlilerin
elini tutan yoktur. Teröristler önüne gelene şiddet uygulamaktadır. AKP
korku devletinin yasal kılıfını hazırlamaktadır. AKP demokratik
tepkileri bastırmaya çalışmaktadır. MHP, esastan itiraz etmektedir.
Başbakan, adımın devlet olduğunu ama devlete sahip çıkmadığımı, neden
vandallarla tenkit ettiğimi sormuştur" diyerek şöyle devam etti:
-"BU DA SİZE DEVLET SÖZÜ OLSUN"-
"Davutoğlu
için atış serbesttir. Mikrofon müsaittir. Davutoğlu bilmiyorsan sana
öğreteyim, adım devlet olduğu kadar milletime sahip çıkarım ve milletime
toz kondurmam. Biz devlet başa kuzgun leşe diyorken, Türk devletinin
izzetini savunurken acaba sen neredeydin? Vandallarla işbirlikçilerle
hainlerle düşüp kalkan sensin ve hükümetindir. Başbakan hatırlarsan 13
ocak 2015'te şöyle söylemiştin "Paris'te bulunduğumuzda Avrupalı olarak,Semerkand'da hoca Ahmet Yesevi gibi konuşuruz, Saraybosna'da evladı
Fatihan gibi konuşuruz" İtiraf ediniz, İmralı'da cani başıyla konuşurken
bölücü mü oldunuz? Kandil'de PKK'yla aynı masayı paylaşırken terörist
mi kesildiniz? Biz her yerde konuştuğumuz gibi olur, olduğumuz gibi
konuşuruz. Müslüman Türk olarak aleme sesleniriz. Sayın Davutoğlu sana
ve zihniyetine farklı farklı konuşma konusunda başarılar dilerim,
yüzünüzün de kızarmayacağını biliyorum. Bu ülkeyi sizlere
bırakmayacağız. Tezgahlarınızı senaryolarınızı inşallah başınıza
yıkacağız. Bu da size Devlet sözü olsun."