Parti grubunda konuşan MHP lideri, kendisine 100 bin liralık dava açan İranlı iş adamı Reza Zarrab'a bir kez daha "şarlatan" dedi.
Erzurumajans-MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Meclis grup toplantısında konuştu. Bahçeli, İranlı işadamı Reza Zarrab'tan yine "Şarlatan" diye bahsetti. 17 Aralık Büyük Rüşvet Operasyonu'nun başaktörlerinden İran asıllı işadamı Reza Zarrab, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ardından MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye 100 bin liralık "Şarlatan" davası açmıştı.
Konuşmasında Başbakan Erdoğan'ı sert bir dille eleştiren Bahçeli "Şarlatan İranlıyı hayırsever diye tarif edip, hapishane kapılarını açınca bu şahsın herkese dava açmasını teşvik etmek samimiyetsizlik değil midir?" dedi.
Bahçeli'nin açıklamalarından satırbaşları;
Rüşveti meşrulaştırmaya kadar işi götüren sahte fetvacılara bile tesadüf edilmiştir. Bu manzara İslamiyet'in anlamına aykırıdır. Gönlünü yıkayıp arıtmadan, ha bire abdest alıp namaza durmak Allah'la kandıranların en kestirme sığınadır.
"İSLAM TOPLUMLARI KARANLIĞA YENİK DÜŞMÜŞTÜR"
Maalesef ki İslam toplumları karanlığa yenik düşmüştür. Görünüşte Müslüman, gerçekte münafık bir hayatın faili olanlar gündemimizden çekilmedikten sonra Türk ve İslam aleminde rahat yüzü yoktur. Din Allah'ındır. Yüce Rabbimiz her şeyi çok iyi şekilde bilmekte ve görmektedir. Cenabı Hak bizi samimiyetten uzaklaştırmasın. Samimiyetsizler yönetim ve yöneticiler dünden bugüne Türkiye'nin en önemli sıkıntısıdır.
"BAŞBAKAN YİNE BALTAYI TAŞA VURMUŞTUR"
Diyanet İşleri Başkanlığı, Bakırköy Sinan Erdem Spor Salonu'nda Kutlu Doğum Haftası programı düzenledi. Başbakan orada konuştu. Kendisi samimiyet hakkında duyunca kulaklarımıza inanamadığımız bazı değerlendirmelerde bulundu. Başbakan'ı tanımasak, yabancı olsak inanınız samimiyetle ilgili sözlerinden dolayı kendisini kutlardık. Fakat Başbakan yine baltayı taşa vurmuştur. Aldatanların hanesine ismini fosforlu kırmızı kalemle yazmıştır. Bugüne kadar Başbakan'ın kalbi sayısız kez başka yerlere bakmış, dili başka şeyler söylemiştir. Gönül dili ile beden dili arasındaki bağ değil kopmak un ufak hale gelmiştir. Başbakan'ın samimiyetsizlikten kaydı dilindi, tasdiknameyi aldı
ZARRAB'A YİNE "ŞARLATAN" DEDİ
Bilal'in küpünü doldurup, Burak'ın gemi filosunu güçlendirirken cebinde çay parası olmayana sırt çevirmek samimiyetsizlik değil midir? Şarlatan İranlıyı hayırsever diye tarif edip, hapishane kapılarını açınca bu şahsın herkese dava açmasını teşvik etmek samimiyetsizlik değil midir? Malum banka müdürünü gözümüzün içine baka baka Ziraat Bankası yönetimine atamak samimiyetsizlik değil midir? Polislerin destan yazdığını söyledikten sonra Emniyet'i Cibali karakoluna çevirmek, cadı acı başlatmak samimiyetsizlik değil midir? Esma'ya ağlayıp Berkin ve annesini meydanlarda yuhalatmak samimiyetsizlik değil midir?
AYM'NİN HSYK DEĞİŞİKLİKLERİNİ REDDETMESİ
HSYK hakkında alelacele yasal düzenlemeye gidilmiştir. Bu kapsamda yapılan düzenlemeler resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Ana muhalefet partisi imkan doğrultusunda HSYK kanunununda yapılan değişikliği AYM'ye taşımıştır. Yüksek mahkeme 10 Nisan 2014'te kararını vermiştir. Buna göre HSYK kanununda yapılan değişikliklerin 29 maddelik kısmı reddedilmiş 13 maddede kelime ve ifadeler anayasaya aykırı görülerek iptal edilmiştir. AYM, HSYK'nın Adalet Bakanlığına bağlanmasını engellemiştir. AYM, AKP hükümetinin HSYK'yı sinsi emellerine alet etme çabasının önüne geçmiştir. Bu isabetli bir karardır. Kısaca söylemek gerekirse Adalet Bakanı'nın teftiş kurulu başkanı ve yardımcılarını atama yetkisi, HSYK üyelerinin hangi görevleri yapacaklarını belirleme yetkisi, teftiş kurulu başkanının bakana karşı sorumlu olması, Adalet Bakanı'nın salt çoğunluğu bulması halinde HSYK'yı toplama yetkisi, soruşturma açma yetkisi, dava açılmasına karar verme yetkisi, HSYK'da görev yapan daire başkanlarının seçimini müfettişlerinin atanmasını düzenleyen hükümler iptal edilmiştir. HSYK kanunu ile birlikte personelin tümüyle tasviyesi sağlanmıştı. Yüksek mahkeme bu uygulamayı da iptal ederek adaleti bir nebze tamir etmiştir.
"AYM İŞ İŞTEN GEÇTİKTEN SONRA KARARINI VERDİ"
AYM kararlarının geçmişe dönük olmayacağı bilinen bir husustur. Bu bakımdan tasfiye edilen çalışanlar ile ilgili mağduriyetin giderilmesi mümkün görünmemektedir. AKP, HSYK kanununda ısrar etmiş sözkonusu kanun TBMM'de kabul edilir edilmez geniş çaplı atama furyasına girişmitir. Adalet Bakanı yangından mal kaçırırcasına yasa nedeniyle boşalan HSYK kadrolarını yandaşlarla doldurmuştur. AYM'nin kararı HSYK'nın şu anki tablosuna yönelik bir sonuç doğurmamıştır. Düzenlemeden mağdur olanların eski görevlerine iade edilmesi ahlaki bir yükümlülüktür. AYM iş işten geçtikten sonra kararını vermiş ve kadroları eline alan Adalet Bakanı heyecan ve hevesle Başbakan'dan icazet alarak yarma harekatını gerçekleştirmiştir. İktidar Anayasaya aykırı olduğunu bildiği başka konularda da meclisteki çoğunluğuna güvenerek değişiklik yapar ve idari tasarruflar gerçekleştirirse çok vahim sonuçlar doğurabilir. O zaman Anayasal denetim kısmen devre dışı kalacaktır.
Başbakan'ın fırsatçılığı bırakıp ganimet soygunculuğundan vazgeçip yasaların arkasından dolanmaktan vazgeçmesi gerekir.
"BAŞBAKAN'DAN BAŞKASI KALMAMIŞTIR"
Başbakan'ın AYm'yi eleştiri yağmuruna tutması tutarsızlıktır. Başbakan Yüksek Mahkeme'nin Twitter ve HSYK kararından sonra eleştiri dozajını artırmıştır. Saygı duymadığını ve milli bulmadığını açıklamıştır. Başbakan AYM'yi uluslararası şirketlerin çıkarlarını milli çıkarlardan üstün tutmakla suçlamıştır. Bireysel başvuru hakkının doğru yorumlanmadığını söylemiştir. Başbakan işine gelmeyince villadaki hesabı çarşıya uymayınca Anayasa mahkemesini taşlamaya başlamıştır. Meğerse bu ülkede milli çıkarları düşünen Recep Tayyip Erdoğan'dan başkası kalmamıştır.
"KİMİNLE BOZŞURSA HEMEN ÇAMUR ATIYOR"
Başbakan'ın tetikçileri yargıya tehditi yoğunlaştırmıştır. Yüksek mahkemeyi tamamen kaldıralım gitsin diyene kadar AKP'li yöneticiler ağız dolusu eleştirilerde bulunmuştur. Anlaşılan yeni hedefte Anayasa mahkemesi ve başkanı bulunmaktadır. Acaba bunun Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle bir alakası var mıdır? Başbakan kiminle bozuşursa hemen çamur atmaktadır. 45 yıllık arkadaşının ve çok başarılı bir bakanın isminin ve eski bir milli futbolcunun isminin stadyum ve otogarlardan kazınması başka türlü nasıl izah edilebilir. Bu başbakan TC'ye nefret duyduğu için sildirmiş, Ne mutlu Türküm diyene'yi de böyle sildirmiştir. Başbakan milli olmaktan ne anlamaktadır. Millilik onun ismine kesinlikle yakışmaz.
"YALANCININ MUMU YATSIYA KADAR YANAR"
Ey samimiyet sınavından sıfırın altına düşmüş Erdoğan. Biz senin hangi sözüne inananalım itibar edelim ciddiye alallım. AYM ile iftihar eden beyanına mı yoksa iftiralarına mı? Twitter'dan youtube'dan korktuğun kadar haktan hukuktan korksaydın bu denli rezil olmazdın. Atalarım boşuna dememiş kendi düşen ağlamaz, el atına binen tez iner, yalancının mumu yatsıya kadar yanar.
"ZİVERBEY KÖŞKÜNÜ ARATMAYACAK MEKANLAR"
MİT kanununda yapılması planlanan değişikliklerle ilgili kanaatimizi açıklamıştık. Görüyoruz ki AKP hükümeti 30 Mart'ın arkasına taktığı MİT yasası kapsamında harekete geçmiştir. MİT'e olağanüstü yetkiler veren kanun teklifi görüşülmektedir. Bu teklif tepeden tırnağa mahsurludur. Başbakan MİT rejimiyle Türkiye'yi kontrol edecek dinleyecek herkesi fişleyecektir. Ziverbey köşkünü aratmayacak mekanlar ihdas edilmektedir. İstihbarat devletine doğru gitmekteyiz. başbakan gerçek manada Oslo'dan imralıya terör gruplarına ve dış politika tercihlerine kadar tüm ahlak dışı ilişkileri maskelemek için MİT kanunu gibi değişiklikleri fırsat görmektedir.
"BUNU HAFİFE ALMAK MÜMKÜN DEĞİLDİR"
Teklifin tüm sakıncaları yanında MİT'e terör örgütleriyle görüşme yetkisi verilecektir. Yani İmralı canisiyle yapılacak pazarlıklar yasal güvenceye kazanacaktır. İhanet görüşmelerinin meclis eliyle yasal zemine çekilmesi milletin bekasına karşı acımasız bir saldırı ve husumettir. Bunu sıradan görmek hafife almak mümkün değildir. MİT'in meclis eliyle denetimi tartışılmaktadır. MİT ile ilgili kaygının gerekçesi nedir? İstihbarat teşkilatına yönelik TBMM'de komisyon kurulması nasıl bir ihtiyacın ürünüdür. MİT adına mecliste özel denetim komisyonu neden planlanmaktadır. Gazi meclisimiz her türlü kamu kurum ve kuruluşunu denetleme hakkına zaten sahiptir. Bir yandan MİT kanununda yapılacak değişikliklerle MİT mensuplarına dokunulmazlık getirilirken, bir yandan da meclis denetimine açmak çelişkiden ibarettir. Muamma tam anlamıyla netleşmeden TbMM'de özel denetim komisyonuna kalkışmayı gizli işlere bir kamuflaj olarak görüyoruz.