MHP lideri Devlet Bahçeli: "AKP yalana bin yalan katmıştır. Helalle haramı yer değiştirmiştir."
Erzurumajans-MHP
Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu.
Bahçeli, "AKP'li 9 üyenin eli rüşvet ve yolsuzluğu onaylamak için
kalkmış, 9 üye hukuk cinayeti işlemiş, isimlerini arınmayacak şekilde
lekelemişlerdir" diye konuştu.
Bahçeli, "Hükümetin neden olduğu
ağır tahriklerle toplumsal dayanışma ve beraberlik duygusu tam bir
çözülme sürecine girmiş, bin yıllık kardeşlik duyguları ve hukuku kan
kaybetmiştir. Türk tarihini lekeleme, Türklük değerlerini aşağılama,
geçmişteki isyanları alkışlama, bastıranları karalama, yüzleşme adı
altında ecdadımızı karartma 2014 yılında alçakça ve artarak zirve
yapmıştır. AKP'nin sünepe ve gayri milli özelliğinden dolayı PKK çıtayı
iyice yükseltmiş, tavizleri peşpeşe koparmıştır. Bugünkü şartlarda, AKP
Hükümeti İmralı canisinin ağzına bakan, Kandil'den gelecek haberlere
odaklanan, ihanet mesaisine memur edilmiş siyasi bölücülerin
açıklamalarına dikkat kesilen sinmiş, pısmış, teslim olmuş bir
hüviyettedir. AKP, İmralı canisi ve çetesiyle Türkiye'yi paylaşma ve
parçalama masasına oturmuştur. Rezalet diz boyudur. İhanet çizmeyi
aşmıştır. AKP ile PKK arasında takvime bağlandığı söylenen mutabakat
metinleri hazırlanarak Türkiye ve Türk milletine kast edilmek için
kollar sıvanmıştır" dedi.
"BAŞBAKAN İHANET PAZARLIĞINI SAKLAMAKTA, ÇÖKÜŞ VE ÇÖZÜLMEYİ ALLAYIP PULLAMAKTADIR"
"PKK'nın
talep ve dayatmasıyla; Anayasa ve yasalarda değişiklik planlamaktadır"
diyen Bahçeli, şunları söyledi; "Aksi takdirde masada duran terör silahı
ölüm saçacaktır. Çözülme süreciyle ilgili yeni yasal hazırlıkların
Meclis'e getirileceği söylenmektedir. Anadilde eğitim için son etaba
girilmiştir. Sözde demokratik özerklik üzerinde anlaşmaya varıldığı,
cani başının önce ev hapsi, arkasından da serbest kalması için prensipte
uzlaşıldığı anlaşılmaktadır. Kandildeki terör şefleri, Öcalan canisinin
2015 yılındaki PKK'nın sözde kongresine katılacağını duyurmuştur.
İmralı canisi, süreç ihaneti amacına ulaşırsa, 15 Mart'ta silahlı
mücadeleyi durduracaklarını açıklamış, AKP'yle köşe kapmaca oynadığını
ayan beyan göstermiştir. PKK, HDP ve İmralı canisinin bildiği, Hükümet
içerisinde birkaç kişinin vakıf olduğu, AKP milletvekillerinin ise hemen
hemen tamamının haberinin dahi olmadığı bölücü mutabakat metni
Türkiye'nin mahvı demektir. Başbakan ihanet pazarlığını saklamakta,
çöküş ve çözülmeyi allayıp pullamaktadır."
"CİZRE'DE YAŞANANLAR KELİMENİN TAM ANLAMIYLA FECAATTİR"
Bahçeli,"26 Aralık akşamından itibaren Cizre'de yaşananlar kelimenin tam
anlamıyla fecaattir. PKK ile Hüda-Par arasında vuku bulan silahlı
çatışmalar neresinden bakarsak bakalım yönetilemeyen ve sahipsiz
bırakılan bir ülke fotoğrafıdır. 'Cizre'de olduğu gibi nerede olursa
olsun kamu düzenine yönelik herhangi bir fiil görüldüğünde bunun gereği
yapılacaktır' diyen Davutoğlu kimi kandırmaktadır? Kazılan hendeklerden
devlet gücünü geçiremeyen bu aciz, neden bahsetmekte, hayali gerçekmiş
sunmaya ne yüzle kalkmaktadır? Şu düşülen hale bakınız; Türkiye'nin bir
ilçesinde teröristler geceli gündüzlü birbirlerine mermi yağdırarak 3
kişinin ölümüne, 10 kişinin de yaralanmasına neden olmuşlardır.
Sınırlarımızın dışında ölen teröristlere cenaze merasimi düzenleyip
devlete meydan okuyan hainlere karşı AKP kuyruğunu kıstırmış, kanlı
çekişmeleri atalet içinde uzaktan seyretmiştir. Cizre'yi Ayn
el-Arap'taki kaosa benzer bir çıkmaza sürüklemeye çalışanlara karşı
Hükümet hiçbir şey yapamamış, dahası konuyu ya paralele ya da
provokasyona bağlayarak ucuz bahanelere sığınmayı tercih
etmiştir.Davutoğlu Amanoslar gibi dimdik durmaktan bahsetmektedir.
Başbakan'ın dağ olup yerinde çakılı durmasına gerek yoktur. Kendisinden
beklenen, hukuk olup, adalet olup, kudret olup güvenlik güçlerinin önünü
açması ve elini güçlendirmesidir. Cizre'de provokasyon izi sürenler
önce, asıl ve gerçek provokasyonun süreç ihaneti olduğunu, bunun da
sorumluların gün gibi ortada durduğunu fark edecek seciye ve zekayı
sergilemedir. Cizre'de paralel avına girişenler; asıl paralel devlet
yapılanmasını meşrulaştırmak için kurnazca faaliyette olduklarını
itiraf, değilse bile idrak etmelidirler. Terör sokaklarda, caddelerde,
şehirlerde, üniversitelerde, belediyelerde, Meclis koridorlarındadır"
diye konuştu.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'IN BAKANLAR KURULU'NA BAŞKANLIK ETMESİ
Bahçeli,sözlerini şöyle sürdürdü, "Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı
olduğundan beri Türkiye'nin soluğunu daha fazla kesmeye, hayat
damarlarını daha da kurutmaya, değer ve kabullerini daha da
küflendirmeye gayret etmiştir. Şimdi yeni sorun 19 Ocak'ta Bakanlar
Kurulu'na başkanlık etmesiyle ilgili aldığı kararıdır. Bu çerçevede
AKP'nin içinden çatlak sesler, aykırı ve birbiriyle çelişen görüşler
fazlaca gündemi işgal etmiştir. Erdoğan, 19 Ocak tarihini açıklamadan
evvel, kendisine yakın ve havuzcuların garantörü olan eski bir bakan
devreye girerek, 5 Ocak'ta Bakanlar Kurulu'nun Cumhurbaşkanı tarafından
toplanacağını belirtmiştir. Buna karşılık Başbakan Davutoğlu ve Başbakan
Yardımcısı Arınç'tan anında eleştiri gelmiş, sadece milletvekilliği
görevini üstlenen eski bakanın, herhangi bir açıklamaya mezun olmadığını
dile getirmişlerdir. Elbette Erdoğan'ın gayri meşru para trafiğini
yönettiği farklı delillerle ortada olan bu eski bakanın, kendiliğinden
yorum yapması makul ve mantıklı olamayacaktır. Anlaşılan kaçak ve
karanlık sarayda Davutoğlu'nun hükmü yoktur, sözü geçmemektedir. İşin
bir başka hazin yanı da, Davutoğlu'nun sarayın oyuncağı olmaya peşinen
gönüllü olmasıdır."
"BAŞBAKAN, CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'IN VASİLİĞİ ALTINDA ZİNCİRLİDİR"
Bahçeli,"Erdoğan, eski bakanı aracılığıyla gündem oluşturmuş, herkesin
eteğindeki taşı dökmesini temin ederek pozisyonunu buna göre
şekillendirmiştir. Nihayetinde 5 Ocak değilse de, 19 Ocak'ta Bakanlar
Kurulu'na başkanlık yapacağını 29 Aralık'taki Türk İş ziyaretinden sonra
kamuoyuna deklare etmiştir. Bunun üzerine, Başbakan Yardımcısı Arınç,
Bakanlar Kurulu toplantısından sonra çark etmek durumunda kalmış, birden
bire Erdoğan başkanlığında toplanmayı uygun bulduklarını, bundan da
istifade edeceklerini ileri sürmüştür. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye
Cumhuriyeti'nin Anayasa'nın çizmiş olduğu çerçeveler içerisinde
yönetildiğini, kasaba devleti olmadığını söyleyerek aldığı karara kılıf
dikmeye çabalamıştır. Ve ilaveten, Cumhurbaşkanı'nın gerekli gördüğü
hallerde Bakanlar Kurulu'na başkanlık edeceğini vurgulamıştır. Anlaşılan
Davutoğlu'na da bu konuyu dikte etmiştir. Anayasa'nın '104. Maddesinin b
fıkrası', Cumhurbaşkanı'nın yürütmeyle ilgili görevlerini ihtiva
etmektedir.
Cumhurbaşkanı'nın gerekli gördüğü hallerde Bakanlar
Kurulu'na başkanlık etmesi veya Bakanlar Kurulu'nu başkanlığı altında
toplantıya çağırması Anayasa'nın anılan maddesi gereğince mümkündür.
Fakat bu yetki bizzat Davutoğlu'nun da ifadesiyle istisnai bir durumdur.
Erdoğan gerekli gördüğü hangi hallerden dolayı Bakanlar Kurulu'na
başkanlık etmeyi uygun bulmuştur? Bunu hemen, gecikmeden netliğe
kavuşturmalıdır. Davutoğlu'nun başaramadığı, yapamadığı, üstesinden
gelemediği ne vardır da, Erdoğan devreye girerek kendisini müdahil olmak
zorunda hissetmiştir? Madem Türkiye kasaba devleti, guguk devleti
değildir; o halde hukuk devletinin temel ilke ve kaidelerine en ufak
sapma gösterilmeden uyulmuştur da, geriye bir tek Cumhurbaşkanı'nın
Bakanlar Kurulu'na başkanlık etmesi mi kalmıştır? Hepsinden önemlisi,
bundan sonra Sayın Ahmet Davutoğlu, hançeresi yırtılırcasına nasıl
bağıracak, kurulmuş plak gibi nasıl ses çıkaracak, dahası Başbakanım
diye ortalıkta nasıl gezecektir? Zalime başkaldırmaktan bahseden
boyunduruk altındaki Başbakan, zulüm altında inim inim inlemekten
rahatsız değil midir? Başbakan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın vasiliği
altında zincirlidir" dedi.
"RÜŞVET MÜFREZELERİ ADALET TERAZİNİ KIRIP DAĞITMAKTADIR"
Bahçeli,"Erdoğan bu kadar hukuk sevdalısı ise, önce üzerine yapışmış halde
bekleyen rüşvet ve yolsuzluk iddialarından arınacak cesaret ve dirayeti
gösterebilmelidir. Şu pervasızlığa bakınız ki, savcılar açığa alınmakta,soyguncular intikam almakta, en son örneği Gaziantep'te görüldüğü gibi
polislere operasyon düzenlenmektedir. Rüşvet müfrezeleri adalet terazini
kırıp dağıtmaktadır. 17-25 Aralık operasyonuyla ilgili twitter mesajı
yazan gazetecilerin evlerine zalimce baskınlar düzenlenmektedir. 'Hırsız
var' diyerek haklı şekilde tepki gösterenler içeri atılmaktadır. Ne var
ki, rüşvetçi eski bakanlar güvencede, malum evlatlar emniyettedir. Dün,Türk siyaset tarihinin en utanç verici kararlarından birisi alınmış,
dört eski bakan toplantı süresi 3,5 saat süren Meclis Soruşturma
Komisyonu tarafından Yüce Divan'a gönderilmemiştir. Davutoğlu, korku
filmlerindeki aktörler gibi kol kesmek, kol koparmakla uğraşırken,
haklarında yığınla iddia bulunan bakanlar korunmuş ve milli vicdan iğfal
edilmiştir" diye konuştu.
"9 ÜYE HUKUK CİNAYETİ İŞLEMİŞTİR"
Bahçeli,"AKP'li 9 üyenin eli rüşvet ve yolsuzluğu onaylamak için kalkmış, 9 üye
hukuk cinayeti işlemiş, isimlerini arınmayacak şekilde lekelemişlerdir.
Yandaş ve tetikçi medya günlerdir Yüce Divan oylamasına kumpas ve
darbenin son halkası çamurunu fırlatmış, psikolojik ve algı operasyonu
düzenlemiştir. AKP'nin müfteri korusu, 'paralel ihanet çetelerinin yeni
plan olarak Yüce Divan tuzağı kurduklarını' manşetlerde hayasızca ileri
sürmüştür. Kamuoyu oluşturmak için akıl almaz tezviratlar yapılmıştır.
Şu asılsız ve uydurma isnatlara dikkatinizi çekiyorum; Gezi olaylarında
başarılı olamayan, 17-25 Aralık darbe girişiminden sonuç alamayan üst
akıl yine devreye girmiş. AKP'ye karşı son tuzak ise Yüce Divan
aracılığıyla Anayasa Mahkemesi üzerinde vesayet kurmakmış. Havuz
medyasında, 'Sivil Dayanışma Platformu' adıyla hırsızların yönlendirdiği
lobiler millet iradesini gölgelemiş, verdikleri sivil muhtıraya hiçbir
vicdanlı AKP'liden ses çıkmamış, itiraz gelmemiştir. Bu sivil görünümlü
vesayet yanaşmaları, 4 eski bakanın Yüce Divan'a gönderilme çabasını,
sözüm ona adli yargıda başarısız olan darbe girişiminin Anayasa
Mahkemesi'nde sonuçlandırma adımı olarak yaftalamıştır" dedi.
"BU REZİLLİK UNUTULMAYACAKTIR"
Bahçeli," İpleri Beştepe Hanedanlığının elinde olan bu kifayetsiz muhterisler
ve ihanet kalıntıları Anayasa Mahkemesi'nin aklanma yeri olmadığını
açıklamıştır. Açıktan açığa AKP'li milletvekillerine de gözdağı veren bu
hırsızlığın dayanışma platformu, 'siyasi kariyerlerini sağlam iradeye
borçlu olanların küçük hesapları büyük Türkiye yürüyüşünü durdurmaya
yetmeyecektir' diyerek yaygara koparmışlardır. Milli iradenin tecelli
ettiği aziz Meclis'e parmak sallamak, ayar vermek, hizaya getirmek hiç
kimsenin, hele hele hain ve hırsızlara ilham olmuş 17-25 kadrosunun
harcı olmayacak, bu rezillik unutulmayacaktır. AKP'li milletvekillerinin
ikna odalarına alınmalarının yanında, tepeden tırnağa gayri meşru
ilişkilerin hakim olduğu bir Hükümet Türkiye'yi artık yönetemez,
yönetmemelidir. Milletin vekillerini darbeyle özdeşleştirmek, Gazi
Meclis'i paralel yapılanmanın ileri karakolu gibi göstermek, söyleyiniz
bana, en hafif tabirle soygun şebekesinin iğrenç bir iddiası, ahlaksız
bir safsatası değil midir? Soruşturma Komisyonu'nun kurulması için
önerge veren AKP'nin değerli milletvekilleri, sorarım sizlere, siz ne
zaman darbeci oldunuz, ne zaman apoletsiz cuntacı kesildiniz?
Yüce
Divan'a gitmemek için yüce vicdan istismarı yapan eski bakanlar,
biliniz ki, eninde sonunda tıpış tıpış adaletin huzuruna çıkacaksınız,
biriken bedeli sonuna kadar ödeyeceksiniz. Rüşvetçiler Bakara Suresiyle
alay ederler, kimseden ses çıkmaz. Torpili, haksızlığı, adaletsizliği
ayetlerle örtmeye çalışırlar, İslam'la kandırırlar, kimseden tepki
gelmez. Dahası 'Hz. İbrahim benim, Hz. Muhammed de kardeşim' diyen
sapıklar hiçbir yaptırım görmez. Bu nasıl bir ülkedir, Türkiye kimlerin
eline kalmıştır?" diye konuştu.
"KOMİSYONDAN KURTULAN 17-25 ARALIK FAİLLERİ İLK ÖNCE ADALETE TESLİM EDİLMELİ"
Bahçeli," Meclis Soruşturma Komisyonu'nda göz göre göre, bütün somut delil,
belge, bulgu, tanık ifadesi ve tespitlere rağmen, sarayın engellemesiyle
hukuku boğazlayanlar altında kalkamayacakları bir karara imza
atmışlardır. Türkiye, AKP'nin hukuk ve ahlaka kategorik darbesini daha
fazla taşımayacaktır. Bu rüşvet ve yolsuzluk kervanının istikameti
mahkemeye çıkmazsa, Türkiye'nin sosyal ve siyasal deprem yaşaması an
meselesidir. Rüşvet zanlısı eski bakanların Meclis Genel Kurulu'nda
yapılacak oylamada, mutlaka layık oldukları muameleye uğramaları
gerekmektedir. Komisyondan kurtulan 17-25 Aralık failleri ilk önce
adalete teslim edilmeli, arkasından da diğerleri paşa paşa, peş peşe
onları takip etmelidir" dedi.
"AKP DÜŞECEK, TÜRKİYE KANATLANACAKTIR"
Bahçeli,"Türkiye yanarken, bekamızla ilgili vahim gelişmeler yaşanırken,
Erdoğan'ın bin yüz elli küsur odalı kaçak ve karanlık saraya Türkiye'yi
sıkıştırmaya kalkışması gelmiş geçmiş ne ileri vesayet düzenidir. Ne 27
Mayıs'ta, ne 12 Mart'ta, ne de 12 Eylül'de böylesine bir dayatma, bu
türden bir oldubitti görülmemiştir. Unutulmasın ki, işgal yıllarında
kitaplardan Türk kelimesini kaldıranlarla yeni Türkiye diyerek Türklüğe
vade biçenler farklı zamanlarda yaşasalar da aynı yolun yolcusudur.
Hukuku susturup adaleti kekeletenlerin, tarihe darbe yapıp milli varlığı
suçlayanların demokrasi ipine tutunmaları dürüst bir hal olarak
görülemeyecektir. Başımızı kuma gömmeyelim, asalet ve itibarın tescilini
adil ve ahlaklı kararlarda değil de, haram ve taş binalarda arayanların
başkanlık rüyaları iflasın habercisidir. 2015 demokrasinin zafer yılı
olacak, yanlışa kapılmış, yolsuzluğa ve yasaklara yakasını kaptırmış,
tedavisi olmayacak bir rüşvet hastalığına tutulmuş yozlaşmış iktidar
milli ufkumuzdan kovulup atılacaktır. Milliyetçi Hareket'in göbeği vatan
sevgisiyle kesilmiş, ruhu millet sevdasıyla karılmış, dimağ ve vicdanı
Türkçe'yle ve millet sevgisiyle tecelli etmiştir.
Ve Milliyetçi
Hareket 2015'de Türk milletini iktidara taşıyacak, Türkiye'nin
kurtuluşuna şevkle, arzuyla, azimle hizmet edecektir. Bunun için
ülkemize kast edilmesine müsaade etmeyiz, Türklüğü devrin bostancı
başlarının boğazlamasına katiyen tepkisiz durmayız. Temennim;
Türkiye'nin yıpranmasına ve yıpratılmasına, değerlerinin
aşındırılmasına, milletin parçalanmasına dönük girişimlere 2015 yılında
mani olunmasıdır. İnanıyorum ki, bu sene içinde; AKP duracak, MHP
koşacaktır. AKP inecek, MHP yükselecektir. AKP düşecek, Türkiye
kanatlanacaktır. AKP gidecek, Türk milleti MHP'yi getirecek, mührü
milliyetçi, yetişmiş, ehil, uzman ve liyakatli kadrolara teslim
edecektir. Sözün sahibi millettir. İradenin ve egemenliğin asil ve asıl
hâkimi büyük Türk milletidir" diye konuştu.
AVRUPA ÜLKELERİNDE TÜRKLÜĞE VE İSLAM'A YÖNELİK ARTAN IRKÇI SALDIRILAR
Bahçeli,son olarak "Sözlerimi bitirirken, başta Almanya olmak üzere, bazı
Avrupa ülkelerinde Türklüğe ve İslam'a yönelik artan ırkçı kampanyayı
nefretle kınıyor, bu konuda Avrupa ülkelerini sorumlu ve sağduyulu
olmaya çağırıyorum" dedi.