MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, çocukların cinsel taciz ve tecavüze uğradığı iddia edilen Pozantı Cezaevi’ndeki olayların hiçbir vicdanın kabul edemeyeceği ahlak faciası olarak AKP yönetiminin alnına kazındığını söyledi.
Erzurum Ajans-MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, çocukların cinsel taciz ve tecavüze uğradığı iddia edilen Pozantı
Cezaevi’ndeki olayların hiçbir vicdanın kabul edemeyeceği ahlak faciası
olarak AKP yönetiminin alnına kazındığını söyledi.
Pozantı’daki
pisliğin çocukların başka bir cezaevine nakli ile temizlenmeyeceğini
söyleyen Bahçeli, “Peki cinsel içerikli suç ve saldırılar bu kez Sincan
Cezaevi’nde vuku bulursa, AKP hükümeti ne yapacak ve burada bulunanları
nereye sevk edecek” diye sordu.
MHP lideri Bahçeli,
Diyarbakır’daki kazılarda çıkan kemiklerin en az yüzyıllık olduğuyla
ilgili raporu hatırlatarak, “Kemik bulmaya çok meraklıysan, çok değil,
Afyonkarahisar’ın Kocatepe’sine kadar toprağı kaz ve altında sere serpe
yatan kahramanları gör ve haklarını teslim et. Bunların faillerini merak
ediyorsan tavsiyemiz uzağa bakmaman; sağına, soluna ve kol kola
girdiğin emperyalistlerin yüzlerine odaklanmandır” dedi.
“AHLAK FACİASI OLARAK AKP’NİN ALNINA KAZINDI”
Benzer
iddiaların daha önce de başka kurumlarla ilgili gündeme geldiğini
hatırlatan Bahçeli, yaşanan insanlık trajedilerde adı geçenlerin
‘AKP’nin yetkilendirdiği ve tayin ettiği kokuşmuş kişiler’ olmasının da
meselenin düşündürücü bir başka boyutu olduğunu dile getirdi.
Pozantı
cezaevinde yaşanan ahlaksızlıklar ve utanç verici olaylar tablosunun
iktidarın gevşek ve cesaretlendirici uygulamalarından feyiz aldığını
iddia eden Bahçeli, “Sözü edilen cezaevindeki bir grup çocuğun tacize,
tecavüze ve şiddete maruz kalması hiçbir vicdanın kabul edemeyeceği
ahlak faciası olarak AKP yönetiminin alnına kazınmıştır” dedi.
“SİNCAN’DA AYNI ŞEY YAŞANIRSA?”
Çetelerle,darbecilerle mücadele ettiğini söyleyen AKP hükümetinin sorumluluğu
altındaki kurumların suçlulara ve sapıklara teslim olduğunu görmeyecek
kadar bilincini kaybettiğini ileri süren Bahçeli, buna ‘dur’
denilmesini isteyerek şunları söyledi:
“Pozantı’daki pisliğin,
işlenen insanlık dramının, müfettiş soruşturmasıyla ve 200 çocuğun
Ankara Sincan Çocuk Kapalı Cezaevi’ne nakledilmesiyle temizlenmesi
ihtimal dahilinde değildir. Peki cinsel nitelikli suç ve saldırılar, bu
kez de Sincan Cezaevi’nde vuku bulursa, AKP hükümeti ne yapacak ve
burada bulunanları nereye sevk edecektir? Buna benzer adli ve hukuki
yaptırımlara, daha önceki hadiselerde de müracaat edilmiş, ancak
başarılı bir sonuç elde edilmemiştir. Asıl mesele AKP’nin bozuk
zihniyeti, gözü dönmüş ve aşağılık kişilere karşı sergilediği toleranslı
yaklaşımıdır.”
“İNSANLIK MÜSVETTELERİNE HADLERİNİ BİLDİRİN”
“Suç
örgütlerine aman vermedik, çetelerin hakkından geldik, göz açtırmadık”
diyen Başbakan Erdoğan’ın bu beyhude sözlerine son vererek, yönetimi
altında bulunan ‘insanlık müsvetteleri’ne vakit geç olmadan başını
çevirip hadlerini bildirme çağrısı yapan Bahçeli, “Pozantı’da çocuk
mahkumların ırzına, haysiyetine, şerefine, insan olmaktan kaynaklanan
dokunulmazlıklarına kast eden soysuzların ve hasatlıklı ruhların cezasız
kalmaması için de her türlü tedbiri bir an önce almalıdır. MHP bu
konunu takipçisi olacak ve asla peşini bırakmayacaktır” dedi.
ALEVİLERE “GELİN CANLAR BİR OLALIM” ÇAĞRISI
Bahçeli’nin
grup konuşmasında üzerinde durduğu ikinci konu, Adıyaman’da Alevilerin
evlerinin işaretlendiği yönündeki olay oldu. Komşu ülkelerde mezhep
temelli kaos ve kavganın yaşandığı bir dönemde ortaya çıkan bu olayın
endişe verici olduğunu belirten Bahçeli, geçmişteki acı deneyimleri
hatırlatarak, “Kime ve neye hizmet ettiği az çok belli olan;
Alevi-Sünni, ilerici-gerici, laik-anti laik kutuplaşmaları ve ideolojik
düşmanlıklar, hem ülke hem de millet olarak telafisinde zorluk
çektiğimiz ağır sonuçlara kapı aralamıştır. Sonu olmayan husumet dalgası
bir dönemimizi heba etmiştir” dedi. İster Alevi, ister Sünni, ister
doğulu ister batılı herkesi bir gördüklerini anlatan Bahçeli, mezhep
çekişmesinin fitilini ateşlemeye, ayırmaya, bölmeye çalışanlara
tahammüllerinin olmayacağını belirterek, Alevi İslam inancına mensup
kişilerin evlerine işaret konulmasının altındaki ve arkasındaki sır
perdesinin titizlikle aralanmasını istedi. İçişleri Bakanı İdris Naim
Şahin’in “Ev işaretlenmesi çocuk işi, siyasi anlamı yok” yönündeki
sözlerini, “Bu sığ ve basit izahat ve tevil gayreti bizim açımızdan
doyurucu ve teskin edici değildir” sözleriyle karşılayan Bahçeli şöyle
devam etti:
“İşaretlemeler çocukça bir iş olsa bile, yine de
konunun üzerine gidilmeli, varsa arkasındaki azmettirici unsunlar, kavga
bekleyen mihraklar ortaya çıkartılmalı ve katiyen hafife alınmamalıdır.
Kaldı ki geçmişte çocukları saldırılarında maşa ve suç vasıtası olarak
gören kalpleri mühürlenmiş lekeli zihniyetlerle ilgili bilgi ve
tecrübemiz bir hayli fazladır.”
Adıyaman’daki olayın çocuk işi
olmasını dileyen Bahçeli, hiçbir şeyin tesadüf ve sürprizlere
bırakılmamasını isteyerek, “tespit yapayım derken testiyi kırmamak çok
önemli” dedi. Ev işaretlemeleriyle ilgili sürecin sonu ne olursa olsun
Alevi İslam inancına sahip insanları can bildiklerini, kendilerinden
ayrı tutmadıklarını söyleyen Bahçeli “Gelin canlar bir olalım” diye
seslenerek, “Etnik ve mezhep huzursuzluğundan ganimet uman küstahlara,
birbirimize düşmemizi gözleyen hıyanet simalarına el ele, gönül gönüle
vererek Türk milletinin kudretini birlikte gösterelim” dedi.
“BAŞBAKAN KEMİKLER İÇİN ÖZÜR DİLEYECEK Mİ?"
MHP
lideri Bahçeli, Diyarbakır İçkale’de yapılan kazılarda ortaya
çıkartılan kemiklerle ilgili de değerlendirme yaptı. Kemiklerin en az
yüz yıllık olduğu yönündeki açıklamaları hatırlatan Bahçeli, “Madem
bulunan kafatası ve kemiklerin bir asrı aşan mazisi vardır, bu durum
karşısında, Başbakan Erdoğan mahcubiyetten, erken konuşarak düştüğü
bölücülük tuzağından bundan sonra nasıl çıkacak ve nasıl bir pişmanlık
emaresi gösterecektir? Bu kapsamda Başbakan Erdoğan özür dileyecek
midir? Yoksa başka faili meçhul kazı işine girerek; elinde kürek,
sırtında kazma, arkasında iftiracı ve yaygaracı yandaşlarıyla birlikte,
her karışında şehit olan vatan topraklarını kazmaya devam edecek midir?”diye sordu.
"KEMİK BULMAYA MERAKLIYSAN AFYON’U KAZ”
Kemiklerin
Başbakan Erdoğan’ın umduğu, düşündüğü, propaganda malzemesi yaptığı
kemikler olmadığının ortaya çıktığını söyleyen Bahçeli, şöyle devam
etti:
“Bütün bunlara rağmen, izleyen süreçte sen kemiğin derdinde
ol, biz doğruların ve gerçeklerin peşinde olalım. Sen inanç tacirliği
yaptığın gibi kemik tüccarlığına da soyun, biz ise milletimizin
birliğini ve kardeşliğini savunmayı sürdürelim. Ve sen kemik bulmaya çok
meraklıysan, çok değil, Afyonkarahisar’ın Kocatepe’sine kadar toprağı
kaz ve altında sere serpe yatan kahramanları gör ve haklarını teslim et.
Bunların faillerini merak ediyorsan tavsiyemiz uzağa bakmaman; sağına,
soluna ve kol kola girdiğin emperyalistlerin yüzlerine odaklanmandır.
İşte o zaman Müslüman Türk milletinin kanını döken; sömürgecilikten ve
yamyamlıktan sabıka giymişleri böylelikle fark edebilmen mümkün
olacaktır. Aklından bir an olsun çıkarma ki, sen Türk milletini toprak
altı etmeden, bu büyük millet; zihniyetini ve hükümetini gün gelecek
inşallah sandık altı yapacaktır.”
“TL SEMBOLÜNDEKİ ÇIPA YOLSUZLUĞA DEMİR ATMAK, AKP’YE GEMİ ALMAK” DEMEK
MHP
Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türk Lirası için belirlenen sembolü
“ucube” olarak nitelendirerek, “Simge olarak tayin edilen çıpa
yolsuzluğa demir atmak, usulsüzlüğe kılıf hazırlamak ve AKP’ye yeni gemi
almaktır. Paranın başına simge getirmek, milletimizin başına çorap
geçirmekten farksızdır” dedi.
MHP lideri Bahçeli partisinin grup
toplantısında gündemdeki konuları değerlendirdi. 8 Mart dolayısıyla çok
sayıda kadın partilinin katıldığı toplantıda Bahçeli kadınların 8 Mart
Dünya Kadınlar Günü’nü kutlayarak 8 Mart’ın kadına karşı Ortaçağ
gözlüğüyle yaklaşan ve örümcek ağlarıyla örülmüş zihinlerle
kategorileştiren eğilimlere iyi ve kalıcı bir cevap olduğunu söyledi.
Kadınlara yönelik son yıllarda artan şiddet, taciz ve tecavüz gibi
olayların ‘sözde ileri demokrasi şarlatanları bakımından ayıp ve utanç
kaynağı’ olduğunu söyleyen Bahçeli şunları söyledi:
“Nedeni
olursa olsun, kadına yönelen vahşi saldırılar, işlenen cinayetler
ciğerimizi dağlamaktadır. Her gün bir yenisini duymaktan, ekranlarda ve
gazete sütunlarında görmekten bıktığımız vahşet manzaralarının, tahammül
sınırımızı ve dayanma eşiğimizi çoktan aşındırdığı bir hakikattir.
Hoşgörüsüzlüğün, caniliğin eli kanlı failleri, insanlıktan mahrum bir
halde kadınların canına kıymakta, toplumumuzu tek kelimeyle terörize
etmektedir. Bu kürsüden, kadınlara yönelik şiddet ve zulmü tüm gücümle
reddediyor, bunun faillerini ve taraflarını kınıyorum.”
Bahçeli,
kadınlara yönelik bu eziyetin, eşkıyalığın ve hunhar saldırıların son
bulmasını, AKP hükümetinin de günü kurtarmaktan başka bir işe yaramayan
duruşundan vazgeçmesini beklediğini ifade etti.
YÜRÜTMEYLE YARGININ ARASINA BOMBA
Bahçeli,konuşmasında İstanbul Sütlüce’de polis midibüsüne, Ankara’da da,
Başbakanlığın hemen yanı başındaki, Yargıtay binasının önündeki bombalı
saldırıyı değerlendirdi. Bu gelişmelerin, şehirlerin terörist
saldırıların hedefine yerleştiği anlamına geldiğini söyleyen Bahçeli,
“Başbakan Erdoğan İmralı canisiyle müzakere edip, Kandil’e haberleşme
hatları inşa ederken eşkıya şehirlerimizi bombalarla doldurmuştur.
Bununla birlikte kanlı eller, hükümete bombayla mesaj vermekte,
dayatmalarının, ihanet tekliflerinin kabul edilmesini ve dikkate
alınmasını istemektedir. Ve daha da acısı, her an her yerde hunhar
saldırılarını yapabileceklerini; gerekirse yürütmeyle yargı binaları
arasını bile tuzaklamaktan çekinmeyeceklerini kanıtlamaya
çalışmaktadırlar. Bundan sonra sivil ve masum insanımızın birinci
dereceden ve direkt terör tehdidinin yörüngesine girdiği görülmektedir”
dedi.
BAŞBAKAN’A BOMBA SORUSU
Şehirlere bombaların
yerleştirildiği bilgisinin Oslo’da kurulan ihanet masasında, MİT’in
emekli olmuş bir müsteşar yardımcısı tarafından açıklandığını ifade eden
Bahçeli, bu konudaki sorulara makul bir yanıt alamadıklarını
hatırlatarak Başbakan Erdoğan’a tekrar şu soruyu yöneltti:
“MİT
eski Müsteşar Yardımcısı’nın dile getirdiği, metropollere PKK tarafından
yerleştirilen ve vatandaşlarımızı vahşice öldürmeye ayarlı bombalar
hangi şehirlerimizdedir? Bu konuda bir tedbir alınmış, failler
yakalanmış mıdır?”
Başbakan Erdoğan’ın bu soruyu sümen altı,
hasır altı yapmaktan kesinlikle uzak durup yanıt vermesini isteyen
Bahçeli şöyle devam etti:
“Senin için nasıl olsa bir mesele
yoktur. Sultanlar gibi gezmekte, onlarca araba ve koruma ordusuyla
dolaşmaktasın. Ancak vatandaşlarımızın; bulundukları yerlerin her an
neresinde ve hangi köşesinde patlayacağı meçhul olan bombalarla, daha
fazla yaşamaya zorlanması büyük bir insafsızlık ve merhametsizliktir.”
Bölücülüğün
fitne merkezlerinden birisi olarak tanımladığı ‘Demokratik Toplum
Kongresi’nin Diyarbakır’da yaptığı toplantıda sözde ‘Kürt marşı’ diye
bir kepazelik, “Dicle-Fırat Diyalog Grubu”nun toplantısında da salona
sözde peşmerge paçavrası asıldığını söyleyen Bahçeli, “Ne ilginçtir ki
bu namertliklerin hepsi AKP’nin iktidar, Recep Tayyip Erdoğan’ın da
Başbakanlığı sırasında gerçekleşmektedir. Başbakan Erdoğan, eğer biraz
milli gururu ve irfanı varsa, bu sefil bölücü bataklığını kurutmak
amacıyla aldığı millet yetkisinin gereğini yerine getirmelidir” çağrısı
yaptı.
"PARAMIZIN BAŞINA UCUBE REMİZ İLİŞTİRİLDİ"
Bahçeli
konuşmasının son bölümünde ekonomik gelişmeleri değerlendirdi. Türk
lirası için bulunan yeni sembolü “paramızın başına ucube bir remiz
iliştirildi” sözleriyle değerlendiren Bahçeli şunları söyledi:
“Yeni
para simgemizin hiçbir estetik yanı, hızlı algılanabilir ve göze hoş
gelen bir tarafı ve kolayca benimsenecek bir içeriği yoktur. Milli
kimliğimizle, kültürümüzle, bizi biz yapan değerlerle bu remizin uzaktan
yakından bir bağı bulunmamaktadır. Hepsinden önemlisi paranın gücü ve
itibarı simgelerle değil, güçlü ve üreten ekonomik yapıyla birebir
bağlantılıdır.”
Duyurulan simgenin hangi yandaş mahzeninde
projelendirildiği, bunun karşılığında nelerin vaat edildiği, bu işten
kimlerin menfaat elde ettiği sorularının da belirsizliğini koruduğunu
ifade eden Bahçeli, “Yeni para simgesiyle evlere daha fazla ekmek
girmeyecek ve eriyen maaşlar artmayacaktır. Buzdolapları dolmayacak,
mutfaklarda daha çok aş kaynamayacak, kabaran ihtiyaçlar asla
giderilemeyecektir. İlan edilen yeni para simgesi çiftçimize,
esnafımıza, emeklimize, işçimize, sanayicimize ve memurumuza en ufak bir
katkı sağlamayacaktır” dedi.
"PARANIN BAŞINA SİMGE GETİRMEK, MİLLETİN BAŞINA ÇORAP ÖRMEKTİR"
“Ekonomide
mucize iddiaları, çizilen pembe tablolar, yalan ve aldatma hikayeleri
eğer başarısı ise, AKP bu durumda ülkemizi zirveye çıkarmıştır ve
sahtekarlık dalında altın madalya almaya hak kazanmıştır” diyen Bahçeli
sözlerini şöyle tamamladı:
“Bulunan para simgesi maliyet
ve yeni masraf kapıları demektir. Tedavüldeki paraların çekilmesinin
getireceği yeni sorunlar demektir. Konyalının, Giresunlunun, Sinoplunun,Manisalının, Şırnaklının ve Mersinlinin kaybetmesi anlamına
gelmektedir. AKP yandaşlarının ise kazanması ve bunun üzerinden banka
hesaplarını daha da kabartmaları mümkün olacaktır. Simge olarak tayin
edilen çıpa yolsuzluğa demir atmak, usulsüzlüğe kılıf hazırlamak ve
AKP’ye yeni gemi almaktır. Üstü örtülemeyecek kadar açık bir gerçektir
ki, paranın başına simge getirmek, milletimizin başına çorap geçirmekten
farksızdır. Fakat bunun da hesabı bir gün sorulacak, simgenin ışığıyla
gözleri kamaşanlar, millet iradesinin ateşiyle ayılacaklardır.”