(Tiflis-Gence-Bakü-Erdebil-Tebriz)
Türk konsolosluğunu ve Atatürk Parkını gördükten sonra Targovi caddesine geldik.
Alış veriş mekanlarının olduğu bu muhit, gerçekten görülmeğe değerdi ve tam bir Avrupa görüntüsündeydi.
Trafiğe kapalı olan bu cadde, bizim İstiklal Caddesi gibiydi ve oldukça bakımlıydı.
Bu serbest zamanımızda yine levhalardaki yazılar dikkatimizi çekiyordu, bilmediğimiz kelimeleri çözmeğe ve anlamaya çalışıyorduk.
Başmaçok'kelimesinin Ayakkabıcı, Kuru Temizlemenin,Çamaşırhane,Kişi Salonunun Berber,Kapalıdır'ın ,Bağlıdır, Lastik Tamirinin , Teker Tamiri, Hamam Papağının,Bone,Dam Örtüklerinin Çatı,Avto Yuma'nın Oto Yıkama,Ehtiyat Hisselerinin Yedek Parça,Et Tükanı'nın Kasap, Kahvehanenin Çayhana Stamatoloğ'un ise Diş Hekimi olduğunu burada öğrendik.
" Taksitle alınız hırda hırda ödeyiniz,Mağaza bağlanır ne alırsan al,Sigaret çekmek sizin sağlamlığınıza ziyan verir,Diri Balık Satılır.Satıcı Oğlan Teleb Olunur,Zehmet Olmasa Diğer Qapıdan İstifade Ederdiniz " şeklinde ki levhaları görünce arı Türkçenin güzelliğine hayran kaldık.
Bu güzel ortamdan ayrıldıktan sonra, Hazar Denizi sahiline geldik ,uzaktan "Nargin" adasını görünce ,Sarıkamış harekatı sırasında Ruslara esir düşen ecdadın yaşadıkları trajedileri düşündük.
Bu esnada, Mehmet Değirmenci ve Engin Duman'ın dedelerinin savaş esnasında esir edildiklerini ve Nargin adasında tutulduklarını öğrendik.
Sahil çok düzenli ve iyi tanzim edilmişti, havanın müsait olmamasına rağmen sahilde insanlar dolaşıyorlardı. Yazın burası "İzmir kordon boyu gibi cıvıl cıvıl oluyordur" diye tahminde bulunduk.
Zaman akıp gitmiş ,yorucu bir gün geçirmiştik, enerjimiz tükenmek üzereydi hemen yola koyulup, Erzurumlu Lokman'ın "Merkez Lahmacun" isimli lokantasına vardık, bu sırada Av. İlknur hanımın Hukuk fakültesinden arkadaşı Azerbaycanlı Ali Asker ile tanıştık. Aydın bir kişiliği olan bu gencin "Biz Rusça biliriz ama konuşmayız" demesi çok anlamlıydı.
Sovyetler döneminde askerlik yaptığını söyleyen Ali bey "Bakü'nün Azerbaycan'ın Başkenti", "Gence'nin ise Türklüğün Başkenti" olduğunu söyledi.
Lokantada karnımızı bir güzel doyurduktan sonra ,çaylarımızı yudumlayıp aracımıza kadar yürüdük.
Sağ tarafta" vallahi bala,billahi bala,tillahi bala/ harda bir softa görirem/harda bir yobaz görirem/ harda bir molla görirem korkirem/ korkirem bala korkirem/ Dalkavuk fikirlerden,Riyakar zikirlerden
Korkirem bala korkirem" mısralarının sahibi ünlü şair Sabir'in heykeli vardı.
Otelimizde vardıktan sonra eşyalarımızı toplayıp ,hazırlığımızı yaptık.
DEVAM EDECEK...