(Tiflis-Gence-Bakü-Erdebil-Tebriz)
Altı saatlik bir yolculuktan sonra saat 24. 00 de Bakü'ye vardık.Bakü çok güzel ışıklandırılmıştı, sağ tarafımızda Hazar Gölü görülüyordu ve girişte çok güzel bir cami vardı.Dünyanın
en yüksek bayrak direğinin bulunduğu, bayrak meydanına geldiğimizde
,aracımızdan indik dışarıda hava Erzurum'u hatırlatır nitelikteydi.Bakü'nün
her yerinden rahatlıkla görülebilen bayrak direği ,220 ton ağırlıkta
,162 metre yükseklikte ve 3,2 metre çapındaymış. .
Göndere çekilen bayrak ise 350 kğ ağırlıkta ve 35 x70 metre ebatlarındaymış.Bu bekleyiş esnasında İhsan Yıldırım'ın ,Bakü de yaşayan kardeşi geldi, kendisiyle tanıştık.İhsan bey ve ailesi kardeşinin aracına binerek kafileden ayrıldılar.Bayrak meydanından ayrılıp, Erzurumlu Lokman isminde hemşerimizin işlettiği lokanta da çay ve çorba içip sonra otelimize vardıkSabah uyandığımızda, dışarıda sert bir rüzgarın estiğini ve havanın kötü olduğunu görünce biraz hevesimiz kırıldı.Azeriler kahvaltıya "Sahar Yemeği" diyorlar. Kaldığımız Otelde kahvaltımızı yaptıktan sonra rehberimiz Ulduzla (yıldız) tanışıp saat 10.30 da araca bindik.Tebrizli olan Ulduz, piyanistmiş ve resim bölümünde okuyormuş, en büyük dileği de eğitimini İtalya da sürdürmekmiş. Dışarıda esen rüzgarı görünce, Bakü'ye neden "Rüzgarlar Şehri" denildiğini anlamış olduk.Bazı
eczanelerin üzerindeki, 24 saat yazısı ilgimizi çekti.sol tarafta
Köroğlu heykeli vardı. Daha ziyade Türklerin oturduğu Drujba(Dostluk)
semtinden geçerken, etrafta gördüğümüz " BöyükQadın Ölçü Geyimi,Qızılın alışı,Mağaza bağlanır " tarzındaki levhalar çok hoşumuza gitti.Belediye araçlarının üzerinde ise "Şehir İcra Hakimiyeti" yazısı vardı.Hükümet
binasını ,Puşkin Parkını, İnce Sanat Müzesini, Kukla Tiyatro binasını
ve Hazar gölünü gördükten sonra "İçeri Şehere" geldik.Goşa
Gala denilen iki kapıdan sur içine girdik, hediyelik eşya satan
dükkanlarda biraz oyalandıktan sonra, ünlü ressam Ezim Ezimzade'nin
ismini taşıyan parka geldik.Burada,kadına şiddeti,emeği sömürenleri.zalimleri,mazlumları ifade eden anlam ve mesaj yüklü heykeller vardıBu
alış veriş esnasında Dr.Rahmi Özkurt.Av.Alpaslan Sarıca,Engin Duman ve
Ahmet Erdoğan'ın aldıkları Kalpakları başlarına takmalarıyla ekibimizin
bir anda profili değişmiş oldu.XII yy ait eski ev kalıntılarını gördükten sonra Kız Kulesine geldik.Ücret karşılığında kulenin içine girip en üstüne çıktık ve Bakü'yü buradan seyrettik, kule bizim Galata Kulesini andırıyordu.Kulenin yanında eski devirlere ait mezar taşlarını görüp, Cuma Mescidine geldik.Mescidin girişindeki levhada Dadaş Dadaşoğlu ismini görünce, dadaşlar olarak bir hayli keyiflendik.Şirvan
Şahlar Sarayı,DivanHanın Şah Türbesi,Gullebaran Yerleri,Seyid Yahya
Bakuvini Türbesi,Key Qubad Mescidi,Şah Mescidi ve eski bir hamamı
gördükten sonra surların kenarından aracımıza doğru yöneldik, bu arada
sur 'un üstünde bulunan eski bir Mancınıkla fotoğraf çektirdik. Buradan ayrıldıktan sonra ilk hedefimiz ,Türk ve Azeri şehitlerin bulunduğu ,"Şehitler Hıyabanına" gitmek oldu. Millet
Meclisinin ve Üç kardeş denilen yüksek binaların karşısındaki
Şehitliğin önünde aracımızı park edip, ilk önce 1990 yılında Ruslar
tarafından katledilen sivillerin yattığı şehitliğe geldik.Mezarlar siyah mermerden yapılmıştı ve üzerlerinde şehitlerin fotoğrafları ve isimleri yazıyordu.Sağımızda
ve solumuzda yer alan bu şehitlerimize dualarımızı yaptıktan sonra
,sönmeyen ateşin (meşalenin) bulunduğu geniş alana geldik.Azerbaycan bayrağının dalgalandığı bu geniş meydan, Hazar Denizine bakıyordu.Bakü Türk ŞehitliğiBu
şehit Türk evlatlarını ziyaret ettikten sonra ,1918 yılında Nuri Paşa
komutasında Bakü'ye giren Kafkas İslam Ordusunda şehit olan 1130
Mehmetçiğimizin anısına dikilen anıtın önüne geldik. Bu şehitlerimiz
içerisinde dokuz dadaşımızda vardıErzurum'lu ŞehitlerTürk
Şehitliğinde, Osman Ardahanlı'nın okuduğu Kuranı Kerimi dinleyip
dualarımızı yaptıktan sonra , Haydar Aliyev'in ve Elçibey'in
mezarlarının bulunduğu mezarlığa gittik.Elçi Bey'in Mezarı Haydar Aliyev'in Mezarı Kemerli bir kapıdan içeri girdiğimiz mezarlık, sanki bir sanat galerisi gibiydi.Çok
güzel planlanmış olan bu mezarlık; ağaçları, çevre temizliği, yeşil
alanları ve mezarların başlarındaki sanat harikası diyebileceğimiz
heykellerle göz kamaştırıyordu.İlk
önce Haydar Aliyev'in mezarını ziyaret ettik, burada Aliyev'in bir
heykeli vardı arkasında ve yan taraflarda yeşillendirilmiş tümsekler
vardı.Aliyev'in
mezarından sonra ağaçlar arasındaki Elçibey'in mezarını bulmamız zor
olmadı, bu asil vatan evladına da Fatihalarımızı okuduktan sonra
mezarlıktan ayrıldık.Devam edecek?..