Hukukçu değiliz, ancak meslek icabı bir yanımız hep adliyede olduğu için yasalara karşı aşinalığımız vardır.
Misal; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na saldıran manyak, yumruk atmak yerine, Kılıçdaroğlu'nun gözlüğünü alıp kaçsaydı bugün ne denetimli serbestlik yasasından yararlanabilirdi, ne de bir kaç ay hapisle yırtabilirdi.
Hukukçular çok daha çarpıcı olsun diye, bu meseleyi anlatırken şu örneği verirler:
Bir adamın gözünden gözlüğünü çıkarıp eline verin, sonra da o adamın gözünde arıza kalacak biçimde yumruklayın, cezası en fazla üç ila beş yıl hapistir. Fakat aynı adamı darp edip, gözlüğünü alıp kaçarsanız bu gasba girer, ki cezası on yıldan başlar.
Muhtemelen bu sebeptendir ki, "hırsızın en salak olanı gasp yapandır" derler.
Halk arasında çok yaygındır...
Hırsızlar genellikle adliyenin ön kapısından girip, yarım saat sonra arka kapısından çıkıp giderler. Bilmeyen zanneder ki savcı veya hâkim bu yönde bir tasarrufta bulunuyor.
Öyle değil tabii ki...
Yasa koyucu, böyle uygun görmüş.
"Salıver gitsin" demeye getirmiş nerdeyse...
Lakin gaspçılar böylesi yasal bir himayeye sahip değiller!
Dam'a bi düştüler mi çıkmaları seneler alır.
Zahir Orhan Övet, bu konularda hayli şerbetli bir suçlu...
Dosyasında banka soygunu dahil, onlarca farklı suç olmasına rağmen hiç gasp yapmamış!
Kemal Kılıçdaroğlu'nun gözlüğünü çalıp kaçmaması da muhtemelen tecrübeyle sabit bir cürüm!
Gözlüğü çalıp kaçmış olsaydı, dün hangi hâkim O'nu adli kontrol şartıyla serbest bırakabilirdi ki...
Bu suç makinesi, çevresinde CHP sempatizanı olarak biliniyormuş. Fakat gelin görün ki "kayıtlı durum" bambaşka bir gerçeği söyledi:
"Orhan Övet, AK Parti'ye kayıtlı bir üye!"
(Dün üyelik kaydı silindi)
Başka bir partiye de mensup olabilirdi.
Önce BBP'ye yamamaya çalışmışlardı.
Oysa hangi partiye veya derneğe üye olmuş olursa olsun, suçun şahsiliği prensibinden hareketle, işlenen o cürüm kurumsal yapıyı ilzam edemez.
Dolayısıyla...
"Bu manyağı Tayyip azmettirdi" demek için çırpınıp duranlar abesle iştigal etmiş olurlar.
Gerçi şu ana kadar hiç bir CHP'li bu yönde bir imada dahi bulunmadı ama bu hezeyanın üstüne balıklama atlayacak aklı evvellerin olduğu da bir gerçek...
"Ah biri çıkıp bunu seslendirse, biz de köpürttükçe köpürtsek."
Dün de belirtmiştik; polis, bu menfur saldırıyı aydınlatmak zorunda. Şayet müphem noktalar kalırsa, polis de yargı süreci de zandan kurtulamaz.
Aksi halde?
Saçma sapan bir istifam yüzünden, toplumun midesi bulanıp bulanıp durur.
Adamın polisteki sabıka kaydı yaşından da fazla...
Yani kronik bir suçlu...
Banka da soymuş, adam da yaralamış.
Hırsızlık da yapmış, uyuşturucu da kullanmış.
"Ben Kemal Kılıçdaroğlu'na gıcık gittiğim için bu eylemi yaptım" diyor ya...
Şahsen bana hiç mi hiç inandırıcı gelmedi.
CHP'liler haklı...
Adam profesyonel.
Baksanıza nasıl olmuşsa olmuş, ilk defa geldiği Meclis'te, CHP grubunu eliyle koymuş gibi buluyor ve o kadar koruma ve partili arasından Kılıçdaroğlu'na yumruk sallıyor.
Bendeniz de bu manyağı karanlık bir elin kullandığına ve bu eylemi yaptırdığına inanıyorum.
Aslında o karanlık el, hiç de dipsiz kuyularda değil.
Bu ülkede kimler seçimin huzur ve güven ortamı içinde olmasını istemiyorduysa, Orhan Övet'in eline üç beş kuruş tutuşturup, Meclis'e kolayca girmesini sağlayanlar da onlar...
"AK Partiye kayıtlı üye olduğuna göre Orhan'ı, Tayyip azmettirdi" hükmü karşısında, etekleri zil çalanlar karanlık el'i yanlış yerde ararlar.
O el, 17 Aralık'ta da vardı, seçim sürecinde de...
Şimdi de yumruk olarak karşımıza çıktı, ama biz onu artık iyi tanıyoruz.
El, aynı el...
Yumruk şeklini almış olması, adres saptırmak için...
Yanılmayın...
El o...
- bekir 01 Ocak 1970 02:00
El, aynı el...
Yumruk şeklini almış olması, adres saptırmak için...
Yanılmayın...
El o...
(Ağabey yüreğine sağlık , bu menfi olay ancak bu kadar iyi sentez edilir...)