Erzurumajans-İnostratejik Araştırmalar Merkezi (İNOSAM) Başkanı Gürkan Avcı, Türkiye izlediği vahşi neoliberal politikalar nedeniyle insanlarını para odaklı, aydınlarını ilkesiz, toplumunu da ahlak ve erdemi baskılayıp ezmeye çalışan avantacı ve torpilci bir rol modelliğe sürüklemeye devam etmektedir. Türkiyenin yüzleşmesi ve çözmesi gereken sorun budur dedi.
Türk beyin erozyonunun nedenlerini Türk toplum yapısından kaynaklanan sosyal baskı ve hastalıklarda, topluma enjekte edilen ilkel/selefi dini öğretilerde, adil ve eşitlikçi fırsatlar sunmayan ekonomik düzende ve diğer taraftan da Batıya yönelik özgürlük ve refahla eşgüdümlü cezbedici algılarda da aramak gerektiğini anlatan İNOSAM Başkanı Gürkan Avcı, Beyin göçünün en önemli nedeni olarak genellikle siyasî faktörler üzerinde yoğunlaşan akademisyenlere göre, ilim-irfan ehline baskı uygulayan ve bu kesime karşı nefret besleyen siyasi iktidarlar, aydınları, ilim adamlarını, düşünürleri ve akademisyenleri sindirerek bu kişilerin kendi istekleriyle göç etmelerini sağlamaya çalışıyor. Türk aydınının/akademisyeninin, toplumunun bu şekillerde tezahür eden davranış bozukluklarının köklerini, ilkesiz/ oportünist eğitim sisteminde/şeklinde aramak gerekiyor. Zira Türk eğitim sistemi ve akademiyası şahsî çıkarlar için ilkeleri feda etmeyi uygulamalı olarak öğretmektedir. Türk milletinin zararı pahasına kendini otoriter rejime yahut Batılı güçlere satmaya hazır aydın tipini yetiştiren kesinlikle mevcut Türk eğitim sistemi ve Türk akademiyasıdır. Birkaç kuruş karşılığında milletine ihanet etmeye, aşağılamaya hazır aydınlar yetiştiren sistemle, toplumsal yapıyla ve ekonomik düzenle daha ne kadar devam edilebilir diye konuştu.
Türkiyede topluma dayatılan GDOlu din eğitimi / her türlü ilkel ideolojik prangalar, propagandalar başta olmak üzere, aydın ve akademik görünümlü birçok STKnın faaliyetleri, politikaları ve araştırmaları büyük oranda Batılılara / emperyalizmin çıkarlarına hizmete yöneliktir diyen İNOSAM) Başkanı Gürkan Avcı, açıklamasını şöyle sürdürdü; Aydın ve akademik görünümlü birçok STK ve platformun çoğu çalışmaları, Batılıların siyasi plan ve proje oluşturmak için istifade ettikleri bilgi notlarını oluşturuyor.
Çünkü Türk toplumu Batılı araştırmacı, aydın ve akademisyenlere şüpheyle yaklaşıyor onlarla işbirliği yapmaktan çekiniyor. Dolayısıyla Türk toplumu hakkında reel veri toplayamayan Batı, devşirdiği/para verdiği Türk aydın/araştırmacı/akademisyenler maharetiyle bunu sağlıyor.
Türkiyede özellikle son çeyrek yüzyıldır İslamlaşma adı altında yapılan sosyal, siyasal, kültürel, ekonomik ve eğitsel birçok reform ve sistemik devrim toplumu dönüştürerek/evrilterek emperyalizm için daha çok kullanışlı hale getiriyor. Ne yazık ki Türk aydınlar / akademisyenler / ilim-bilim adamları bu duruma ya ses çıkarmayarak yahut destekleyerek emperyalizme gönüllü olarak hizmet ediyor.
Klasik emperyalizm, ekonomik emperyalizm ve kültür emperyalizmi kıskacındaki Türk toplumuna hibrit bir Batılı eğitim vererek onu Batıya hayran, ülkesini ve halkını hor gören bir kıvama getiriyor. Emperyalizm Türk aydınları, yazar, araştırmacı ve akademisyenleri bu gayeyi gerçekleştirmek için araç olarak kullanıyor. Özellikle İslami hareketler ile ırkçı/milliyetçi - bölücü hareketler/oluşumlar hakkında yapılan araştırmalar Batının izleyeceği politikaları netleştirmesinin kaynağını oluşturuyor.
Sonuç olarak, makam/mevki/para ve menfaat için halkın çıkarlarını görmezden gelen ilkesiz aydınlar/akademisyenler/yazarlar/gazeteciler gerçek halkçı aydınları baskı altına alıp ezmeye çalışarak beyin göçünün artmasında önemli rol oynamaktadır. Sermayenin ve çeşitli istihbarat örgütlerinin muteberi aydınlar / akademisyenler / gazeteciler / yazarlar Türk aklının göçünün en stratejik müsebbibi olmaya devam etmektedirler. En doğru ve faydalı eğitim reformları dahi öğretmenlerin desteği ve motivasyonu sağlanmadan başarıya ulaşamaz. Kaliteli eğitimin temel unsuru kaliteli öğretmenlerdir. Dünyada öğretmenlerini yenilik yapma, hem öğrencilerin hem de ülkenin ihtiyaçlarına adapte olmaları konusunda özgürlükçü bir şekilde destekleyen ülkelerde muhteşem kalitede başarılar yakalanıyor.
Türkiye öğretmen yetiştirme politikalarından öğretmenlerin görevde yükselme/terfileri, ödüllendirme ve ücretlendirilmelerine kadar ciddi bir revizyona gitmesi gerekiyor. Türkiyenin hem alanlarında uzman, hem rol model kişilikli, hami, rehber ve danışman öğretmenleri istihdama ihtiyacı vardır.
Türkiyede öğretmenlerin iş kaybı oldukça yüksektir. Türk eğitim sistemi doğru becerilere sahip öğretmenleri yetiştirme, işe alma ve görevde yükseltmekte zorlanan bir yapıya sahiptir. Türkiyeyi yenidünyanın gerektirdiği boyutta bir değişime hazırlamak ancak öğretmenler sayesinde ve okullarda mümkündür. Kopyacı eğitim uygulamalarıyla ve tercüme odasından çıkmayan reformcularla, küçük çaplı inovasyonlarla bu mümkün değildir.
Türkiye öğretmenlerinin iyi eğitimli olduğu ve yüksek maaş aldığı, güçlü, çağdaş, bilimsel ve demokratik ulusal eğitim sistemi oluşturmaya öncelik vererek, nitelikten önce niceliğe finansal yatırım yapan bir eğitim sistem devrimi başlatmalıdır.