Erzurumajans-İddianamede Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Paralel Devlet Yapılanmasının orduya 'Şok mangası' yöntemiyle sızmaya çalıştığı tespit edilmişti.
Buna göre örgüt 'Puan silme, düşük not verme, yemek vermeme, foseptikte yatıp kalkma, dikenler içinde yatıp süründürme, kirli su içirme' gibi yöntemlerle askeri öğrencileri kaçırtarak yerine kendine yakın öğrencilerin alınmasını sağladığı bildirilmişti. Cumhuriyet tarihinde Harp okullarından en çok öğrencinin 2007-2013 arasında atıldığı kaydedilmişti.
Çocukluk hayalleri 'Subay' olabilmek amacıyla 14 yaşında girdikleri askeri liseden Kara Harp Okulu'na kadar gelen iki Harbiyeli 'Şok Mangası' operasyonlarında yaşadıklarını anlattı. Hasan Dağ (26) ve Semih Battal (25) 2005 yılında girdiği askeri lisenin ardından 2009 yılında gittikleri Kara Harp Okulu'nda FETÖ üyesi komutanlardan mobbing ve işkence gördüklerini öne sürdü. İşkencelere 2 yıl dayanan ve okulu yarıda bırakmak zorunda kalan iki Harbiyeli'nin hayatı 129'ar bin TL'ik borçla karardı.
KARA HARP OKULU İŞKENCECİ KOMUTANLARI DARBE GİRİŞİMİNDEN TUTUKLANDI
Semih Battal, Kara Harp Okulu'na kayıt için gittiği günden itibaren eğitim adı altında çok ağır eğitime maruz kaldığını ve bunların bir yıldırma politikası olduğunu söyledi. Kendilerine ağır eğitimlerle işkence eden komutanların FETÖ darbe girişimi kapsamında gözaltına alındığını da belirten Battal, şöyle konuştu:
"Kara Harp Okulu'nda eğitim adı altında birçok işkenceye maruz kaldım. 2 sene boyunca bunun bir eğitim olduğunu düşünerek dayanmaya çalıştım. Kara Harp Okulu kapısından girdiğimde henüz kayıt sırasındayken daha sivil kıyafetlerle sürünmeye başladık. 'Asker ocağı ana kucağına benzemez' diyerek 45 gün boyunca benzer zorluklara dayandık, komutan emretmeden ekmek yemedik, su içmedik. 200 kişinin 3 dakikada düzenli ve sessiz olarak yemek yemesi emrediliyordu. İzmir'in 40 derece sıcağında kaldırımlarda süründürülüp eğitim yaptırıyorlardı. Bunlar eğitim mi değil mi diye şimdi düşündüğümde hepsinin bir bezdirme işi olduğunu gördüm. O dönemde okulda görev alan yönetim kadrosundaki tüm subaylar vatana ihanetten gözaltına alındı. O dönemki tabur komutanım Müslüm Kaya, bölük komutanım Mustafa Kubilay, takım komutanım Özkan Özgenç bu isimler darbe girişimi gerekçesiyle haberlerde yer aldı. Aldığım duyumlara göre tutuklanmışlar" dedi.
CEMAATE YAKIN ÖĞRENCİLERE AYRIMCILIK İDDİASI
Sivil liselerden de Kara Harp Okulu'na öğrencilerin geldiğini ve komutanların bu öğrencilerden bazıları ile yakından ilgilendiğini ve kendileri ile aralarında bir ayrımcılık olduğunu ifade eden Battal, "Sivil liselerden kampa katılanlar gölgede otururken biz güneşin altında çıplak ayakla koşturuyorduk. Atatürkçü, milliyetçi ve çağdaş düşünceye sahip arkadaşlarım ve ben okurken bu yapıyı hissediyorduk ve hiçbir zaman saygı duymadık. Bazı öğrenciler sürekli bir şeylerden mahrum tutuluyordu. Bizler ise yemekten sonra eğitime tabi tutulup dinlendirilmiyorduk, fiziksel ve psikolojik baskı altındaydık" dedi.
FETÖ KOMUTANLARI YÜZÜNDEN 129 BİN TL BORÇLANDI
Semih Battal ve Hasan Dağ, okulu bıraktıkları için 129 bin TL'lik tazminata mahkum oldu. Kendileri gibi 3 bin kişinin de aynı kaderi paylaşarak borç batağına saplandığını belirten Battal, "Askeri liseye girerken 37 bin TL'lik bir tazminata imza attık, ayrılırsak bunu ödeyecektik. Harp okulunda da 92 bin TL'ye imza attık. Toplamda 129 bin TL'ye çocukluğumun hayali meslek olması nedeniyle bu paraya gözü kapalı imza attık. Hiç ayrılacağımı düşünmemiştim ve 2 yıl sonra ayrıldığımda bu miktar bana borç olarak kaldı. Ayrılan 3 bin kişi 30 ile 120 bin TL arasında bir borçlar karşı karşıya kaldı. Vatana ihanet edenler yüzünden bu borca mahkum olmak beni damdan düşer gibi bir duruma sürükledi. Ödediğim miktarların geri iadesini talep ediyorum" ifadelerini kaydetti.
ASKERİ LİSELERDE 'GÜLEN CEMAATİ' DERSİ
Hasan Dağ ise askeri lisede Fethullah Gülen cemaatinin derslerde 'zararlı cemiyet' olarak okutulduğunu söyledi. Silahlı kuvvetlere sızmaya çalıştıklarını da bildiklerini belirten Dağ, "Bunların silahlı kuvvetler içine sızmaya çalıştığı yönünde ön bilgimiz vardı. Bu duruma gelineceğini düşünmemiştik. Harp okuluna geçtiğimizde çok başka bir yapıyla karşılaştık. Kendimizi sorgulamaya başladık acaba biz silahlı kuvvetleri yanlış mı tanıdık diye. Üzerimizde baskı vardı ve ayrımcılığa maruz kaldık. Disiplinsiz olduğumuz söyleniyordu ve kendimizi sorguluyorduk. 2 yıl dayandım ve bunun bir eğitim olduğunu düşünüyordum. Devre arkadaşlarımın yüzde 90'ının kalmadığını gördüm. Çocukluktan tanıdığım sağlam karakterli arkadaşlarım kalmayınca durumu anladım. Aynı durum Hava Harp Okulu'nda da geçerliydi. Bu tutuklananlardan bizim komutanlarımız olanlar vardı. Bunları görünce bizde sorun yokmuş bunlar hainmiş. Bu süreç sonunda tazminat borcu altında kaldık. Yeni bir hayat ve buna alışma süreci zorladı. Şu anda borcumu ödeyemiyorum. İcra durumlarım oldu. Benimle birlikte 3 bin arkadaşım mağdur. Bırakmasaydım 30 Ağustos'ta üsteğmen olarak görev yapacaktım" diye konuştu.