Kimsenin avukatlığına filan soyunmuş değilim. Lakin hakikat karşısında bile bile susmak dilsiz şeytan olmaksa eğer, şu halde eski ifadeyle tashih, yani bir düzeltme yapmak zorundayız.
Basında manşetlere çekilen haber şu:
"Eski rektör Prof.Dr. Yaşar Sütbeyaz döneminde, ünlü işadamı Ethem Sancak, hayvancılık alanında Erzurum`a 50 milyon dolarlık yatırım yapacaktı ancak üniversite kendisine arazi vermediği için bu yatırım gerçekleşmedi."Bu haberi manşetlerine çeken meslektaşlarım, ya o çok yakın olan geçmişi külliyen unutmuşlar, ya da müthiş derecede haber sıkıntısı çekiyorlar!
Çünkü bu iddia, Sütbeyaz Hoca görevdeyken de gündeme gelmişti, yerel basının yanısıra Milliyet gazetesi de haber yapmıştı.
Şayet iddia doğru olsaydı, elbette ki son derece çarpıcı bir haberdi ve de Yaşar Sütbeyaz`ı halkın gözünde bitirecek bir olaydı.
Öyle ya, yatırım yoksulu hem de vaktiyle hayvancılığın merkezi olan bir şehre, çok güçlü bir şirket onlarca milyon dolarlık bir yatırım yapmak istiyor ama o şehrin yetkilileri "bizim sana verecek arazimiz yok" diyor.
Böyle bir haberin üstüne kim gitmez ki?
Fakat ne var ki gerçek öyle değil. Hadise şu:
Anılan işadamı bir konsorsiyum adına Doğu`da bir besi çiftliği kurmak için çeşitli araştırmalarda bulunuyor. Başbakan Erdoğan`ın, büyük işadamlarına, "Doğu`da yatırım yapın" şeklindeki telkininin de etkisiyle, incelenen iller arasına Erzurum da alınmıştı.
Ortada ne resmi bir müracaat, ne de ikili bir görüşme yok. Rivayetler o ki, sözkonusu konsorsiyum, besi çiftliği için Atatürk Üniversitesi`nin arazisini çok beğenmiş. "Bu arazi (en az on bin dönüm) bize verirlerse düşünürüz" şeklinde bir laf etrafta dolaşıp dururken, haber basına yansıdı.
Merak edenler, o günlerdeki gazete arşivlerini incelediklerinde görecektir. Hem dönemin Valisi Celalettin Güvenç`in, hem de Yaşar Hoca`nın yazılı açıklamaları olmuştu.
"Erzurum`da araziden bol bir şey yok. Kim yatırım yapmak istiyorsa buyursun gelsin anında istediği kadar arazi vereceğiz. Yeter ki planını projesini getirsin ve iddiasında samimi olsun."
Hatta Yaşar Bey baktı ki bazı kesimler kendisine fatura çıkarmanın peşinde, yaptığı açıklamada yetkisini de aşarak şöyle demişti:
"Atatürk Üniversitesi`nin uhdesinde bulunan arazi esasında Hazine`ye ait bir alan olmasına rağmen, ilgili kişiler hükümetten gerekli izinleri alması halinde üniversite yönetimi olarak biz karşı çıkmayacağız."
Bu açıklamalardan sonra, o ilgili oluşumdan biri çıkıp da, "Biz istiyoruz, arazi verin besi çiftliği kuralım" demedi.
Atatürk Üniversitesi`nin, sivile arazi verme noktasında nasıl ketum olduğunu herkes biliyor. Başından beri sürüp gelen bu politika, zaman zaman rektörleri hükümetlerle karşı karşıya getirmiştir. Nitekim Yaşar Sütbeyaz döneminde, şu andaki bölge eğitim hastanesinin yeri yüzünden ciddi bir gerilim yaşanmıştı. Sağlık Bakan ı Recep Akdağ, Yaşar Bey`e rağmen o araziyi Maliye Bakanlığı`ndan alıp sağlık alanı oluşturmuştu.
Benzer bir durum da bu dönem yaşandı: Atatürk Üniversitesi yönetimi, Erzurum Teknik Üniversite için istenilen araziye sıcak bakmadı ve kapalı kapılar ardında ısrarlı itirazlarda bulundu. Buna rağmen sonuç değişmedi. Hükümet, ETÜ için Atatürk Üniversitesi`nin kullanımında olan araziyi uygun gördü. Şimdi yargının vereceği karar bekleniyor.
Doğru ya da yanlış, tartışmaya muhtaç bir mesele...…
Fakat kurulduğundan buyana Atatürk Üniversitesi kendisine tahsis edilen araziyi kimseyle paylaşmama gibi bir politika güdüyor.
Nereden bakıldığına göre değişen bir durum bu...
Birileri kalkıp diyebilir ki, "Eğer üniversite yönetimleri böyle bir politika gütmeseydi, bugün üniversitenin arazisi üzerinde beton yığını kooperatifler yükselirdi, arazi talan edilirdi."
Bir başkası da, "Eğer üniversite şehrin Batı boğazını kesmemiş olsaydı, Erzurum bugün çok daha gelişmiş bir şehir olurdu" diyebilir.
Bilmiyoruz; acaba hangisi doğru?
Kesin olan iki şey var: Bir; Erzurum`da ister hayvancılık alanında olsun, isterse sanayi yatırımı için olsun asla arazi sorunu yoktur. Bürokratik engeller var, servet düşmanı bürokratlar var; doğru...…Ama sonuçta hele hele de büyük bir yatırımcı için ciddi bir engel sözkonusu değildir. Bu mesele çok önemlidir. Diyelim ki, vali veya rektör ya da belediye başkanları yatırım yapmak isteyen bir işadamına keyfi olarak "yok" diyor. Düşünebiliyor musunuz o yöneticinin hali nice olur? Çünkü bizzat Başbakan Erdoğan Erzurum hususunda çok hassas… Keza Sağlık Bakanı Akdağ da...…
Örnekleri çok: Hayvancılık alanında yatırım yapmak isteyen mahalli bir oluşuma istemedikleri kadar arazi verildi. Gerçi sonucu fiyaskoyla neticelendi ama arazi verildi. Maceraperestin biri gelip dedi ki; (Daha doğrusu bir milletvekili elinden tutup getirmişti) "Ilıca yolundaki Tarım Aletleri Fabrikası`nın arsasını bana verin, orada Hollandalı ortaklarımla ÇİP fabrikası kuracağım."
Gerçek yatırımcılar dışlanarak, sırf siyasi saikle o macerapereste bile yüzlerce dönüm arazi verildi. Ve o maceraperest, o vekilden aldığı güçle arazi üzerindeki binaları söküp demirini, ağacını satıp kaçtı.
Demem o ki bu şehirde, nice üçkağıtçıya ve hayalpereste Hazine arazisi bol keseden dağıtılmışken, nasıl olur da hükümete yakınlığını herkesin çok iyi bildiği Ethem Sancak gibi büyük bir işadamına, hem de 50 milyon dolarlık bir yatırım yapmak istemesine rağmen, "hayır" denilmiş olabilir?
O Ethem Sancak ki, dilediği zaman Başbakan`la görüşebilen bir işadamı...…
Ne valilerin gücü buna yeter, ne de rektörlerin...…Yeter ki, o çapta bir işadamı samimi olarak gelsin ve "Ben burada şu işi yapacağım, şu kadar arazi lazım" desin.
Bürokratların ya da yerel yöneticilerin yüzünü yıkama gibi bir çabam yok. Geçmiş dönemde ve yer yer de şimdi, nasıl yanlış uygulamaların hayata geçtiğini yakından bilen bir kimseyim.
Lakin sırf filancayı sevmiyoruz diye veyahut da filanca artık iktidarda değil diye, gerçekleri ters yüz etmemeliyiz.
Erzurum`da besi çiftliği kurulabilecek binlerce dönümlük Hazine arazileri ve meralar var. Şayet Ethem Bey o zaman istekli olmuş olsaydı, kendisine en az dört beş alternatif sunulabilirdi.
Peki arazi verilmediği için buradan küsüp yatırımını başka yerlere yapanlar olmadı mı?
Oldu elbette...…
İşte size üç adet somut örnek:
-Ali Şahsuvaroğlu. Traktör fabrikası kuracaktı; istediği arazi verilmedi. O arazi maceraperest ÇİP`çiye layık görüldü. Ali Bey de küsüp gitti.
- Dizayn Boru Fabrikası. Bu firma da Erzurum`a yatırım için çok istekliydi ama onlar da ÇİP`çinin çarptığı araziyi istemişti, olmadı. Onlar da küsüp gitti.
-Cemal Şengel. O da elektrik aksamları üreten fabrika için aynı araziyi istemiş hatta ihale kendisinde kalmasına rağmen, yönetimin baskısıyla geri durmuştu. Sırf ÇİP`ciler yabancı bir firma olacaktı ve yüzlerce milyon dolarlık yatırım yapacaktı diye. Yatırım yapamadı ama küsüp gitmedi.
Bizim bilmediğimiz ya da unuttuklarımız da vardır muhakkak...…Ancak Ethem Sancak olayı, basına yansıdığı gibi değildi.
Doğruya doğru, yanlışa yanlış demeliyiz ki tarih düzgün oluşsun...…