Hoca bu teşhisi bir tıp uzmanı olarak değil ama, önemli bir hukuk adamı
sıfatıyla koymuş olması kayda değerdir.
Şimdi Prof. Abdurrahim Karslı'nın söylediklerine bir açıklık getirmek için psikiyatri
doktorlarının bu konuda görüşlerini belirtmelerini beklemekteyiz.
Ankara'da ki, ruh hastası tıbben ilan
edilmemişse de, artık hukuken ilan edilmiştir.
Hem de hukuk ilminin önemli bir profesörü tarafından.
Kısıtlı bilgimizle bile ruh hastalığı belirtilerini biliyoruz.
Mesala; yalanı alışkanlık haline getirmişse, yani körleşmişseniz,
Söylediği yalan ortaya çıkınca ben bunu söylemedim diye inatla ısrar edebiliyorsa,
Kafasında hayali düşmanlıklar yaratıyor ve buna inandırmaya çalışıyorsa,
Kendini herkesten büyük görüyorsa,
Kibri tavan yapmışsa,
Paraya, mala, mülke çok düşkünse,
Mal mülk düşkünlüğünü frenleyemiyorsa,
Hiç bir zenginlik onu tatmin etmiyorsa,
Bu gün ısrarla, hararetle söylediğinin aksini ertesi gün söylemede beis
görmüyorsa,
Abartılı, müraiyi, iltifatlardan hazzediyor ve bekliyorsa,
Yetkilerinin çok üstünde işlere müdahil olmayı hakı olarak görüyorsa,
Değer verdiğini söylediği kutsallarının (din, helal, haram, milliyetçilik v.b)
tam aksi işleri yapmadan rahatsızlık duymuyorsa,
Rahatlıkla iftira atabiliyorsa,
Cehaletini kabul etmeyip her konuda en doğruyu kendisinin bildiğini sanıyorsa,
Bu belirtiler bir ruh hastalığı değilse bile, açıkça bir arazın emareleri
olarak orta yede görülmektedir.
Bir hukuk adamının tıbbi konularda hüküm kurması zor, zor ama bu kadar açık
belirtiler orta yerde olduğu için pek de zor olmasa gerek. Vesselam?
Sayın yazar bilrsiniz ki toplumumuz da ruh ve sinir hastalarına karşı bir sempatik bakış vardır. Onların sokakta dokunulmazlıkları mevcuttur. Sizde de biraz hoşgörü olsun canım! Çomağını sakla görünmesin ne olur, ne olmaz. Hiç deliğle deli olunur mu? Aman ha benden söylemesi !
Yorumunuz