Yazıcı: 'Paralel Devlet' diye birşey yok

Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, devletin içerisinde paralel başka bir devletin söz konusu olmadığını söyledi.

Erzurumajans-Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, devletin içerisinde paralel başka bir devletin söz konusu olmadığını söyledi.

Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayatı Yazıcı, Rize AK Parti İl Başkanlığı'nda düzenlediği basın toplantısında basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Yazıcı, yasama, yürütme ve yargı erkleri arasında yaşanan sorunlarla ilgili bir soruya cevap olarak erkler arasında bir çatışma olmadığı cevabını verdi.

Yaşanan sorunun aşılacağına vurgu yapan Yazıcı, şöyle konuştu: "Yasama, yürütme, yargı arasında kesinlikle bir çatışma yok. Yasama, yürütme, yargı erkleri olarak nitelediğimiz erkler içerisinde kamu görevini üstlenmiş kişilerin yanlışlarından söz edilebilir. O yanlışlar erkin bütününü izan edici, bütününe yönelik hüküm cümlesi ortaya koyma sonucunu doğuracak değerlendirme boyutuna vardırılamaz. Bu doğru değil. Her erk içerisinde bazı ölçütleri dikkate aldığınız zaman 'yanlış oldu' dediğimiz uygulamalar vardır. Bunların da giderilme şekilleri hukuk devletinde bellidir. Bunları aşarız, Güçlü bir devlet yapımız var, güçlü bir devlet geleneğimiz var. Sevgilerimiz çok güçlüdür. İnsana bakışımız çok derinliklidir. Olup bitenleri bu çerçevede değerlendirdiğimizde, yaşanmaması gereken bu süreçte olup biten sorunları Türkiye aşar."

Bakan Yazıcı, 'paralel devlet' tartışmalarının hatırlatılması üzerine, paralel bir devletin söz konusu olmadığını belirterek şunları söyledi: "Bizim dört temel çizgimiz var. Tek devlet, tek vatan, tek bayrak, tek devlet diyoruz. Bu topraklarda tek devletin yanında paralel devlet diye bir yapı söz konusu değil. Belki bazı kişilerin devlet yönetiminin içerisinde paralel uygulamaya girdiğini söyleyenler olabilir. Bunların paralel devlet olarak değerlendirilmesinin gerçekçi olmadığını düşünüyorum. Devletin şeması içerisinde yaşananları dikkate aldığımız zaman paralel uygulamalara gidildiği yönünde iddialar var. Bunların kanıtları ile belgelerle ortaya çıkması lazım. Öyle bir araştırma, saptama olursa hep birlikte göreceğiz." 

"ERKLER AYRILIĞINA FREN DEĞİL TEDAVİ"

HSYK'da yapılmak istenen değişikliklerin erkler arasındaki ayrılığa fren koyma olarak göründüğünü ancak yaptıklarının bir tedavi yöntemi olduğunu ifade eden Yazıcı, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hukukun üstünlüğünü ilke edinmiş ülkelerde millete hizmet etmek için var olan devletin organizasyon şeması içerisinde görev üstlenen, yasama yürütme içerisinde yargı erki olarak nitelediğimiz erkin egemenlik hakkını kullanan kurum ve kuruluşların, onları temsil eden organizasyon ve kişileri davranışları ve üretimleri halka sunumları ile kurumlarını korurlar. Demokratik anlayışı takviye eder, güçlendirirler ve gelecek nesiller için olumlu gelenek oluştururlar. Bunun aksini yaparsa çatışma ortamı oluşturacak, herkese tepeden bakacak tarzda uygulamaları ortaya koyar bunu sürdürmeye çalışırsanız demokrasinin en belirgin özelliklerinden birisi hesap vermek, hesap sormaktır. Hesap vermek mevkisinde olan siyasi kadrolardır. Hesap verebilme bağlamında gerekli önlemleri almaya sevk edersiniz. Kurumun daha demokratik uygulaması açısından siz yanlış uygulamalara giderseniz hesap vermek durumunda olan siyasi kadrolar gerekli yetkilerini kullanmak suretiyle önlemleri alır. Bu belki ilk algılamada erkler ayrımına biraz fren koymak gibi görülür ama daha büyük hastalıklara yol açacak sorunları önleyici anlamda birazda koruyucu hekimlik gibidir. Böyle değerlendirmek lazım. Bu bakımdan herkesin yaptığını ettiğini kabullenmesi gerekir. 'Ben yaptım' değil. Niye yaptın ? Yaptığının Türkiye toplumuna katkısı ne ? Demokrasiye kazanımı ne ? Hukukun üstünlüğü açısından kıymeti harbiyesi nedir ? Buna dikkatlice bakmak gerekir." 

"TIR'LARIN DURDURULMASINDA BAŞKA AMAÇ VAR"

Yazıcı, MİT kontrolündeki TIR'ların durdurulup aranmasında farklı bir niyet olduğuna vurgu yaparak sözlerine şöyle devam etti: "Ben isimler üzerinde durmak istemem. Adana, Edirne, Antalya Savcısı. Kişiler üzerine gitmem. Kurallardan söz edeyim. Her ülkenin istihbarat teşkilatı var. Görevleri birbirine benzer. İstihbarat görevini yapan kişiler ihtiyaç duydukları materyalleri; TIR, gemi, tren vagonu ile olsun taşınan materyalleri bir yere götüreceği anlamına gelmez. Bunu bilgiye dayanarak değil yorum yapıyorum. Dolayısıyla ihtiyaç duyduğu materyalleri havai kara araçları ile taşıyabilir, taşıtabilir. İstihbaratın taşıdığı materyallerin aranması kritere tutunması söz konusu değil. İstihbarat görevi öyle bir şeydir ki açıp baktığınızda, okuduğunuzda taşıdığı evrak içeriği itibarı ile hiç bir yerle bağlantı kurmazsanız suç bile teşkil edebilir. Bir sorunu sona erdirmek için istihbarat onu taşıyor olabilir. Niye taşıdığı ile alakalı suçlayamazsın. İstihbarat teşkilatımıza ait o araçların güzergahları itibariyle hukukumuza göre kontrol ve denetimle görevli organların usulüne uygun olarak bilgilendirilmiş olmasına karşın, bir yerde bir savcı,bir emniyet, bir jandarma mahkeme kararı alarak veya gecikmesinde sakınca var diyerek doğrudan doğruya bu tür taşımalara müdahale etmesi hukuk dışıdır. Enformasyon olmuş, bilgilendirme yapılmış olmasına rağmen 'Ben ararım bakarım' denirse orada başka amaç var demektir. Hukuk devletinde olay bu boyutu itibariyle sorgulanır."
25.01.2014 18:09:51