İş Mahkemesi’nin yolunu tutan kovulan işçiler, 10 yılı aşkındır çalıştıkları işyerinden haksız olarak atıldıklarını dile getirdiler. Tazminat ve sair işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, ücret alacağı, fazla mesai, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava ettiler.
Davalı işveren ise davacıların istirahat raporu alarak tatile gitmelerinin ‘güveni kötüye kullanma’ anlamına geldiğini dile getirdi. Davacıların tatile gittiklerini itiraf ettiklerini anlatan davalı, işverenin güvenini kötüye kullanması ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması sebebi ile iş akdinin haklı nedenle feshedildiğini bu nedenle kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazanamadıklarını savundu.
Mahkeme, tazminatsız kovulan davacıların taleplerini reddetti. Davacılar, kararı istinafa götürdü. Bölge Adliye Mahkemesi, davacıların tatildeyken işyerindeki işlerin aksamadığına, raporların sahte olmadığına dikkat çekti. Davacıların kıdem ve ihbar tazminatı almaya hak kazandıklarına hükmetti. Kararı davalı işveren temyiz edince devreye Yargıtay girdi.
Yargıtay 9. Hukuk dairesi, raporlu tatilcilerin haksız olduğuna hükmetti. Kararda şöyle denildi:
“Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; davacının ve iş arkadaşının aynı tarihte aynı doktordan ve aynı sebeple rapor aldıkları, arkadaşının sosyal medya hesabından raporlu olduğu gün davacı ile birlikte tura çıktıklarını yazdığı ortadadır. Davacının işbu davranışı ile işverenin güvenini kötüye kullandığı, eyleminin yasada öngörülen doğruluk ve bağlılığa uymayan davranış olduğu, davacının seyahatinin turizm amaçlı olduğu açıkça ortadadır. Davacı savunmasında da bu durumu kabul etmiştir. Bu delil durumu karşısında, davalı işveren tarafından gerçekleştirilen fesih haklı sebebe dayandığından kıdem ve ihbar tazminat taleplerinin reddi yerine, kabulü hatalıdır. Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına oy birliği ile hükmedilmiştir.”