Mahkemece, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda aracın piyasa değerinden düşük satın alınması nedeniyle davacının ayıbı bildiğine kanaat getirilmiş ise de aracın piyasa değerinden düşük satın alınması davacının ayıbı bildiğine karine teşkil etmeyeceği vurgulandı. Dava konusu araçta bulanan ayıbın davacıdan gizlenmediğinin ispat yükü davalı tarafta olduğu hatırlatıldı.
Kararda; "Hal böyle olunca; mahkemece, açıklanan hususlar göz önünde tutularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, aksi düşüncelerle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. Kararının bozulmasına oy birliği ile hükmedilmiştir." denildi.
“Kanunda tüketicinin doğru bilgilendirilmesi esas alınmıştır”
Bursa Tüketiciler Derneği Genel Başkanı Sıtkı Yılmaz da konu ile ilgili kısa bir açıklama yaparak, “Araç satışları ile ilgili derneğimize ciddi şikayetler gelmektedir. Özellikle son dönemde faizlerin aşağı çekilmesiyle birlikte yoğun bir alım satım gerçekleşiyor. Bu işlemlerde de tüketici mağduriyetine yol açan bazı satışlar olmaktadır. Burada her şeyden önce altını çizmek istediğim konu, 6502 Sayılı Tüketici Kanunu tüm satışlarda tüketicinin doğru bir şekilde bilgilendirilmesini esas kılmıştır. Ayrıca Medeni Kanunumuzun ikinci maddesi de satıcıların dürüst bir satış yapmakla hükümlü olduklarına işaret etmektedir. Bu nedenle gerek sıfır, gerekse ikinci el satışlarda olsun satıcıların araçları ile ilgili tüketiciyi doğru bilgilendirmeleri gerekiyor. Aksi takdirde bu aracın iadesi ve kullandıkları paranın yasal faizi ile birlikte ödenmesini gerektiren süreç işletebilir” dedi.
“Kişiden kişiye satışlara dikkat”
Tüketicinin dikkat etmesi gereken noktaları da anlatan Yılmaz, “Kişiden kişiye satış olup olmadığına bakılması gerekiyor. Her ne kadar tüketici galeri üzerinden araç alıyor ise de notere gittiğinde şahıstan şahısa yapılıyor. Bu tür satışlarda tüketici, tüketici haklarından yararlanamamaktadır. Tüketici bu alım satımlarda bir tarafın mutlaka satıcı kimliğine sahip olması gerekmektedir. Aracı alırken, aracın trafiğe girdiği günden sattığı güne kadar olan sürecini, satıcı tarafından alıcı doğru bilgilendirilmesi gerekmektedir. Bu tüketicini kanunun bir hükmüdür” diye konuştu.
Alıcının bir şeyi biliyor olma ihtimali üzerinden değil, satanın sorumluluğu açısından ayıbın söylenmesi gerektiğine vurgu yapan Yılmaz, “Satıcı ürünün ayıbını söyleyerek satması gerekmektedir. Bu şekilde yapmadığı takdirde fiyat üzerinden tüketici sorumlu tutması kabul edilemez. Orada ürünün tüketicinin idrakine bırakması da kanuni açıdan da doğru sonuç getirmez. Kendisinin bildiğini karşı taraftan saklamak iade için yeterli bir sebeptir” dedi.