Yakutiye Tarihini arıyor!..

Erzurum'da restorasyonuna uzun süredir devam edilen Yakutiye Medresesi ile ilgili tartışmalar devam ediyor.

Erzurum Ajans-Erzurum’da restorasyonuna uzun süredir devam edilen Yakutiye Medresesi ile ilgili tartışmalar devam ediyor.
İlhanlılar tarafından 1310 yıllarından yaptırılan tarihi medresenin restorasyonuna başlandığı günden itibaren bir çok tartışma ortaya atıldı. Önce tarihi medresenin duvarlarına yapılan doğalgaz tesisatı tarihçilerden aldığı tepki üzerine söküldü. Çalışmalar devam ederken medresenin tepesinde bulunan fenerin kaldırılması ve çatının PVC ile kapatılması yine tepkilere neden oldu.


2 Temmuz’da bitirilmesi planlanan restorasyon çalışmalarının hava şartları nedeniyle tamamlanamadığını belirten Rölöve ve Anıtlar Müdürü Suat Bakır, çalışmaların Ağustos ayı başlarında tamamlanmasının planlandığını söyledi.
Restore çalışmaları hakkında yarın düzenleyeceği basın toplantısı ile kamuoyunu bilgilendireceğini dile getiren Bakır, fenerin orijinal medreseye ait gravürlerde yer almadığını ve bunun için kaldırıldığını öne sürdü. Çatı bölümüne konulan beyaz renkli kaplamanın PVC olmadığını ileri süren Bakır, özel bir madde olan kaplamanın renginin aslına uygun hale getirilmesi için çalışmalarının devam ettiğini kaydetti.


YAKUTİYE MEDRESESİ SELÇUKLU DÖNEMİ MİMARİSİNİN ERZURUM'DAKİ ANITSAL YAPILARINDAN BİRİ
Erzurum'un en işlek caddelerinden birinde bulunan Yakutiye Medresesi İlhanlılar zamanında Gazanhan ve Bolugan Hatun adına, Cemaleddin Hoca Yakut Gazani tarafından 1310 yılında yaptırılmış. Selçuklu dönemi mimarisinin Erzurum'daki anıtsal yapılarından biri olarak dikkat çekmekte. Tuğla minaresindeki özgün çini süslemeleriyle hayranlık uyandırır. Bu eşsiz minarenin birinin başı yukarıda, öbürününki aşağıda olmak üzere stilize lale biçiminde yuvalar halinde çini mozaik süslemeleri bulunmakta. Her yuvadaki çini süslemeler dönemin mimarî zevkini gözler önüne serer. Bu güzel esere ithafen günümüzde Erzurum'un merkez ilçelerinden birine bu ad verilmiş.
Yapı dört eyvanlı kapalı avlulu medreseler grubundadır. Eyvanlar arasında hücreler yer almaktadır. Batı eyvanı değişik bir tarzda ele alınarak iki katlı inşa edilmiştir. Güney eyvanı mescit olarak planlanmış ve bu eyvanın her iki duvarına mermer vakfiye kitabesi yerleştirilmiştir. Orta avlunun üzeri mukarnaslı bir kubbeyle örtülmüştür. Doğu eyvanın bitiminde içinde mezar bulunmayan bir kümbet yer almaktadır.
Medresenin dışa taşkın taçkapısı ve iki köşesindeki minareleriyle kurulan denge, yapının bütününde de cepheye karşılık kümbet yerleştirilerek sağlanmıştır. Bu da mimarlığın Selçuklu Döneminde bilimsel metotlarla yapıldığını göstermesi bakımından önemlidir. Ancak köşelerdeki minarelerden biri şerefeye kadar, diğeri kaideye kadar yıkılarak üzeri konik külâhla kapatılmıştır.
Cephede yer alan bitkisel, geometrik motifler ve sembolik tasvirlerde de denge ve simetriye önem verilmiştir. Gerek taçkapısındaki ve hücre kapılarındaki süslemeler gerekse minaredeki çini süslemeler o dönemde, sanatta gelinen noktayı ve sanata verilen önemi göstermektedir.
Taçkapısının her iki yüzünde, silme kemerler içerisinde altta ajurlu bir küre, hayat ağacı, her iki taraftaki pars figürleri ve üstte çift başlı kartal, Selçuklu Döneminde dini inançların anlatımını da içeren ve bazı farklılıklarla değişik yapılarda karşımıza sık sık çıkan bir semboldür.


27.07.2010 00:03:00