Erzurm Ajans-Bir süredir böbrek rahatsızlığı nedeniyle tedavi gören usta gazeteci Behiç Kılıç, girdiği son diyalizde arka arkaya 3 kez kalp krizi geçirerek yaşamını kaybetti.
Sırt ağrısı nedeniyle 3 gün önce hastaneye giden Behiç Kılıç'ın 2 kez farkına varmadan kalp krizi geçirdiği tespit edilmişti.
Bugün diyaliz için hastaneye giden Kılıç, makinaya bağlandıktan kısa süre sonra yeniden kalp krizi geçirdi. Doktorların müdahaleleri ile kalbi çalışan Behiç Kılıç, kısa bir aradan sonra ikinci bir kalp krizine maruz kaldı. Bu krizden sonra da kalp masajı ile hayata döndürüldü ancak hemen ardından gelen üçüncü krize dayanamadı. Behiç Kılıç saat 11.30 sıralarında yaşama veda etti.
CENAZE PROGRAMI
Kılıç’ın cenazesi 22 Haziran 2011 Çarşamba günü öğle namazının ardından Ataköy 5.Kısım Camisinden alınarak Silivri’deki aile kabristanında toprağa verilecek.
Medyada bir çok gazetede yöneticilik görevi yapan Behiç Kılıç, rahatsızlığına rağmen kalemi elinden bırakmamıştı. Behiç Kılıç, son ana kadar yazdı.
UNUTULMAZ POLİS ADLİYE MUHABİRİ
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu Behiç Kılıç’ın ölümüyle ilgili yayınladığı mesajda “Çok değerli gazeteci meslektaşımız Behiç Kılıç’ı ne yazık ki kaybettik. Kılıç’ı sevgi ve saygıyla anarken ailesine ve basın topluluğumuza başsağlığı diliyoruz." dedi.
Behiç Kılıç 1951 yılında İstanbul’da doğdu. Mesleğe 1968 yılında Akşam gazetesinde muhabir olarak başladı. Günaydın, Hayatspor, Dünya, Son Havadis, Bulvar, Sabah, Tercüman gazetelerinde çalıştı. Akşam ve Günaydın gazetelerinin Genel Yayın Müdürlüğünü yaptı. Yeniçağ gazetesinde köşe yazarlığı görevini sürdürüyordu. 'Sahipsiz Devletin Sahipsiz Milleti?' isimli bir kitabı bulunuyor.
SON YAZISI: DOKTOR
Aynı zamanda Yeni Çağ gazetesinde köşe yazarlığına devam eden Behiç Kılıç, bugünkü son yazısında "BİR DOKTORUN" önemine dikkat çekiyordu.
O doktor ki "1832 böbrek operasyonuna imza atmış" mesleği hayat kurtarmak olan bir isimdi : Mehmet Haberal'di...
Siyasi kimliği, Ergenekon davasındaki rolü değildi onu yazısına konu etmesinin nedeni...
Bir tıp adamı olması...
Mesleğinde hastalara şifa dağıtabilecek konumda bulunmasıydı...
Tesadüf müydü bu yazı?
Yoksa ölümün kıyısına gelen birinin bir bilimadamının önemini kavraması, kavrayamayanları gösterme çabası mıydı?
İşte Behiç Kılıç'ın son yazısından bir bölüm:
HAYAT KURTARMAKTAN ÖTESİ VAR MI?
Efendim, Başbakan Tayyip Bey helalleşiyormuş!..
Kiminle?!..
“Fısırıktan nağmelerle!..”
O zaman da derdik ki, “Hapse tıktığınız dünyanın eşsizlerinden hayat kurtarıcı bilim adamı ile helalleşin…”
Tayyip bunca gücüne karşın, dünyanın en büyük pehlivanının kendisini yenen insan olduğunu anlamamış.. Anlasaydı, Haberal’a “Hoca biz yanlış yaptık, senin darbe marbe gibi yamuk işlerde adın geçse de biz senin gibi ulemaya kıyamayız.. Biz üstümüze düşeni yapalım, sen gene bize düşman ol ama ilmin insanlıktan esirgenmesin” dese ne olurdu?..
***
Büyük Yaradan,Yüce Allah, Profesör Doktor Mehmet Haberal’a muhteşem bir meziyet tevdi buyurmuş, kendisini ayrıcalıklı kılmış.. Haberal, eşsiz parmakları ile hayat kurtarıyor(du)… Hayat kurtarmak ne demek, ötesi var mı?!.
Prof. Doktor Haberal kimdir ben onlara hatırlatayım..
“35 ulusal ve uluslar arası tıp derneği üyesi…
1428 Türkçe ve İngilizce bilimsel yayın yazarı…
1832 böbrek, 344 karaciğer nakli yapan kişi…
10 hastane, 13 diyaliz merkezi kuran kişi…”
Gene soralım.. Böyle bir Allah vergisi üstün insana Tayyip Erdoğan’ın sahip çıkması, “Hoca sen bizi sevmesen de sen insanlığa armağansın” demesi gerekirken, bizzat kendisinin onu ham çökeleklerin ağzına sunması doğru mu?.
22.06.2011 00:10:00