2000 yıllık sessiz fay
Aykan, Balıkesir'e ayrı parantez açarak değerlendirmede bulundu. JeolojiMühendisi Aysun Aykan, "Balıkesir Gökçeyazı segmenti üzerinde yapılan paleosismolojik çalışmalara göre; bu fayda MÖ 850’ye kadar 4 paleodepremin geliştiği saptanmış, depremin tekrarlama periyodu yaklaşık 1000 yıl olarak kabul edilmiş ve son depremin üzerinden 2000 yıl gibi bir süre geçtiği tespit edildiği için bu yüzden burada deprem bekliyoruz. Bu fay kırıldığında 6.5’den büyük 7.2 büyüklüğe kadar deprem üretme potansiyeline sahip olduğu biliniyor. Şuan burada büyük bir depremin olması bizi şaşırtmaz. Balıkesir- Gökçeyazı fayının tehlikesine dikkat çekmemiz gerekiyor. Gölcük Depreminde 4 buçuk metre yeryüzünde bloklar yer değiştirdi; Bu yüzden fayın üzerindeki binalar çok büyük hasar gördü. Ülkemizdeki depremler göstermektedir ki en çok can ve ekonomik kayıplar, doğrudan fay zonları veya fay hatları üzerinde kurulan yerleşim birimlerinde ve mühendislik hizmeti almamış binalarda meydana gelmektedir. Binaların deprem yönetmeliklerine, imar yönetmeliklerine uygun olarak projelendirilip inşa edilmesi, yapı denetimlerinin yapılması gerekiyor. Zemin etütlerinde; zeminin jeolojik durumunu, zemin parametrelerini çok iyi belirlediğiniz taktirde, yapının statik proje tasarımı ile her türlü zeminde, zemin kötü olsa dahi depreme dayanıklı bina tasarlanması mümkündür" şeklinde konuştu.
"Fay üzerindeki binaları kaldırmamız gerekli"
Aykan sözlerini şöyle sürdürdü: "Kuzey Anadolu Fay Zonu (KAF) üzerinde 1939’dan başlayarak 1999’a kadar olan depremlerde birçok kişi yaşamını yitirdi. KAF’ı yaklaşık 12 milyon yıldır var ve bu fay üzerinde yine büyük depremler olacak. KAF’yı yok olmayacağına göre; KAF Zonu tehlike kuşağı içerisinde kalan binaları depreme güvenilir hale getirip, fayın üzerindeki binaları kaldırmamız gerekiyor. Bizim 6306 sayılı afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi hakkında kanunumuz var. Bu kanun bizim için fırsat ve ülke olarak aldığımız en önemli kararlardan bir tanesi olduğunu ifade etmek istiyorum. Bunu fırsata çevirip bu kanunu buralarda uygulamamız gerekir. Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan Türkiye Diri Fay Haritası'na göre ülke genelinde 5.5 ve üzeri büyüklükte deprem üretebilecek yaklaşık 500 diri fay bulunuyor. Bu harita baz alındığında, 18 İlimiz, 80'i aşkın ilçe ve 502 mahalle doğrudan fay hatları üzerinde yer almaktadır. Aksaray, Bolu, Sakarya, Yalova, Bursa, Balıkesir, Manisa, İzmir, Aydın, Denizli, Erzurum, Kahramanmaraş, Hatay, Hakkari, Muğla, Eskişehir, Kütahya, Bingöl gibi illerimiz fay hattı üzerindedir. Bu fay zonu üzerinde yaşayan vatandaşlarımız burada deprem olduğu zaman ilk başta onlar etkilenecektir.
Amerika Birleşik Devletlerinde fay zonları üzerine yapı yapılmayacağına ilişkin düzenleme 1973 yılında, Avrupa Birliğine ait ülkelerde 1990’lı yıllarda yapılmıştı; Bizim ülkemizde bununla ilgili bir düzenleme yok. Türkiye’de depreme hazırlık anlamında en önemli eksik bir Fay Yasasının olmamasıdır" dedi.
Özcan: "Bizde zihniyet sıkıntısı var"
İnşaat Mühendisleri Odası Balıkesir Şube Başkanı Gürkan Özcan ise, deprem ve bina stokları ile ilgili yaptığı açıklamada yönetmeliklere değindi. Özcan, "Bizde zihniyet sıkıntısı var. Mevcut zihniyet ile afetlerin önüne geçme şansımız yok. Biz meslek grubu olarak her zemine inşaat yapabilen teknoloji ve birikime sahibiz. Deniz altına da temel atılabilir, bataklığa da inşaat yapılabilir. Önemli olan yasal yönetmelikler çerçevesinde imar planlarının hazırlanması, uygun proje ve uygun mühendislik hizmeti ile hayata geçirebilirsin. 1940'lardan itibaren 2018'e kadar 7 kere deprem yönetmeliği değişti. 1999 depreminden sonra 7 kere imar affı uygulandı. 40'lı yıllardan bu yana 8 kere deprem yönetmeliği değişti, 14 kere imar affı geldi" dedi.
Özcan, sözlerini şöyle tamamladı: "Balıkesir yapı stoğunu 2000 öncesi ve sonrası diye bakmak lazım. 1994 yılında beton, kalıp kontrolünü yapıyorduk. 2000 başlarına kadar bunu sürdürdük. Malzeme ile kıyaslama yaptığında 2000 öncesinde bir sıkıntı var. 2015 yılında kentsel dönüşüm çalışmaları yapılırken, 450 bin konut olduğu yüzde 20 ve 30'nun orta büyüklükte bir depremde hasar göreceği şeklindeydi. İmar barışında yapılan başvuruları göz önüne aldığımızda bu gerçekçi bir yaklaşım olduğunu görüyoruz. 2011 yılında yapılan Ulusal Deprem Strateji Planında Türkiye'deki bütün yapıların envanterinin çıkartılması planlanıyordu. Bugüne kadar yapılan ne var? İmar barışı ile başvuruda bulunan vatandaşların kendi başvuruları ile ortaya konulan bir envanter var. İmar barışından yapı kayıt belgesi alan her bina sıkıntı yaşayacak binadır" şeklinde konuştu.