Bu kadarı Muz Cumhuriyeti'nde bile olmaz!..
Haber basına yansımamış olsaydı, muhtemelen bu yağlı börek beyzadelerimizin arasında paylaşılmaya devam edecekti.
Olay şu:
Anadolu Ajansı’nda yirmi yıl çalışan bir muhabir bugün emekli olduğunda, şimdi sıkı durun tam 500 MİLYAR emekli ikramiyesi, 3 BİN TL dolayında da emekli aylığı alacak.
Yani birinci dereceden emekli olan bir devlet memurunun en az 4 katı bir para…
Kısa bir süre evvel Anadolu Ajansı’na yeni bir genel müdür atandı. Yeni genel müdür daha önce de Başbakan Erdoğan’ın basın danışmanıydı. Ben tanımıyorum ama tanıyıp bilenlerin ifadesine göre, AA Genel Müdürü Kemal ÖZTÜRK, son derece vicdanlı, namuslu ve çalışkan bir gazeteci…
Kemal Bey, koltuğa oturur oturmaz bir bakıyor ki, resmi haber ajansı tam bir çiftlik…
Emeklilik süresi dolduğu halde emekli olmayandan tut da, taşrada ömrü hayatında bir tane bile ciddi bir habere imza atmamış beşinci sınıf muhabire kadar niceleri devletin ve milletin sırtından saltanat sürüyor.
Bu durumu içine sindiremeyen ve Türkiye gerçekleriyle bağdaştıramayan Kemal ÖZTÜRK, hemen karar veriyor:
“AA çiftliğinden 115 kişi emekli edilecek ve bunlar için yaklaşık 40 MİLYON yani eski parayla 40 TRİLYON ikramiye ödenecek.
Yapılacak bir şey yok. Ne Kemal Bey ne de hükümet, “bu verilmiş hak”kı geri alamaz. Dolayısıyla en isabetli karar milletin canının yanması pahasına bir defa bu 40 trilyon Hazine’den ödenecek ve AA’ya çöreklenmiş sözde gazeteciler sökülüp atılacak.
Yoksa birkaç yıl sonra bu rakam en az iki üç katına çıkacaktır. Çünkü Anadolu Ajansı’nın sendikal düzeni böyle.
Bir yanda, “kaşeli” yani kadrosuz çalışan üniversite mezunu, dil bilen genç bir muhabire asgari ücretten maaş ödeyen Anadolu Ajansı, diğer taraftan vaktiyle siyasi tavassutla bu kuruma kapaklanmış ama ne yazık ki, kadrolu olmuş doğru dürüst okuryazar olmayan adama da bir eşek yükü maaş ve ikramiye veriyor.
O eşek yükü maaş alan embesil, özel sektöre gitse, yeminle söylüyorum ki, değil gazetecilik yapması, temizlik görevlisi olarak bile istihdam edilmez.
Aynı kurumdaki genç, dinamik ve hakikaten mesleğini icra eden gazetecileri tenzih ediyorum… Onlar fazla maaş alıyor olsalar bile, hakediyorlar. Çünkü haber peşinde koşuyorlar. Fakat bu gençlerin sırtına basıp yükselen ve onların emeklerinin altına utanmadan imza atan asalaklar yıllar yılı devleti ve milleti soymuşlar.
İşte o soygun şimdi fark edildi ve radikal bir kararla gazeteci diye geçinen ama pek çoğu ömründe bir gün bile habercilik yapmayan beleşçi takımı temizleniyor.
Yine aynı haberden öğreniyoruz ki, emekli edilmesi gereken 115 kişinin en az yarısı saltanat kayığından inmemek için direniyormuş.
Haksız da sayılmaz!
Doğru dürüst işe gitmeyeceksin, devletin haber için kullan dediği telefonu bir tek haber için kullanmayacaksın, devletin habere daha çabuk ulaşın diye tahsis ettiği hizmet aracıyla karını, çocuklarını taşıyacaksın, ülkede kriz mi varmış, devlet batmış mı diye zerre kadar bir endişen, korkun olmadan her ay kartını bankamatiğe sokup, eşek yükü maaşını alacaksın, o davet senin bu davet benim gittiğin yerlerde de bedavadan zıkkımlanacaksın, tehlikeli bir haber olduğunda ya genç muhabiri olay yerine yollayacaksın, ya da üç maymunu oynayacaksın. Her boka maydanoz olmaya kalkıp, toplumda adam yerine konulmadığını görünce de “ben müdürüm” diyerek, zorla bir iskemle bulmaya çalışacaksın, öğlene doğru işe gelip, akşam olmadan gideceksin, kurumun temizlik görevlisini evin hizmetçisi gibi kullanıp bütün pis işlerini yaptıracaksın…
Haydi şimdi siz söyleyin. Bu tosunlar niye emekli olsunlar ki!?
Yahu Arap Emirliklerinde bile o petrol zengini şeyhlerin soytarıları bile böyle saltanat süremiyor.
Aynı devlet yirmi yıllık öğretmenine 1500 TL aylık maaş, taş çatlasın 40 bin lira da emekli ikramiyesini layık görürken, Anadolu Ajansı’nın habercilik açısından beş para etmez bir taşra yöneticisine en az 10 bin lira maaş, 500 milyar da ikramiye veriyor.
Gel de Necip Fazıl merhumunun o muhteşem dizesini hatırlama:
Allah'ın on pulunu bekleyedursun on kul,
Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul!...
Bu taksimi kurt yapmaz, kuzulara şah olsa,
"Yaşasın kefenimin kefili, karaborsa!.."
Düşünün ki, bu miktardaki ikramiyeyi politikacılar alsa. Toplum nasıl kıyamet koparır:
“Allah’tan korkun”
Anadolu Ajansı 1920’de Atatürk tarafından kurulmuş.
Kuruluş amacı yurt içinde ve yurt dışında olup biten önemli haberleri toplamak ve abonelerine para karşılığı dağıtmak.
Geçmiş dönemde siyasetçilerin arka bahçesi durumunda çalışan Anadolu Ajansı, torpilli ama gazeteci olmayan nicesinin karargahı haline gelmişti.Türkiye’nin her ilinde manzara üç aşağı beş yukarı aynıdır.
Kemal ÖZTÜRK’ün bu çok anlamlı kararı umarız ki, inkitaya uğratılmaz ve çiftliğe çöreklenmişlerin gazabına mağlup olmaz.
Genel Müdür Kemal ÖZTÜRK’ü canı gönülden tebrik ediyorum.
Mehmet ŞENER(Palandöken)
25.08.2011 02:01:00