Erzurum Ajans-İslamiyetin yayılış dönemlerinde askeri maksatla ve sınır emniyetini korumak için kurulan, sonraki devirlerde ticarethane olan hanlar, zamana direniyor. İran ve Türkistan’a ulaşan doğu - batı istikametindeki yol üzerinde bulunan Erzurum’da bulunan 6 kervansaraydan ikisi kullanılırken, biri ise zamana direniyor.
Türklerin Müslüman olmasından sonra genişleyen İslam toprakları üzerinde ortaya çıkan, şehir içinde olanlarına ‘han’ denilen kervansaraylar, Selçuklular zamanında en gelişmiş şeklini aldı. Anadolu’da bulunan çeşitli ticaret yolları üzerinde kervansaraylar yapıldı. Uzaktan bakılınca bir kale gibi görünen, içlerine girildiği zaman kervan kafilelerinin her türlü ihtiyaçlarını karşılayacak bir teşkilata sahib olan bu binalar, Selçuklu sultanları ve yüksek devlet görevlileri tarafından büyük ticaret yolları üzerinde her menzil için, yani 30 - 40 kilometrelik mesafede bir yaptırılmışlardı. Müslüman doğu ve Hıristiyan batı ülkeleri arasında bir köprü vazifesini gören Anadolu toprakları üzerine, büyük kervansaraylar kuruldu. Devlet veya hayırsever kişiler tarafından kurulan bu muhkem binalarda kervan ihtiyaçları ücretsiz karşılanırdı. Bunlar, bir şehir içinde olurlarsa, han olarak nitelendiriliyordu.
Anadolu'ya gelen yabancı tüccarlara da büyük kolaylıkların gösterdiği bu merkezlerde yollarda herhangi bir şekilde zarar gören, soyguna uğrayan ve malları denizde batan tüccarların zararlarını devlet hazinesinden tazmin ederek, bir nevi devlet sigortası kuruldu. İran ve Türkistan'a ulaşan doğu-batı istikametindeki yol üzerinde bulunan ve döneminin büyük merkezlerinden olan Erzurum’da pek çok kervansaray bulunuyordu.
Selçuklular zamanında Anadolu'da kurulan yol güzergahlarının Osmanlılar zamanında değişmesi Ümit Burnu yolunun bulunması ile Hindistan'a ulaşan ticaret yolunun ağırlık merkezinin Atlas Okyanusu’na kaymasıyla Anadolu'da ticaretin önemini kaybetmesi üzerine, hanlar da sessizliğe büründü. Bir döneme tanıklık eden Taşhan (Rüstem Paşa), Gümrük, Cennetzade, Kamburoğlu, Karasu ve Hacı Bekir Hanları’nda Cennetzade ve Kamburoğlu zaman içerisinde yıkılırken, Gümrük Hanı’da yok olmamak için zamana direniyor. Günümüzde Taşhan ve Hacılar Hanı canlılığını koruyor.
TAŞHAN (RÜSTEMPAŞA BEDESTENİ
Mumtazam kesme taştan yapılmış olan Taşhan (Rüstem Paşa Bedesteni), iki katlıdır. Kanunu Sultan Süleyman'ın Sadrazamı Rüstempaşa tarafından yaptırılmış olan bedesten 1970 yılında restore edilmiştir. Menderes Caddesi üzerinde bulunan ve halk arasında Taşhan diye adlandırılan bedestenin üst katlarında Oltu taşı işlemecileri faaliyet göstermektedir. Alt katlarında ise, çeşitli iş yerleri bulunmaktadır.
HACILAR HANI
1772 yılında Hacı Emin ile Hacı Fetullah tarafından yaptırılmış olup dikdörtgen planlıdır. Hanın iki giriş kapısı ve yirmi dört odası bulunmaktadır. Avlu içerisindeki odaların giriş kapıları kemerli olup, dikdörtgen ayaklara oturmaktadır. Han içerisinde bir de çeşme vardır. İki katlı olarak yaptırılan Hacılar Hanının, 1800'lü yıllarda çıkan büyük yangında üst katı tamamen yanmıştır. Hacca gidip gelenler Erzurum’dan geçerken bu handa konakladıkları için zaman içinde hanın ismi Hacılar Hanı olmuştur.
GÜMRÜK HANI
Şehir merkezinde, Kongre Meydanı yakınında yer alır. Orijinal özellikleri büyük ölçüde kaybolmuş, üzeri toprak damla örtülü uzun bir mekân ile, bu mekânın birer kapıyla açılan dokuz hücreden ibaret hanın 18. yüzyıldan kalmış olduğu tahmin edilmektedir.
Gümrük Han’ı farklı mimarisi ile Osmanlı döneminde tek numune olarak ortaya çıkıyor. Sanat tarihçisi, Hamza Gündoğdu, uzun bir mekâna 9 hücreyle açılan hanın, diğer hanlarından farklı özelliklere sahip olduğunu söylüyor. İmparatorluğun eserlerinde; hanlar, ortada bir avlu ve iki üç katlı oda ile hücrelerden oluşurken, Gümrük Hanı’nda uzun bir mekâna açılan hücreler şeklinde bir plan uygulanmış.
CENNETZADE HANI
Şehir merkezinde yer alan han, 18. yüzyıldan kalmışsa da çok değişikliğe uğramıştır. Son yıllarda bir yangın geçiren hanın planı, ortada dörtgen bir avlu ve avlu etrafında dizilmiş odalardan oluşmaktadır. Orta avluda 8 adet ahşap sütun tavanı ayakta tutmaktadır. Günümüzde iş hanı olarak kullanılmaktadır.
KANBEROĞLU HANI
Şehir merkezinde, Taş Mağaralar’ın aşağı kısmında yer alan hanın 19. yüzyıldan kalma olduğu sanılmaktadır. Han, uzun dikdörtgen bir avlunun iki yanına dizilmiş 21 dükkandan oluşan kesme ve moloz taşlardan yapılmış bir mimariye sahiptir.
KARASU HANI
Aşkale’nin 32 kilometre batısında yer alan Osmanlı hanlarındandır. 17. yüzyıl başlarında derbent hanı olarak inşa edilmiştir. Han, sadece kapalı hol bölümünden oluşmakta bu yönüyle dikkat çekmektedir.
14.07.2011 12:38:00