Erzurumajans-Onur SAĞSÖZ-Mimar Kürşat Taşçı, M.Ö. 4 binlere dayanan geçmişiyle Urartulardan Romalılara, Selçukludan Osmanlıya kadar onlarca medeniyetin izlerini taşıyan kentte, çekirdek Erzurumun korunması gerektiğini vurguladı. Erzurum Kalesinin gün yüzüne çıkarılmasının memnuniyet verici olduğunu belirten Taşçı, kale, Ulu Cami, Çifte Minareli Medrese, Üç Kümbetler, Narmanlı Cami gibi şaheserlerle adeta tarihi bir yarım ada olan bölgenin titizlikle korunmasının önemine dikkat çekti.
SİLUET BOZULMAMALI
Böylesi eserlerin bulunduğu alanda silueti bocak yapılaşmanın olmaması gerektiğini dile getiren mimar Taşçı, Son yıllarda tarihi eserlerin adeta kurtarılması ve koruma altına alınması sevindiren gelişmeler. Ancak bunları yaparken çevresindeki yapılaşmaya da dikkat etmek gerekir. Özellikle çekirdek Erzurumda eskiden olduğu gibi iki kattan fazla yapılaşmaya izin verilmemelidir. Bakın çok katlı binalar nedeniyle komşuluk kültürü tamamen ortadan kalkmış durumda. İnsanlar yaşadıkları apartmanda altında, üstünde kim oturuyor bilmiyor. Komşuluk kültürünün sona ermesi şehirlerin kimliğini derinden etkiliyor. En yakın örnek Dağ Mahallesini gösterebiliriz. Kentsel dönüşümün yapılacağı o bölgede bence çok katkı binalar yerine iki şer katlı yapılaşma, hem görsellik katar hem de komşuluk kültürünün yok olmasına engel olur dedi.
KAMU, DOĞUYA TAŞINMALI
Kentin doğusunun yıllardır ölü gibi olduğuna dikkat çeken Mimar Taşçı, bu noktada kamuya büyük görev düştüğünü belirtti. Yaşam yoğunluğunu artırmak için kamu binalarının bir kısmının bu bölgeye taşınması gerektiğini ifade eden mimar Taşçı, kentteki yaşam dengesinin ancak bu şekilde sağlanabileceğini öne sürdü. Taşçı, Narmanlı Camiden sonra hayat adeta duruyor. Yeni yol açmanın, çok katlı siteler yapmanın bu anlamda işe yaramadığını görüyoruz. Buraya hareketlilik kazandırmak için kamu binalarının bölgeye taşınması kentteki yaşama denge getirir diye konuştu.
İŞYERLERİ YANLIŞ BİR KARAR
Palandöken Kayak Merkeziyle ilgili gözlemlerini de aktaran Mimar Kürşat Taşçı şunları söyledi. Palandökeni diğer kayak merkezlerinden ayıran bir çok sebep var. Örneğin kar kalitesi ve pist uzunluğuyla başlı başına bir değer olan Palandöken, kente yakınlığıyla da büyük bir avantaja sahip. Son yıllarda sadece kış değil yüksek irtifa kamp merkeziyle de gözde bir hale gelmiş durumda. Ancak yapılan bir takım yanlışlıklar bu potansiyelin açığa çıkmasını, sürdürülebilir olmasının önüne geçebilir. İlk olarak dağ yolu üzerinde adeta mantar gibi biten villalar, tek tip olmaması ve dağınıklığı nedeniyle çirkin bir görüntü oluşturuyor. Dağın eteğindeki yapılaşmanın kayak merkezinin vizyonuna olumsuz etki ettiği kanısındayım. Ayrıca sıfır noktaya yakın bir alanda, üstelik cadde üzerinde yapılmakta olan işyerleri bence yanlış bir karar. Kış sezonunda otopark sorununun ve araç trafiğinin hat safhaya ulaştığı bölgede işyerlerinin olması bu yoğunluğu daha artıracaktır. Elbetteki işyeri yapılmasına, ticaret yaşantısının geliştirilmesine karşı değilim ancak yeri konusunda önemli bir hata yapıldığını düşünüyorum.
09.09.2019 12:30:00