Polis çeteyi teknik ve fiziki olarak takip ettiğinde çetenin bir avukat F.P. tarafından yönetildiğini, bu avukatın özel bir bankada çalışan eşinin ise zengin iş adamlarını belirleyip hem isimlerini hem de imza örneklerini çeteye verdiklerini tespit etti. Bu dakikadan sonra ise çetenin hattat üyesi F.T.G.’nin devreye girdiğini belirledi. Ayrıca polis takipte bu hattatın aldığı imzaların aynısını atabilmek için imza hangi kalemle atıldıysa o kalemi alıp en az 6 ay çalışarak imzayı birebir taklit ettiği tespit edildi. Bunun karşılığında da hattata yüklü miktarda para verildiği öğrenildi. Ayrıca hattatın eşi N.G.’nin de eşine yardım ettiği öğrenildi. Bu nedenle de hattata çetenin kendi arasında “Sihirbaz” ismini taktığı belirlendi. Sihirbaz’ın taklit ettiği imzaları daha sonra büyük bir tencereye koyup suda kaynatarak yok ettiği de belirlendi.
Bilirkişi devrede
Bu aşamadan sonra da milyonluk senetler hazırlanarak yine şebekeyle bağlantılı avukatlar vasıtasıyla icraya veriliyordu. Senedin borçlusu görünen iş adamı mahkemeye başvurup itiraz ettiğinde senet imza incelemesi için bilirkişiye gidiyordu. Bilirkişi de yıllarca ‘kriminoloji uzmanı’ olarak görev yapmış emekli 1. sınıf emniyet müdürü R.K. idi. İncelediği senetler için hep ‘gerçektir’ raporu veren R.K. de çetenin adamıydı. Şebeke bazen de senetlerde borçlu gösterdikleri iş adamıyla ‘pazarlığa’ oturuyor, iş adamı senetteki çok yüksek meblağ yerine daha uygun bir miktarı ödemeye kendiliğinden razı oluyordu.