Sağlık politikalarının genel seçime...

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın miting meydanlarında dilinden düşürmediğı sağlık politikalarını ve bu politikaların uygulayıcısı Prof.Dr.Recep Akdağ gerçeğini Vahdet.Nafiz Aksu kaleme aldı... İşte o yazı...

SAĞLIK POLİTİKALARININ GENEL SEÇİME ETKİSİ...

 
'Sağlıklı bir dilenci hasta bir kraldan daha mutludur. Eksiksiz bir sağlıktan ve kusursuz sağlık hizmetinden daha büyük nimet yoktur. Bunlar, yerini hiçbir rütbenin ya da zenginliğin dolduramayacağı üstünlüklerdir...’

Bu açıdan bakıldığında ‘sağlık hizmetlerinin’ diğer icraat yelpazesi içinde ayrı bir önem taşıdığını anlamış; bu alandaki başarıların‘seçmen tercihleri üzerindeki etkisini’  daha iyi kavramış oluruz.

Bunu söylemekle ‘sağlık politikalarının’ seçim sonuçlarını tek başına tayin ettiği iddiasında bulunmuyoruz. Elbette her şeye rağmen bizde siyaset ‘lider ağırlıklıdır’ ve temel siyasi tercihleri ‘liderlerin toplumla kurdukları derin-büyülü bağlar’ belirler.

Temel hizmet alanlarındaki başarılar, liderin hizmet değirmenine su taşır, genel seçim başarısının ayakları haline gelir.
Sağlıktaki başarıların ‘seçmen tercihlerine etkisini’ bu açıdan değerlendiriyor, bu alandaki hizmetlerin ‘bir dev elektronik mıknatıs gibi’ sandıklara ‘evet’ oyu çektiğine işaret ediyoruz.

Herhangi bir hizmet alanında ‘Halkın memnuniyet ya da memnuniyetsizlik’ kat sayısını şu faktörler belirler:

· Hizmetin talep sıklığı

·  Hizmet önceliği,

· Talep yaygınlığ

·  Kişisel bütçeye yüklediği yük... 

Bu faktörlere göre ‘Sağlık’ halkın ilk gündem maddesidir. Hemen her gün ailemizin bir ferdi bu sektörden hizmet talep ediyor.

Günlük hayatımızda bir doktorla; öğretmenden, imamdan, nüfus memurundan, tapucudan daha çok muhatap olmuyor muyuz?

Günlük işler sıralamasında öncelik elbette ‘ağrıyan bir dişte’, ‘ekşiyen midede’, ‘sancıyan karında’ olacaktır.

Sağlık hizmetleri oldukça pahalı hizmetler. Fakir fukaranın canı ‘hele şu muayenehaneye bir uğrayayım, ameliyat parası denkleştireyim’ diye çok yanmıştır.

Çiçeği burnunda bir gazete yöneticisi iken attığım şu başlığı hala hatırlar, keşke daha yumuşak bir ifade kullansaydım diye hayıflanırım: ‘Öküz sattıran başhekim…’  Evet, yıllarca yoksul halk bal gibi ‘bıçak parası’ ödemiştir, muayenehanelerin zorunlu misafiri olmuştur.

Bir tarihte fakir bir kızcağızı Ankara Numune Hastanesinde ameliyat ettirmiştim. Hassas bir operasyondu. Hasta yeşil kartlıydı. Bir tıbbi malzeme alınması gerekiyor medikaldan, yeşil kart kapsamında olmayan alet çok pahalı.

Ne yapalım, ne edelim derken hasta sahibi dudakları kulağında yanıma geldi: ‘ Allah razı olsun servisin doktor ve hemşireleri aralarında para toplayıp malzemeyi aldılar.’ Dedi…

Hasta Ankara Numuneden,  hassas ameliyatı başarıyla yapılarak taburcu edildi. O operasyonda bir de ‘fıtık’ teşhis edilmiş, ancak ‘bunun için buralarda bekleme, bunu da Erzurum’da yaptır’ denilmişti.

Fakir yavrucak ‘fıtık’ ameliyatını Erzurum’da yaptırdı. Yeşil kartlı olmasına ve bizim tavassutumuza rağmen Erzurum’da maddi bakımdan epey hırpalandı!

Ankara’daki doktor ve hemşireler pahalı bir aparatı ceplerinden karşılamışlardı, ancak Erzurum’daki dostumuz o kadar ‘merhametli ve âlicenap’ çıkmamıştı! Sağlık işleri, personelin merhametine bırakılmayacak kadar ciddi işler, sistemsel sorunları çözmeden halkı rahat ettirmek mümkün değil.

Sözü uzattım, diyeceğim o ki, halkın sağlık hafızasında ‘hep iyi öyküler’ yer almıyor… Doktorlarımızın yüzde sekseni melaikeler kadar temiz ve onurlu insanlar, bizim gariban yeşil kartlımıza ceplerinden para toplayacak kadar…

Ama bir yüzde yirmilik kısım var ki… Devletin hastanelerini yıllarca ‘DELİ DUMRUL TAHSİLÂT MERKEZİ’ olarak kullandı durdu…

O yüzden sağlık deyip geçmeyin. Birçok olumlu ve olumsuz hatıranın depolandığı toplum vicdanı en çok ‘sağlık’ deyince kulak kesilir. Türkiye hala ‘bir sağlık hizmetleri cenneti’ değilse de ‘sağlık hizmetsizliği cehenneminden’  koşar adım kurtarılmış bir ülke.
Toplum vicdanında karşılık bulan bu hizmetlerin ‘dirayetli uygulayıcısı’ Prof. Dr. Recep AKDAĞ’IN, Ak Partinin Seçim Zaferine tır filolarıyla cephane taşıyan kumandanlardan olduğu kanaatine ben de katılıyorum.

Genel seçmen tercihlerinde ‘dünya görüşünün, ideolojinin, ailevi siyasi yapının’, hele de lider faktörünün büyük önem taşıdığını elbette biliyorum.

Bu ana faktörlere ilaveten, tekrar altını çiziyorum, çok yaygın ve öncelikli sağlık alanındaki hizmetler sayesinde… Her hanede bir ‘siyasi misyoneri bulunan’ bir parti, siyasi yarışta elbette avantaj sağladı. Kararını ‘gündelik maslahata’ göre veren ‘makul çoğunluğun’ oyuna kuvvetli hizmet oltaları salladı!

Sayın Bakan’ın bu başarılarının yeniden Sağlık Bakanlığına getirilerek taçlandırılmasını ‘siyasi aklın ve vefanın’ bir gereği olarak görüyorum. Bu,‘Erzurum’un geleceğe kalkınarak yürüme’ ideali için de son derece gereklidir… (V.Nafiz AKSU/Palandöken)


21.06.2011 00:03:00