Onlara şehit demeyin

Cem Emir’le Sebahattin Yılmaz, 5,6’lık depremde can verdi... Dandik bir depremde, onlarca insanla birlikte ölümüne engel olamayanlar utansın..

Erzurum Ajans-DHA muhabirleri Cem Emir’le Sebahattin Yılmaz, 5,6’lık depremde can verdi... Milliyet Gazetesi`nden Mehveş Evin, bugün iki meslektaşımızızn ardından öyle bir yazı  kaleme aldı kı... İşte Evin`in yerel muhabirler için kaleme aldığı o yazı..

Onlara şehit demeyin

Pazar yazısı için masanın başına oturmuştum ki korktuğum haberi aldım. CNN Türk haber servisinin mesajı, telefonun ekranını aydınlatır aydınlatmaz içim burkuldu...

DHA muhabirleri Cem Emir’le Sebahattin Yılmaz, Van’daki enkazın altından sağ çıkamadı. Erciş depremi haberlerini takip etmek için Van’da bulunan ve o melun otelde kalan meslektaşlarım, ne acıdır ki 5,6’lık depremle toprağa gömüldü.

Ne Cem’i ne de Sebahattin’i bizzat tanıyorum... Ancak acıyı hissetmem için tanımam gerekmiyor. Birçok kez gittiğim Doğu ve Güneydoğu’da, yerelde çalışan pek çok muhabirle tanıştım. Koşullarını az çok bilirim... Bu yazı, yerelde çalışan tüm muhabir arkadaşlarıma.

Muhabir takviyesi

Bir kere merkezden devamlı bütçeleri kısılır. Oysa çok değil, 10 yıl öncesine kadar il bürolarında
3-5 muhabir çalışırdı.

Bugün koskoca bölgeden toplasanız 10 muhabir çıkmaz. Bazen  3-4 şehre bir muhabir bakar. Ancak ‘büyük’ bir haber çıktığında, komşu illerden muhabir takviyesi yapılır.

Diyarbakır DHA’da görevli Cem’in, Van’da bulunma sebebi  bundandır... Van’daki muhabir  sayısı kısıtlı olduğundan, takviye  gücü olarak. Büyük ihtimalle,  kendi isteğiyle.

Kaldı ki bu çocuklar, sadece grubun gazeteleri için değil, televizyon kanalları ve internet siteleri için de devamlı haber yenilemek, geçmek zorundadır. Sıcak haberde onları takip etmeye bile yüreğiniz dayanmaz. Anlayacağınız hem muhabir,  hem kameraman, hem fotoğrafçıdır yerel muhabir.

İmzası bile konmaz

Güneydoğu’da gazetecilik yapmak, ‘bölge’de her yerdekinden zordur. Muhabir, elindeki değneğin iki ucuna ağırlık bağlı, dengesini her an korumak zorunda olan bir ip cambazına benzer.
Bazen devletin, bazen terör örgütünün baskısı altında çalışırlar. ‘Uygunsuz’ bir haber, kelle götürebilir. Hiç beklenmedik yerden dava açılabilir, coplanabilir, gözaltına alınabilir.
Üstelik saatlerce kovaladığı, gecelerce beklediği haber, çoğunlukla imzası bile atılmadan kullanılır!
Kazandıkları üç kuruş paraya lanet ettirir bu meslek. Yine de  severek yaparlar işlerini. Hem de  İstanbul’daki, Ankara’daki büyük  abilerinden çok daha büyük bir  tutkuyla.

5.6’LIK CİNAYET

Cem’le Sebahattin’i o akşam,  o lanet otelde hayal ediyorum... Haftalardır deprem bölgesinde olmanın verdiği yorgunluk ve depresyonla, otele gelir gelmez  haber geçmelerini...
Sonra gün boyu omuz kesen, bellerini ağrıtan alet edevatı korumak, belki şarj etmek için odalarına uğramalarını... Ve kıytırık bir sarsıntıyla, ne olduklarını anlamadan otelin karton bir kapan gibi üzerlerine kapandığını.

Lütfen kimse, ‘son bir jest’ yapmak için onlara şehit demesin. Cem ve Sebahattin, aynı otelde kalan Japon yardım gönüllüsü doktor ve onlarca masum insan gibi, korkunç bir ihmalin kurbanıdır.
Artık şehit istemiyoruz, yaşama hakkı istiyoruz! Çok mu?

5,6’lık cinayette yakınlarını kaybeden herkesin, bölgedeki meslektaşlarımın başı sağ olsun.

Mehveş EViN/Milliyet

13.11.2011 16:10:16