Erzurum Ajans-Kulak çınlamasının tedavi edilmediği takdirde hastanın psikolojisini bozacağı hatta intihara sürükleyebileceği bildirildi.
Nöroloji Uzmanı Dr. Mehmet Yavuz, kulak çınlaması yani diğer adıyla tinnitus çok sık karşılaşılan bir sağlık sorun olduğunu belirtenlere, “Tüm toplumda yüzde 10 sıklıkla görülmekte, yaşla beraber artış göstermektedir. Tinnitus yaşam kalitesini ciddi şekilde bozar, günlük yaşamla birlikte uykuya dalma sorununa neden olur. Bugün için, ABD ve batı Avrupa’da yaklaşık 13 milyon insan tinnitus için tıbbi tedavi almaktadır. Ülkemiz için bu konuda bir rakam vermek mümkün değildir, ancak çok yaygın bir sorun olduğu açıktır” dedi.
“Tinnitus çoğu zaman yalnızca hasta tarafından duyulan çınlama, uğultu, hışırtı gibi seslerdir. Hastaların az bir bölümünde (yüzde 5) bu sesler hekim tarafından da duyulabilir (kan akımı pulsasyonu, kas kasılması sesi gibi). Bu tür tinnitusa objektif tinnitus denir. Diğer tüm kulak çınlamaları yalnız hasta tarafından işitilir yani subjektiftir. Subjektif tinnutuslar çınlama, zil sesi, uğultu, hışırtı gibi, sesler olabilir ve kulak içinde veya kafanın içinde bir gürültü olarak duyulur” diyen Dr. Yavuz, “Bugün itibariyle tinnitusu ilaçla veya ilaçsız olarak etkin bir şekilde tedavi edebilen bir yöntem maalesef yoktur. Sıklıkla hastaya işittiği sesi baskılayacak, ya da psikolojik olarak duyduğu sese aldırış etmeme yöntemleri önerilir (örneğin yatarken radyo, müzik dinleme gibi). Uygulanan tedavilerin hiç biri tinnitusun oluşmasına neden olan sinir hücreleri üzerine veya nöral oluşum mekanizmaları üzerine değildir. TMS’nin daha maliyetli bir tedavi olması nedeniyle kulak çınlamasında öncelik ilaçlardadır.
İlaçlar kısmi bir düzelme sağlayabilir ya da tamamen etkisiz kalabilir. Zaten manyetik stimülasyon tedavisini ilaçların etkisiz kaldığı durumlarda önermekteyiz. Tedavinin yan etkisiz olması da ayrı bir ayrıcalıktır. Transkraniyel manyetik uyarım (TMU,veya TMS) beyin üzerine uygulandığında gerek uygulandığı bölgede gerekse de uzak alanlarda beyin aktivitesini, değiştirebilen, düzenleyebilen, zararsız, ağrısız, uygulanması kolay bir tedavi yöntemidir. Uygulanan TMS hızı değiştirilerek beyin aktivitesi bölgesel olarak, azaltabilir veya artırılabilir. Anormal bir aktivite çoğunlukla düşük hızdaki (frekans) uyarımlarla baskılanabilir. Kronik ağrı, halüsinasyon, mani, epilepsi, parkinson hastalığının bazı belirtileri , hareket bozuklukları buna örnek durumlardır. Örneğin tinnutus aslında olmayan bir sesi beynin işitmesi durumudur. Yani beynin işitme ile ilgili bölgesinde gereksiz bir aktivite söz konusudur. Bu gereksiz aktivite düşük hızdaki manyetik dalgalar ile baskılanabilir. Bu durum tinnitusta TMS nin etki mekanizması olarak açıklanabilir” diye konuştu.
TİNNİTUS NASIL OLUŞUR?
Dr. Yavuz, daha sonra şunları söyledi; “Tinnitusun nasıl oluştuğu tam anlaşılabilmiş değildir. Eldeki veriler periferik işitme organlarındaki bozukluklar ile yakından ilgili olduğunu göstermektedir. Tinnitus sıklıkla işitme organı koklea ve işitme sinirinin hasarı sıklıkla beraberdir. Bu işitsel anormallikler; perspioakuzi (yaşlılığa bağlı işitme azalması), akustik travma ile işitme azalması, Menier hastalığı, iç kulak hastalıkları, vestibüler shwannoma denilen tümörler ve serebello-pontin bölge hastalıklarıdır. Tinnitus sıklıkla işitme kaybının bulunduğu kulak tarafında duyulur. Bazı işitme kayıplarında belirli frekanslarda kayıp söz konusudur, bu hastalarda işitme siniri üzerinde anormal ses kayıtlamaları yapılmıştır. Yani belirli frekansı algılamakla görevli tüysü hücrelerin (iç kulakta buluna işitme hücreleri), bu frekanslardaki ses uyaranına cevap vermezken, kendisi kendiliğinden anormal sinyaller üreterek bunları işitme sinirine gönderir. İşitme sinir aracılığı ile gelen ses uyaranı olmadan kendiliğinden oluşan bu anormal sinyaller aslında tinnitusun nedeni kabul edilir. Hayvanlarda salisilat ile oluşturulan deneysel tinnutus modelinde bu durum gösterilmiş ve kokleada NMDA adı verilen reseptörlerin etkilendiği anlaşılmıştır.
Tinnitus oluşumunda beyindeki bazı sistemlerin de rolü bulunmaktadır. Özellikle periferik olarak oluşmuş olan tinnitusun süregenliğini ve giderek artarak devamını, beynin tinnitusa verdiği abartılı cevaplılık sağlamaktadır. Tinnitusun periferik nedenlerle oluştuğu durumda bunu oluşturan koklea gibi periferik yapıların çıkarılması durumunda bile tinnitusun devam etmesi bunu kanıtlayan bir durumdur. Nitekim tinnutus vakalarında ameliyatlar çoğunlukla işe yaramamaktadır.”
TMS’NİN TİNNİTUSTA KULLANIMI
“Bugüne kadar yapılmış 8 adet çalışmada 200’ün üzerinde hastada manyetik uyarımın özellikle yavaş hızda beyne uygulanması ile önemli ölçüde tinnitusun tedavi edildiği görülmüştür. Uygulama çoğunlukla sol işitme alanı üzerine yapılmaktadır. Bu çalışmalarda hastaların hiç birinde istenmeyen önemli bir yan etki oluşmamıştır.
Kulak çınlaması özellikle sessiz ortamlarda ve gece vakitlerinde hissedilir. Kişi günlük iş ve sosyal aktiviteleri arasında pek fazla hissetmeyebilir. Ama genel sürekli olarak rahatsız edicidir. Uykuya dalma zamanlarında daha da belirginleşebilir ve kişinin uyumasını zorlaştırabilir hatta tamamen engel olabilir. Kişinin kulaklarında sürekli bir ses ile yaşıyor olması tahammül edilecek bir husus değildir. Tinnutus bazen çok rahatsız edici noktalara ulaşabilir. Hatta bu nedenle intiharlar bile olabilir.
TMS ile kulak çınlamasının bertaraf edilmesi, sesin başka bir sesle manyetik vuru dalgaları ile söndürülmesi ve yok edilmesi esasına dayanır. Biz kliniğimizde tinnutusu yok edebilmek için düşük frekanslı manyetik uyarı seansları uygulamaktayız. Başarı şansı kişiden kişiye değişmekle beraber olumlu bir grafik çizmektedir. İlaçlarla çözüm bulamamış tinnutus vakalarının mutlaka TMS yi denemelerini önermekteyiz. Nitekim bu vakaların nerdeyse yarısında tama yakın düzelmeler elde etmekteyiz. Bir kısmında ise tamamen yok olmamakla beraber rahatsız edici etkisi azalmaktadır. Ancak bununla beraber az bir vakada sonuç alınamaması da mümkündür.
Tinnutus, arka planında depresyon olup olmadığı iyi araştırılmalıdır. Zira bu durumda TMS frekansları değişebilir. Eğer bir depresyon tablosundan şüpheleniliyorsa daha yüksek frekanslı tedavi uygulaması yapmak gerekir.”
28.06.2011 00:18:00