Erzurumajans-Grup
toplantısında partililere seslenen CHP Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu’na, balıkçılar tarafından ağ hediye edildi. Balıkçıların
kısa süre sorunlarını da dinleyen Kılıçdaroğlu, konuşmasına balıkçıların
sorunlarını dile getirerek başladı. Balıkçıların kendisine sorunlarının
olduğun ilettiğini ve çözülmesini istediklerini belirten Kılıçdaroğlu,
siyaset kurumunun temel görevinin sorunları çözmek olduğunu ve siyaset
kurumunun halkta gerekli güveni yaratmasının koşulunun sorunlara
kilitlenmesi olduğunu söyledi.
Sorunları çözerken yasal
kuralları, ahlaki değerleri ve toplumun memnuniyetinin ele alınması
gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, her sorunun kolay çözülen bir sorun
olmadığını kaydetti.
Siyasetçinin görevinin zor olan sorunları
çözmek olduğunu ve onu çözdüğünüz takdirde halkın gönlünde taht
kurulacağını dile getiren Kılıçdaroğlu, “Bazen sorunlar vardır ve
çözülmez. Bilinçli olarak çözülmez. Kilitlenir sorunlar. Ondan sonra
bedelini halk öder. Siyaset kurumu sorunları çökerken demokrasiyi önce
dikkate alması gerekir. Özgürlükleri dikkate almak zorundadır. Hukukun
üstünlüğünü dikkate almak zorundadır. İnsan haklarını dikkate almak
zorundadır. Benim yurttaşım akşam evine alın teriyle kazandığı emek
götürecekse bu soruyu sormak zorundayız. Siyaset kurumu böyledir.
Siyasetçi sorunlara kilitlenen ve sağlık çözüm üreten kişi demektir. Bu
kişi aynı zamanda devlet adamı kişiliğine sahip çıkacaktır. Günlük sıcak
sorunların altında ezilen değil, sorunları önceden görüp çözüm üreten
kişidir” diye konuştu.
Siyasetçilerin sorumlulukları görevleri
olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, eğer siyasetin çözüm üretmenin dışına
taşmışsa, çözüm üretemiyorsa, çözümün adresi olmaktan çıkmışsa,
siyasetin ensturumanları birer birer devre dışı kalmışsa, siyaset
kurumuna duyulan umutlar bitmişse, en hayati sorunlar bile
tartışılmamışsa o ülkede sorunların çözülemeyeceğini ifade etti.
“ONU, ONA; BUNU, BUNA KIRDIRARAK SİYASET YAPILMAZ”
Türkiye’nin en hayati sorunlarının çözülemediğini dile getiren Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti
“30-35
yıldır bedel ödediğimiz, gencecik fidanlarımızı toprağa verdiğimiz
sorun maalesef çözülemiyor. Bir taraftan şiddetten medet umanlar, diğer
tarafta da şiddetin dilini, nefretin dilini kullanan siyasetçiler var.
‘Onu ona, bunu buna’ kırdırarak siyaset yapılmaz. Siyasetin dili toplumu
kaynaştırmaktan geçmektedir. Toplumu bir arada nasıl tutabiliriz,
tasada ve kıvançta bir toplum nasıl mutlu olabilir. Siyasetin dili böyle
olmak zorundadır. Siyasetin dili şiddetin ve nefretin odağı olduysa
sorunlar her zaman kendisini yeniler. İki gün önce 17 askerimizi toprağa
verdik. 17 gencimizi, 17 fidanımızı… Analar o gençleri hangi amaçla
gönderdiler. Hangi umutları vardı, hangi beklentileri vardı. Askere
gidecek, gelecek. Evlendireceğim¸çocukları olacaktı. Beklentileri vardı,umutları vardı. Yaşlanınca bana bir tabak su, bir bardak çay verecekti.
Gencecik çocuklarımızı toprağa verdik. 17 şehidimize Allah’tan rahmet
diliyorum. Yakınlarına, dostlarına, akrabalarına ve bütün milletime
sabır diliyorum. Metanet diliyorum.”
“BENİM VİCDANIM YORULDU”
“Neredeyse
her gurup toplantısında başsağlığı dileklerimi iletiyorum. Samimi
söylüyorum benim vicdanım yoruldu” diyen Kılıçdaroğlu, bir toplumun bu
kadar büyük acıları yaşamadığını söyledi. Topluma bu acıları yaşatmamak
gerektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Bunun sorumlusu başka birisi
değildir. Bunun sorumlusu bu ülkeyi yönetenlerdir. Herkesin bilmesi
gereken şeyde budur. Bakınız, 17 gencimizi toprağa verdik. Neredeyse
Türkiye’nin her ilçesinden, her beldesinden feryatlar yükseliyor. Adım
gibi bir şeyden eminim, bu kavganın kazanını olmaz. Bu çatışmanın
kazananı olmaz. Kardeş kanın kanının döküldüğü bir yerde kimse başarıya
ulaşamaz. Yeni bir anlayışa ihtiyaç var. Yeni bir iklime ihtiyaç var.
Yeni bir yönetime ihtiyaç var. Türkiye’yi kucaklayan bir dile ihtiyaç
var. Hatasız bir ülkeye ihtiyaç var. Sorun şu, biz bu lanet çemberinden
ne zaman ve nasıl kurtulacağız. Dostluğun, barışın egemen olduğu bir
Türkiye’yi kurmak zorundayız. Kardeş kavgasının kazananı olmaz. Sadece
bizim ülkemizle ilgili bir olay değil, tarihe baktığımız da Suriye’de,
Irak’ta Afrika’da görüldü. İnsanlar ağır bedeller ödedi. O bedelin
ödenmesinin karşılığında belki biraz demokrasi geldi, belki biraz
özgürlükler geldi, ama; o ağır bedeller ödendi. Bakınız, Viranşehirler
görürsünüz, viran ilçeler görürsünüz. Biz bu sorunu çözmek zorundayız”
dedi.
“CİN ŞİŞEDEN ÇIKTI HÜKÜMETİN HABERİ YOK”
Şiddete bel
bağlamadan sorunların çözülmesi gerektiğine vurgu yapan Kılıçdaroğlu,
gençlere seslenerek, “Sakın ola ki; terör örgütünün tuzağına düşmeyiniz”diye konuştu. Kılıçdaroğlu, “Bu ülke hepimize yeter. Bu ülkede barış
içinde yaşaya biliriz. Kardeşçe, huzur içinde yaşabiliriz. İnsan sevgisi
hepimizin yüreğindeki ortak payda olmak zorundadır. Biz
bağımsızlığımızı beraber elde ettik. Beraber özgürlük mücadelesi verdik.
Çok partili hayata beraber geçtik. Kavgasız, dövüşsüz huzur içerisinde
yaşayacağımız bir Türkiye’yi beraber kurmak zorundayız. Bunun şunun için
söylüyorum; geldiğimiz noktada bazı kentlerden bugüne kadar
görmediğimiz adeta tehlike sinyalleri alıyoruz. Bir toplumsal çatışma
süreci başlarsa bunun sorumlusu hükümettir. Buradan söylüyorum. Beylif
laflar ediyoruz, ezeceğiz, kıracağız… Başka şeylerde söylüyoruz. Analar
ağlamasın diyoruz. Ama bunlar yetmiyor. ‘Cin şişeden çıkmıştır.’ Hükümet
hale cinin şişeden çıkmadığını sanıyor. Ne olduğunun farkında değil.
Parlamento yeteri kadar bilgilendirilmiyor. Ne oluyor bu ülkede. Sorunu
çözecek yer parlamentodur. Meşru zemindir. Milletin iradesi buradan
tecelli ediyor. Barışı ve huzuru sağlayacak olan yer burasıdır. Bir yol
haritası verdik. Yetmedi oturalım konuşalım dedik. İnsanlar konuşa
konuşa anlaşırlar. Neden konuşmuyoruz. Neden birbirimizden nefret
edeceğimiz bir süreci bu hükümet başlatıyor” diye konuştu.
“BU ANNENİN ÇEKTİĞİ ACININ HESABINI KİM VERECEK”
“Barış
varken, savaş ve kavga neyimize” diyen Kılıçdaroğlu, 30 yıldır
çözülmeyen bir sorun olduğunu ve Türkiye’nin çözüm üretemediğini
söyledi. Terör sorununu 30 yıldır siyasetin çözemediğini kaydeden
Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
“AK Parti hükümeti
kuşatıcı, herkesi kucaklayan bir çözüm üretemedi. Ortak aklı
parlamentoda egemen kılamadı. Sorunumuz budur. Eğer, siz sağlıklı bir
çözüm üretemezseniz, halkı kandırırsınız. Bedenili halk ödüyor. Bedelini
anneler ödüyor. 17 şehidimizin cenaze törenine katıldık, bir
şehidimizin çocuğu annesinin karnında. Bu annenin çektiği acıya hangi
yürek dayana bilir. Bu annenin çektiği acının hesabını kim verebilir.
Milleti kandırıyor. Aslansın, kaplansın diyoruz. Şu kadar şehidimiz var,şu kadar terörist öldürüldü. Olaya daha farklı bakmak zorundayız.
İnsanı pencereden bakmak zorundayız. Elbetteki terörle mücadele
edeceğiz, elbetteki teröre pabuç bırakmayacağız. Ama; terörü ayırmak
zorundayız. Aksi halde teröre su taşımış olacağız. Devlet yönetmenin bir
matematiği vardır. Devlet yönetmek kolay bir iş değil. Devlet yöneten
kişilerin sorumlulukları vardır. Devleti yöneten kişinin hesap kitap
işini bilen kişi olması gerekir. Hop kalkalım, hop oturalım. Böyle
devlet yönetilmez. Böyle devlette olmaz” dedi.
“ÜLKENİN BU HALE GELMESİNDEKİ SORUMLU BAŞBAKANDIR”
Devletin
her ne fahasına olursa olsun diyemeyeceğini, böyle bir şeyin
maliyetinin ağır olacağını belirten Kılıçdaroğlu, devletin bu yapı
içerisinde olamayacağını vurguladı. Devletin kan davası güdemeyeceğini
ve devletin intikamcı olmayacağını kaydeden Kılıçdaroğlu, “Devlet demek,soğuk, buz gibi akıl demektir” dedi. Devletin sosyal bir kurum olduğun
ifade eden Kılıçdaroğlu, devleti yönetenlerin kin ve nefret tohumları
ektiğinde barışı ve huzurun sağlanamayacağını söyledi. 30 yıldır
çözülemeyen bir sorun olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, AK Parti
hükümetinin 2002 yılında terörü sıfır noktasında aldığını ileri sürerek,terörün gelinen noktada artışına dikkat çekti. Ülkeyi bu hale
getirenlerin sorumluluğu olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, “Bütün
milletin bilmesini isterim. Ülkeyi kim bu hale getirdiyse, çıksın ortaya
diyorsanız, size ortaya çıkacak kişi söylüyorum; o kişi Recep Tayyip
Erdoğan’dır. Sorarsanız ona kendisinin hiçbir suçu yok” diye konuştu.
“ERDOĞAN, PATALOJİK BİR VAKADIR”
Asıl
sorumlunun Başbakan Erdoğan olduğunu ve bütün şehitlerin kanlarının
Başbakan Erdoğan’ın yakasında olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, Başbakan
Erdoğan’ın bunu unutmamasını istediğini kaydetti. Terörü önlemesi için
CHP’nin iktidar olması gerektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, CHP’nin bu
sorunu çözeceğini iddia etti. “Recep Tayyip Erdoğan, her şeyin sana
ihtiyacı olan sen aynaya nasıl bakabiliyorsun” diyen Kılıçdaroğlu,
konuşmasına şöyle devam etti:
“Nasıl uyku uyuya biliyorsun. O analar gencecik çocuklarını kaybedip ağlarken, umutsuzluğa gömülürken, sen çocuğunu nasıl sevebiliyor.
Memleketin dört bir yanın feryat figan sesler yükseliyor, Recep Tayyip
Erdoğan Rize’de 60-70 yıl önce anasının babasının nasıl yoksul olduğunu
anlatıyor ve bununla kendi vicdanını tatmin etmeye çalışıyor. İnsanda
biraz ahlat ve vicdan olur. 17 fidanımız, 17 çocuğumuz daha toprağa bile
yatırılmadı. Bu bir patolojik bir vakadır. Patolojik vakanın ne
olduğunu biliyorsunuzdur. Samimi söylüyorum. Sıradan bir insan olsaydı
hekime teslim ederdik zaten sorunumuz kalmazdı. Ama patolojik vakanın
kendisi Başbakandır. Hangi doktora göstereceğiz. Tek umudu var Recep
Tayyip Erdoğan’ı millete teslim etmek. Hesabını millet sorsun.”
13.11.2012 16:00:38
Kılıçdaroğlu: Benim vicdanım yoruldu
(CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı patolojik hastaya benzeterek, son günlerde artan terör eylemlerinden dolayı bazı illerden tehlike sinyalleri geldiğini ve bunun sonucunun ağır olacağını söyledi.