Düşün!
Saçaklardan düşüp parçalanarak dağılmış sarkıtların, her parçacığını bir elmas tanesine benzeterek gülümsüyorsan;
Düşün!
Bu yurdun güzelliğini gördün demektir!
İyice düşün!
***
Yerkürenin neresinde olursa olsun, o coğrafyanın insanları doğanın kendilerine sunduğu ana malzemeyi kullanarak bulundukları mekâna uygun etkinliklerle hayata ve o yere bir anlam katarlarmış...
Misâl; Erzurum'da, 2011 yılında 25. Üniversitelerarası Kış Oyunları düzenlendi. Kar'ın ve karakterin pazarıydı!
Peki; biz ne sattık, ne aldık?
İki çengelli motif, bir hilkat garibesi kartal...
Sözde Dadaşlar'ın yevmiyeyle çalıştığı, kadınların parmak ucuyla yürüyerek oynadıkları baş bar, iki gün sonra yıkılan iki kule, sahipsiz bir dağ ve havalara uçuşan trilyonlar!
Püff..
Oysa; bu şehrin genlerine, onlarca yüzyıllık taşlarına kazılan, çift başlı kartal vardı!
Oh ne ala; al sana logo, al sana maskot, adı da; "KANKA"
***
Şehrimin her musallasına, hergün yıldızlar gibi düşüyor al kanlar içinde, albayrağa sarılı iki tabut!
Kasaba olmuş bu kadim kent, festival yarışında!
Havuzbaşı'nda cümbüş var, Palandöken'de telaş!
Kimi siyaseten, kimi ticareten; kaygan zemin ya Erzurum, kayan, kayana!
***
Çocukluk yıllarımızda kâh köyde, kâh Erzurum sokaklarında gözüm gibi baktığım kızağımla çocuk keyfi yaparken, üzerinde kaydığım bu beyazlığın, bu milli duruluğun günün birinde altına dönüşeceğini düşünmüştüm, dersem elbette yalanın okkalısını kantara koymuş olurum. Ancak o zamanlar bile kar karakteri ile büyüyen biz, "Buz çocukların", yandığı bu beyazlığı hiç sevemedik
***
Kaç çocuk sıcak yatağında yatarken, gündüz yaptığı kardan adamın gece ayazında üşüdüğünü düşünmemiştir acaba!..
Çocukların safça ve hesapsızca sevdiği bir şey kötü olabilir mi hiç!
Kış mevsiminde dağlarında ve sokaklarında kar bekleyen Erzurumlu, vakti geldiğinde eğer yerde iki karış kar görmezse huzursuz olmaz mı?
Yetişkinler pek hayra saymaz karsız geçen mevsimi. Korkar, havalar değişirse adamlığımız da değişir, diye.
Çünkü, kar karakterini almıştır bu coğrafyanın insanları, öfkesi de, sitemi de, küskünlüğü de kar gibidir; buz kadar keskin olsa da bu duyguları, zamanla erir ve yerini değişmeyen sevgiye bırakır!
Ne olur yani; bu kent adına, bu yurt adına sorumluluk alanlarda görevlerini çocukların o safça ve hesapsızca sevgisi gibi yerine getirse, kar karakterinde yaşasa!
Bu Ağustos'un sarı sıcağında donsa!
Sanki zemheri ayazı yemiş gibi, her şehit teneşiriyle azıcık titrese!
... Ve kar kokusuyla bu Ağustos sabahı sokağa çıkarak ve birkaç çocuğun üşümeden yaptığı kardan adamla selamlaşarak yürüse...
Güzel şey be kardeşim, Erzurum'da yaşamak!
Erzurum'da hayal kurmak,
ve kurduğun o hayali gerçek kılmak!
23 Temmuz sabahı gibi!
Düşün!
20.08.2015 03:21:16