İşte İmamoğlu'nun ekibindeki o Erzurumlu

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Mezarlıklar Dairesi Başkanlığına atadığı Erzurumlu Dr. Ayhan Koç ile Zincirlikuyu Mezarlığında bir araya geldik.

Erzurumajans-İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Mezarlıklar Dairesi Başkanlığına atadığı Erzurumlu Dr. Ayhan Koç ile Zincirlikuyu Mezarlığında bir araya geldik. AK Parti’den CHP’ye geçişini ve Erzurum’daki siyaset anlayışını konuştuk. Bana göre büyük anlam taşıyan bir sözünü de başlığa çektim. Bir diğeri de “Din değil, parti değiştirdim” idi. Keyifle okumanız dileğiyle…

Siyasete AK Parti’den başladı.

Erzurumluların yoğun olarak yaşadığı Sultanbeyli ilçesinde AK Partili Meclis Üyesiydi.

Ardından Belediye Başkan Yardımcılığı yaptı. “Yönetim tarzı bana göre değil”dedi, istifa etti.

Tam siyasete nokta koyacaktı ki, CHP kapısını çaldı.

AK Parti’den Meclis Üyeliği yaptığı Sultanbeyli’den CHP’nin belediye başkan adayı oldu.

Yeni partisinin ilçedeki oy oranını bir hayli artırmıştı ancak eski partisi karşısında kaybetti.

Çalıştığı hastaneye geri dönmüştü ki, bu kez de Ekrem İmamoğlu, “Gel, birlikte çalışalım” dedi.

İmamoğlu, onu İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin en önemli birimlerinden olan Mezarlıklar Dairesi Başkanlığına getirdi.

Sonra mı? Sonrasını İstanbul Zincirlikuyu Mezarlığında buluştuğumuz Dr. Ayhan Koç’tan dinleyeyim.



Siyaset macerası nasıl başladı?

2009 yılında aktif siyasete başladım. O yıl yapılacak seçim öncesinde siyaset yapmak için Horasan’a gidecektim. Arkadaşlarla fikir alışverişinde bulunuyordum. Daha tam kararımı vermemiştim. O sıralar dönemin Sultanbeyli Belediye Başkanı Dr. Alaatin Ersoy, duymuş Horasan’a gideceğimi. Karşılaştığımızda, ’Hayırdır, Horasan’a gidiyormuşsun’ dedi. Düşünüyorum dedim ama henüz net bir şey yoktu. Bana, ‘Oraya gideceğine Meclis üyeliğine başvur, burada siyaset yap. Ben de aday olacağım’ dedi. Tamam dedim, Meclis üyeliğine başvurdum ama Alaattin Beyi aday göstermediler. Geri çekeyim diye düşündüm çünkü mevcut adayı da hiç tanımıyorum. Fakat beni Meclis üyesi yaptı. Sonra iki dönem Meclis üyeliği yaptım. 2014 seçimlerinden sonra da Sultanbeyli Belediye Başkan Yardımcılığı görevini yürüttüm. 2,5 yıl sonra başkanın yönetim tarzını beğenmediğim için istifa ettim. Artık Meclis toplantılarına bile gitmiyordum.

Siyaseti bırakacaktınız yani!

Artık karar aşamasında ‘siyasete’ yeter diyeceğim bir an da aynı gün öğleden önce İYİ Parti, öğleden sonra da CHP’liler geldi. Adaylık teklif ettiler. ‘Neden olmasın’ deyip düşünmek için süre istedim. Birkaç gün geçmedi, teşkilattan arkadaşlar ’Ekrem Bey sizi çaya davet ediyor’ dediler. Kendisini tanımıyordum. Davete icabet ettim. Bir saat kadar oturup sohbet ettik ve Ekrem Bey’in desteklenebileceğine kanaat getirdim. Vizyonundan, yönetim tarzına kadar gerçekten çok beğendim kendisini. Düşünün hiç bilmediğiniz bir yapının içine gireceksiniz. Ona inandığım için girdim.



Sonra ne oldu?

Bir kaç gün sonra CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüştüm. Çok da güzel oldu. Tabi bir şeyler değişti.

Ne değişti?

Siyasetin aslında din olmadığını, siyasetin inançla alakalı bir şey olmadığını anladım. Herşeyden öte CHP’ye oy verilince kafir olunmadığını anladım. Sadece ben değil bizim Erzurumlular da anladı. Siyaset takım tutar gibi parti tutma anlamına gelmemeli. Yıllardır AK Parti yüzde 50’lerde geziyor diye AK Parti herşeyi çok mükemmel yaptığı anlamına geliyor, elbette ki değil. Yapmıyorsa niye böyle kalıyor? Takım tutar gibi parti tutulması ve partizanlık yüzünden kalıyor. AK Parti’deki gidişata baktığımızda Sultanbeyli’den örnek vermek istiyorum. 2002 yılında ilçe yönetimine bakıyorum, 2009 yılındaki yönetimine bakıyorum bir de şu ana bakıyorum. O yıllarda yönetim daha güçlü, daha azimliydi. Şimdi daha zayıf, 'kalk, otur, denileni yap’ mantığındalar. 2002’de 2009’da insanlar fikirlerini söyleyebiliyorlardı, şimdi tamamen ilçe başkanı ne derse o oluyor. O yapının içinde biraz sivrileni, biraz üreteni sistem hemen dışarı atıyor. Haliyle size de başka seçenek kalmıyor.



İki dönem Meclis üyeliği yaptığınız da bu sorunları fark etmediniz mi?

Çok gördüm, çok karşılaştım, çok itiraz ettim. Başta FETÖ konusunda söylediklerim çok rahatsız etti. Ama gelin görün ki dinsizlikle bile suçlandım. Haliyle bu duruma kadar geldi. Allah’a çok şükürki ne dini hassasiyetim ne de milliyetçiliğim noktasında en küçük değişiklik yok.

CHP’nin ‘Biz sizi böyle kabul ediyoruz’ demesi benim için çok değerli bir şey. Yıllarca AK Parti de bunu görmedim, ‘Ayhan Koç seni olduğun gibi değil, bizim istediğimiz gibi olmak zorundasın’ olarak davrandılar. Kaldı ki artık ne sağı, ne solu. Önemli olan vatan.

Seçim süreci nasıl geçti? Erzurumlular destek verdi mi?

Her zaman diyorum, çok şükür, iyi ki Erzurumluyum, mayamı oradan almışım. İyi ki Erzurumlu öğretmenler bana tarih, gelenek, görenek öğrettiler. Bu yaşıma kadar çok faydasını gördüm. Seçim sürecinde de çok işime yaradı. Sultanbeyli’de CHP’den aday olan kişinin gezmesi öyle, propaganda yapması öyle kolay iş değil. Ama sağ olsunlar seçim döneminde yaklaşık 3 ay hiç bir sorun yaşamadık. Yaklaşık 30 bin hemşehrimizin yaşadığı Sultanbeyli’de 19 bin Erzurumlu seçmen var. Çok büyük oranda Erzurumluların oyunu aldım. Toplamda 28 bin oy aldım. Önceden CHP 7-8 bin oy alıyordu. Büyükşehir’de 60 bin oy alındı. 12 binden 60 bine çıktı oy oranı. Horasanlıların yüzde 80’inden fazlası oy verdi. Ben 10 binin üzerinde Erzurumlunun oyunu aldım.



Daire Başkanlığı nasıl oldu? Belli ki Başkan İmamoğlu sizi unutmamış.

CHP’den aday olduktan sonra benim hiç bir talebim olmadı. Bir Erzurumlu duruşu sergiledim. Ben bana düşeni yaptım ve çekildim, hekimliğe geri döndüm. Sonrasında İl Başkanı aradı, Ekrem Bey’in danışmanları aradı ve Mezarlıklar Daire Başkanlığı’nı teklif ettiler. Bir kaç gün düşündüm ve kabul ettim. 3 bine yakın personeli ve çok ciddi bütçesi olan bir kurum. İstanbul’un hemen her noktasındayız. İnsanların en acılı gününde yanlarındayız. Haliyle çok hassas bir yer. Göreve geldiğim günden bu yana daha iyisini yapmanın derdine düştük. İnsanların o en zor en acı günlerinde onlara daha iyi nasıl hizmet verebiliriz bunun derdindeyiz. Çok şükür iyi başladık ve daha da iyi olacağız.

Hemşehrilerinizden nasıl tepkiler aldınız? İmamoğlu’nun ekibinde yer almanıza ne dediler?

Yüz kişi hayırlı olsuna geldiyse yarısı Erzurumlu. Oy veren, vermeyen herkes geliyor. ‘Hocam hakkını helal et oy vermedim’diyenler var ki benim için çok önemli değil. Hepsini kucaklıyorum. Herkese kapım açık. Ekrem Başkanın ekibinde olduğum için en küçük olumsuzluk hissetmedim. Sonuçta din değil, parti değiştirdim.



Erzurumluların CHP’ye bakışı sizle değişti mi?

Sultanbeyli’de ki oy oranları bunu ortaya koyuyor. Sağolsun hemşehrilerim beni yalnız, desteksiz bırakmadı. Ama tabi buradan Erzurum’a baktığımızda durum biraz farklı.

CHP’nin Erzurum’daki oy oranına baktığımızda dediğiniz bu farklılığı nasıl açarsınız?

Tek bir siyasi partiye ya da düşünceye mecbur bırakılmak bu çok kötü bir şey. Bakın Müslüman aileden, Müslüman olarak dünyaya geliyoruz. Ama Erzurum’da bir fark var. Erzurumlu bebek hem Müslüman, hem sağcı hatta ülkücü doğuyor. Bildiği tek şey o. Karşısında bir başka görüş, düşünce yok. Erzurum’un en büyük sıkıntısı bu. Erzurum’un Türkiye’de güçlü bir lobisi olmalı. Çünkü bu Erzurum’un en büyük hakkı. Yetişmiş elemandan tutun da çok büyük bir potansiyeli var. Bürokratı, siyasetçisi. zengini her şeyi var. Ama bir tek şey yok. Biz bir tek şey biliyoruz. Bizim için ekmek lavaş. Başka bir şeyi de kabul etmiyoruz. Başka bir siyasi partiye gittiğiniz de Dadaşlığınız bozuluyor mu? Ya da yediği ekmek lavaş olmaktan çıkıyor mu? Erzurumlu siyasi partilere şunu hissettirmeli… Arkadaş Erzurumlulara kıymet vermek zorundasınız yoksa x partiye, y partiye geçerim. Bakın öyle anlar oldu ki, ’Erzurum’a gitmeye gerek yok, nasıl olsa verecekler’ dediler. İşte bu mecburiyeti ortadan kaldırmadığımız sürece bir lobinin oluşması mümkün değil.

Benim kişisel görüşüm. Erzurum’dan bakıldığında İstanbul’daki ya da Ankara’daki Erzurum derneklerinin lobicilik faaliyetlerini çok zayıf buluyorum. Yöneticilerinin kendilerini siyasi kulvara atmak için bu dernekleri bir basamak olarak görüp, kullandıklarını düşünüyorum. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?



Bu noktada bir şey söylemek istiyorum. Bakın Meclis üyeliği yaptım, Belediye Başkan yardımcılığı yaptım, şu anda da buradayım. Avrupa Yakası Erzurum DernekleriFederasyonu hariç hiç biri benim yanımda olmadı. Hiç biri sahip çıkmadı bana. Hadi şimdi CHP’deyim diye sahip çıkmıyorsunuz dedim, işin garibi ben AK Parti’deyken de sahip çıkmadılar. En küçük bir etkinliklerine beni dahil etmediler. Bir tek seçim döneminde Osman Nuri Toraman’ın desteğini aldım ki o da bir yığın hakarete uğradı. Bakın siyasi rant diyorsunuz. Tek bir siyasi görüş de nasıl bir siyasi rant elde edebilirsiniz? Halbuki hep birlikte olsalar, o siyasi erke ’bak giderim, bak gideriz, bu partiyi bırakırız’ diyebilseler o zaman daha güçlü olurlar. Erzurum, her daim devletin başında kim olursa olsun, onun yanında olmuştur. Ama devlette, hükümette bu bilinçte olacak. Devlet başka bir şey siyasi görüş, başka bir şey. Biz kaale alınmalıyız. Erzurumlu şunu yapmalı. Devlet, millet, vatan tüm bunlara bakışımız değişmiyor, değişmeyecek de… Ama siyasi partilere bakışımız değişmeli. İnsanlar bizi önemsemeli. Ekrem İmamoğlu, Erzurumlu birisini buraya getirmişse ona da destek olmalıyız. Herşey bir tarafa benim kapım sonuna kadar açık. Ben bugünümü memleketim Erzurum’a borçluyum. Bu nedenle unutmasınlar her Erzurumlu’nun İstanbul’da bir kapısı var.

AYHAN KOÇ KİMDİR?

Ayhan Koç 1965 yılında Horasan'da dünyaya geldi. İlk, orta ve lise öğrenimini Horasan'da tamamladı. Ardından Erzurum Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni bitirdi. 1998 yılından bu yana İstanbul'da doktor olarak görev yaptı. Koç, Sultanbeyli Devlet Hastanesi'nde 8 yıl çalıştıktan sonra 2007 yılında özel bir hastanede görev yaptı. Ayhan Koç 2014 yılında ikinci kez belediye meclis üyeliğine seçildi ve belediye başkan yardımcılığı yaptı. Ayhan Koç, evli ve 2 çocuk babasıdır.



21.10.2019 22:30:00