Erzurum Ajans-Atatürk Üniversitesi Ziraat ve Çevre Mühendislikleri Bölümü öğretim üyeleri Doç. Dr. Halil İbrahim Haliloğlu, Yrd. Doç. Dr. Avni Birinci, Yrd.Doç. Dr. Müdahir Özgül, Yrd.Doç. Dr. H.Çağlar Kaymak, Yrd.Doç. Dr. Serkan Özer, Yrd. Doç. Dr. Erdoğan Öztürk tarafından hazırlanan raporda, çevre koşullarıyla hassas bir denge oluşturmuş toprağın başka amaçlarla kullanıldığı zaman yok olacağı vurgulandı. Toprakla birlikte bitki örtüsünün, suyla birlikte de balık ve hatta kuşların bile tehlikede olduğunun belirtildiği raporda, "Her ne kadar suyun yüzde 40'nın dereye bırakılması öngörülse de, suyun çok azaldığı yazın sonlarına doğru ve özellikle kuraklığın olduğu yıllarda, suyun tümünü bu alana yetmez iken birde borulara alınması ile vadide önemli ve geri dönüşü mümkün olmayan tahribatlara yol açacağı muhakkaktır" denildi.
BU RAPORA KAYITSIZ KALINAMAZ
Çevre örgütleri daha inşaat aşamasında bile doğayı yerle bir eden HES'lerin kurulduktan sonra nasıl bir etki yapacağının satır satır kaleme alındığı rapora kayıtsız kalınamayacağını belirtirken, Atatürk Üniversitesi'nin raporu şimdiye kadar neden kamuoyuyla paylaşmadığı merak konusu oldu.
SADECE TEMİZ OLMAYI YETMİYOR
"Salmo truttta labrax'ın balık türümüzün yaşamını devam ettirebilmesi için sadece su kaynağının temiz olması yeterli olmayıp aynı zamanda su sıcaklığının da istenilen değerde olması gerekmektedir ki buda bize vadi boyunca sıcaklığın alabalık türünün istediği sınırlar içerisinde olduğunu göstermektedir. Sıcaklığın aşırı yükselmemesi özellikle ana kaynaktan çıkan suya vadide aşağı inildikçe yeni yan kolların katılması, ana kol üzerinde su sıcaklığının fazla yükselmemesine ve çok kıymetli olan balığın bütün vadi boyunca yaşamasına imkân sağlamaktadır."
-Türkiye'de tarım arazilerinin amaç dışı kullanımı hızla devam etmektedir. Bunun temelinde devlet tarafından yapılan altyapı yatırımları, eğitim ve bilinç noksanlığı, tarım dışı arazi talebine artan ihtiyaçlar yer almaktadır. Bunun yanında araziler, miras hukukundaki açıklıklar nedeniyle giderek parçalanmakta ve üzerindeki tarımsal faaliyet yapan kişiye giderek daha az gelir sağlamakta ve sonuçta terk edilmektedir. Bu araziden ayrılan nüfus büyük şehirlere göç etmekte ve elindeki hazır sermayeyi de kısa sürede harcayarak muhtaç duruma geçmekte ve sonuçta büyük boyutlarda sosyal huzursuzluklar ortaya çıkmaktadır. Bunu önlemek için her ne kadar 5403 Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu çıkarılmışsa da özellikle kamusal yatırımlarda arazi kullanımı konusundaki gelişmeler hep tarım alanlarının aleyhine gerçekleşmektedir.
SU VAZGEÇİLMEZ
- Bölgedeki yerleşik halkın son yıllarda tarımsal üretim açısından (özellikle meyvecilik) atılım içerisinde olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Özellikle Türkiye'nin Batısındaki meyve işleme sektörü bölgeden yoğun bir şekilde hammadde alımı yapmaktadır. Bunun en önemli nedeni olarak ta, yapılan üretimin büyük oranda çevre dostu yani ekolojik olmasından kaynaklanmaktadır. Ayrıca, yörede yapılan tespitlerde yeni meyve bahçelerinin tesis edildiği gözlenmiştir. Tüm bu faaliyetlerin yapılması ve halkın geçiminin temin edilmesi için vazgeçilmez bir kaynak vardır ki oda sudur. Su ihtiyacı da bölgede yer alan Serdarlı akarsuyundan temin edilmektedir. Bu amaçla tamamen halkın kendi çabasıyla inşa edilen su kanalları kullanılmaktadır. Bu akarsuyun yaz aylarında, bağlı derelerin kurumasıyla çok az su taşıdığı ifade edilmektedir. Bu da bitkisel üretim açısından sorun teşkil etmektedir. Hatta DSİ tarafından projelendirilen yeni sulama alanı da mevcuttur.
PROJE UYGULANIRSA...
- Devlet, zaman zaman halkın ihtiyacı için çoğunlukla DSİ kanalıyla barajlar ve sulama göletleri inşa etmektedir. Bunun ana sebebi elektrik enerjisi üretmek ve topraklarda daha verimli tarımsal üretim yapmak için en önemli girdi durumunda olan sulama suyu ihtiyacını karşılamaktır. Bu proje planlandığı şekilde uygulandığı takdirde, yukarıdaki olumsuzlukların ortaya çıkmasına sebep olacaktır.
YEREL VERİLER DİKKATE ALINMALI
- Bu projenin yapılabilirliğinin sağlanması için genel verilerden çok, bölge şartlarını tamamen yansıtan yerel verilerden hareket etmek doğru olacaktır. Tortum ilçesinin verilerini kullanarak yapılan projelendirme hatalıdır. Çünkü yörenin kendine has özel durumları mevcuttur. Ayrıca projede öngörülen suyun akışına bırakılıp bırakılmayacağı konusunda da tereddütler mevcuttur. Bunun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Bunun yanında su, projede öngörüldüğü miktarda akışına bırakılsa dahi vadinin aşağı kısımlarında, sulama suyu ihtiyacını karşılayamayacaktır.
TOPRAK YOK OLACAK
- Arazilerin sert topografyası erozyonu, bunun sonucundaki verimsizlik göçü teşvik eder. Bu anlamda engebeli arazilerde toprağın sürdürülebilir kullanımı son derece önemlidir. Tarımsal amaçlar dışında kurulacak tesislerin sistematik ekolojiye zararını en aza indirmek için, toprak koruma ve toprak etüd projelerinin uygulanması zorunluluğu getirilmiştir. Bunun anlamı, çevre koşullarıyla hassas bir denge oluşturmuş toprağın başka amaçlarla kullanıldığı zaman bozulan özelliklerinin düzelmesinin doğal koşullarda çok uzun yıllar alacağı veya yok olacağı, bu nedenle koruyucu tedbirler alınmadan topraklar üzerinde bu tesislerin yapılamayacağıdır.
Doğal koşullarda, oluştukları çevrenin ortak etkileri sonucu ortaya çıkmış toprak özellikleri, ancak o çevre koşullarının devam etmesi durumunda mevcut durumunu koruyabilecektir. Toprak sistemi, bu anlamda sıkı ilişkilere sahiptir. Serdarlı vadisinde yer alan nehir teraslarındaki topraklar, nehir debisinin değişiminden olumsuz etkilenecek ve toprak özelliklerine bağlı devam eden toprak-nem parametreleri tamamen değişecektir. Yine yetiştirilen bitkiler ile bu bitki köklerinin toprak sistemine sağladığı nem değerleri ve rejimi değişeceğinden, muhtemelen yeni ve olumsuz durumlar ortaya çıkabilecektir. Kurulması öngörülen tesislerin toprak sistemine ve topografik yapıya olumsuz etkisi sürdürülebilir yönetim açısından son derece önemlidir. Toprakların uygun nem koşullarındaki doğal yapısının bozulmaması hayati bir öneme sahiptir. Vadide tarafımızdan yapılan gezi ve incelemede Serdarlı deresinin, vadinin tarımsal üretiminde ana su kaynağı olduğu görülmüştür. Sulama, dere boyunca üretim alanlarına yan kanallarla verilerek salma sulama şeklinde yapılmaktadır. Dere kenarlarındaki yan kanalların sayısı oldukça fazladır ve vadinin eğimine ve dere etrafındaki üretim alanlarının konumuna göre yapılandırılmıştır. Vadinin sahip olduğu akış debisi, değişken olduğundan, proje için alınacak su, debinin düşmesine ve yukarıda ifade edilen parsellere ayrılan su bentlerinin, su alamaz duruma gelmesine sebep olacaktır.
BALIKLAR ÖLECEK
- Serdarlı deresi üzerinde planlanan Bayraktar HES1, Büyükbahçe HES 2 ve Bağbaşı HES 3 diye yapılması düşünülen yapıların başta doğal alabalık türünün dere içerisinde mevsimlere göre gerçekleştirmiş olduğu üreme ve beslenme göçlerini durduracak ve bunun sonucunda Salmo trutta labrax mevcut popülasyonunu artırması bir yana gün geçtikçe azalmasına ve zamanla dereden kaybolmasına neden olacaktır. Çünkü planlanan yapılar yedi göller mevkisinde göl çıkışında suyu alarak 8-10' ar km'lik mesafeler boyunca kanal yada boru ile santralin olduğu kısma getirmekte ve 1. santralin çıkışından diğer HES için su alınmaktadır. Bu şekilde uzun mesafelerden sonra su tekrar bırakılarak son işletme için yine kısa bir aralıktan sonra alınarak kullanılmaktadır. Vadi çok uzun olduğundan ayrıca büyük bir kısmının HES'ler tarafından kullanılacağından, geriye kalan kısmın dereye bırakılmasından sonra suyun sıcaklığı debi miktarı düştüğü, akış hızı yavaşladığı için yaz aylarında ısınma meydana gelecek ve türün eski yaşam alanlarında artık hayatını sürdürmesine imkan tanımayacaktır. HES'lerin kullanımından sonra dereye bırakılacak su miktarı düşük olacağından deredeki besin dönüşümü düşecek, sucul ekosistem sekteye uğrayacaktır. Aquatik sistemin besin piramidinde oluşan olumsuzluklar, besin piramidinin tepesinde bulunan balıkları da olumsuz etkileyeceğinden sonuçta derede mevcut kırmızı benekli kahverengi alabalığın da olumsuz etkileneceğini söylemek mümkündür.
Yapıların su alma noktaları planlamalarına göre bu yapılardan kanala veya boruya giren balıkların tekrar geri dönme ve dereye ulaşma şansları çok az olacaktır. HES'lerin kurulması durumunda balık türü; özellikle birinci istasyon ile suların kaynağı olan yedi göller arasına sıkıştırılmış olacak ve bu durumda balığın hayat döngüsünü olumsuz etkileyecektir. Özellikle çalışmaların bir kısmının dere yatağı üzerinde yapılması zemin yapısını bozacak, balık göçlerini etkileyecek ve besin dönüşümünü engelleyecektir. Özellikle vadide alabalıkların üreme noktalarının tespit edilmemiş olması, ki bu bölgeler belki de HES'lerin planlandığı alanlar veya yapıların düşünüldüğü bölgeler olabilir, alabalıkların yumurtlama alanları olabileceğinden telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğuracaktır. Daha önce sulama amaçlı yapılmış olan yapılarda bile balık göç yollarının nasıl kesildiği, balıkların bu noktalardan itibaren yukarıya geçemediği ve sonucunda balık popülasyonlarının olumsuz etkilendiği pek çok örnek mevcuttur.
YAŞAM DÖNGÜSÜ BOZULACAK, KUŞ TÜRLERİ GELMEYECEK
- Serdarlı deresine ait debi verileri dikkate alındığında bazı seneler yaz aylarında akış miktarının 400-500 lt/sn ye kadar düştüğü, böyle bir durumla karşılaşıldığında bu mevsimlerde suyun sulama amaçlı kullanımının dışında geriye kalan mevcut suyun derenin kendi ekolojik döngüsü için gerekli olduğunu belirtmek gerekir. Herhangi bir sebeple dere suyunun aşırı azalması o deredeki yaşam döngüsünü olumsuz etkileyeceği de bilinmektedir. Özellikle de kuşlar doğal yaşamın vazgeçilmez elemanlarıdır. Doğal ekosistemin korunmasında çok önemli görevleri olan kuşlar için Erzurum, Türkiye'nin önemli iki kuş göç yollarından birisidir.
BÜYÜK HATA OLACAK
-Vadi boyunca yaklaşık 30 km yapılacak 3 HES su boru hattının güzergâhının doğal yapı dikkate alınmadan yapılmasının büyük bir hata olacağı dikkati çekmektedir. Özellikle bitki örtüsü yönünden zengin yerlerden geçecek hattın bu yapıyı bozacağı aşikârdır. Hattın kimi yerlerde dere çevresindeki bahçelerden çoğunlukla ise orman ve bitki örtüsünce zengin Kuzey yamaçlarından geçirilmesi tahribatın boyutunu arttıracaktır. Ayrıca hattın geçirilmesinden sonra bu alanda iyileştirme çalışmasının yapılması gerekliliği önem arz etmektedir. Yine tüm vadi boyunca suyun borularda tutulması ve bu suya yan derelerinde su kullanma hakkıyla alınması önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.
Her ne kadar suyun %40'nın dereye bırakılması öngörülse de, suyun çok azaldığı yazın sonlarına doğru ve özellikle kuraklığın olduğu yıllarda, suyun tümünü bu alana yetmez iken birde borulara alınması ile vadide önemli ve geri dönüşü mümkün olmayan tahribatlara yol açacağı muhakkaktır.
HES İÇİNDE YETERSİZ
-Suyun vadide bu yaşam koşullarını devam ettirecek miktarda ve devamlı akış halinde bulunması çok önemlidir. Bu miktar yıl içinde su düzeyinin en düşük olduğu aylar ve kurak yıllar göz önünde bulundurulduğunda, dereden akan suyun hem tüm vadinin kullanımına hem de HES için yetersiz olduğu düşünülmektedir.(Kaynak:Palandöken)
19.07.2010 02:12:00