Öyle anlı şanlı bir lise değildi ama tarihin kalbiydi... Erzurum Endüstri Meslek Lisesi Elektrik Bölümü'nü dereceyle kazandığımda bizim köyde henüz elektrik bile yoktu. Okulu bitirdiğimde de gelmemişti. Rahmetlik anam hep sorardı; ''Oğul şimdi sen okul okudun da ne oldun?''
Bir türlü ne okuduğumu anlatamazdım. Allah'tan birkaç yıl sonra köyümüze elektrik gelip, gaz lambaları çöpe atılınca ne okuduğumu anlatma ve anlamlandırma şansım olmuştu!
Artık ampulü patlayan, sigortası atan herkese yardım edebiliyor,o tarihi taş binada aldığım eğitim sayesinde köyümüzdeki hiç kimseyi elimden geldiğince ışıksız bırakmıyordum. Ampulünü her değiştirdiğim evden dualar eşliğinde ayrılırken, rahmetlik anamda bu sayede benimle gururlanabiliyordu!
Taş binaydı bizim okulumuz!
Yani tarihi Erzurum Kongresi'nin toplandığı bina...
O yıllarda müfredat gereği liselerde, 'Milli Güvenlik' diye bir ders vardı. Bu derse subaylar girer, temel askeri bilgileri verirdi. Bizim Milli Güvenlik hocamız da Albay rütbesindeydi. O subay, her hafta dersinin son dakikalarında lafı bir şekilde okulumuza getirir, içinde bulunduğumuz taş binanın tarihin tanığı olduğunu vurgulardı. Ders bitiminde de; ''Arkadaşlar lütfen şu karşınızda duran Atatürk'ün Gençliğe Hitabesini içinizden okuyun ve sınıftan çıktıktan sonra şu binaya bir kez daha bakın...'' derdi.
23 Temmuz Erzurum Kongresi, Milli Mücadele, Kuva-i Milliye ve Cumhuriyet kavramlarının bendeki temel çağrışımıdır o saatler. Her Milli Güvenlik dersinin ardından nedense bir başka büyürdü o yüksek tavanlı taş bina içimde...
Dün o binayı bir kez daha gezdim. Yani yaklaşık 30 yıl öncesi gibi bir gün geçirdim!
Atatürk Üniversitesi'nde, bir öğrenci kulübünün üç saatlik etkinliğindeydim. Atatürkçü Düşünce Kulübü (ADK) tarafından düzenlenen bu etkinlikte 26.Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, 'Milli Siyaset, Ortadoğu ve Türkiye' konulu bir konferans verdi. Çoğunluğu Atatürk Üniversitesi öğrencisi olan binlerce kişi Nene Hatun Kültür Merkezi'ni hınca hınç doldurmuştu.
İlker Başbuğ Paşa,Atatürk ile Erzurum'un özdeşleşen iki isim olduğunu belirterek başladığı konuşmasında 23 Temmuz 1919'da alınan Erzurum Kongresi kararlarının bugüne de ışık tuttuğunu anlattı.
Milli siyaseti; milli sınırlar içinde güvenliği, huzuru, refahı sağlamak olarak tanımlayan İlker Paşa, Ulus devlet kavramının ise bu topraklar üzerinde yaşayanların çimentosu olduğunu söyledi.
Yaklaşık üç saat boyunca pür dikkat dinlediğim, salonu dolduranların da ben gibi soluksuz izlediği konferansta İlker Paşa'nın anlattıkları altı çizilecek ve bir bir not edilecek cümlelerden oluşuyordu.
Paşa, "Niyetim size tarih dersi vermek değil!" uyarısında bulunsa da dün Erzurum'da tarihi bir ders verdi.
İlker Paşa'nın, her cümlesini titizlikle seçtiği ve tarihten örnekler vererek günümüzdeki gelişmelerle mukayeseler yaptığı konferansında gerçekçilik ve millilik ön plandaydı. Bu tarihi konferansın detaylarını Doğan Haber Ajansı Büro şefi usta haberci Kadir Sabuncuoğlu'nun, 'İlker Başbuğ: En büyük hayalim...' başlığıyla servise aldığı haberden okuyabilirsiniz.
Ben, size İlker Paşa'nın altını çizdiğim birkaç cümlesini aktarayım:
* Terörün bitirilmesi için top yekûn gücün ortaya koyulması gerekir. Terör milli sorunumuzdur. İç siyasete malzeme olmamalı. Üç oy mu önemli, üç evlat mı?
* Ne zaman Diyarbakır'da 3 milyon, İstanbul'da 10 milyon kişi toplanır, PKK'yı, terörü lanetlerse, bela asgari seviyeye iner.
* Cizre'den bir aileyi, çocuklarını getirip bir yıl misafir eden oldu mu? Özeleştiri yapmalıyız. Toplumun büyük bir bölümü bu konuda sınıfta kaldı...
* Silahlı kuvvetlerin, gerekli görülen durumlarda düşüncelerini kamuoyu ile paylaşması lazım. Bu komplo olayları (Ergenekon,Balyoz vb.) ile ne yapıldı, ne yapılmak istendi derseniz, silahlı kuvvetlerin sesi kesilmek istendi.
* Bir ülkede ahlak çökmüşse o ülke batar. Ahlak deyince,bazıları sadece cinsel boyutu ile anlıyor. Karaman'da olan olayı kim tasvip eder, rezillik. Ahlak deyince ticarette, siyasette, hukukta, her şeyde ahlak olmalı...
*Türkiye'nin bölgesel güç olmasına büyük güçlerin izin vermez. Bu nedenle 'hayalci' olmamak gerek. Bölgesel güç olmak için güçlü ekonomi, güçlü siyaset ve güçlü ordu gerekli.
*Benim en büyük hayalim, Türkiye ile Azerbaycan'ın tek devlet olmasıydı. Zaten denilmiyor mu, tek millet, iki devlet. Tercüman olmadan birbirimizle konuşuyoruz. Ama mümkün değil, yaptırmazlar.
***
İlker Başbuğ Paşa'nın özünü yukarıda anlatmaya çalıştığım ideolojiden uzak, gerçekçi ve aydınlatıcı konferansından çıkıp şehre doğru yol alırken, Büyükşehir Belediyesi'nin kültürel ve sanatsal etkinlikleri geldi aklıma. Hani birilerinin cebini doldurmak için ne idüğü bilinmeyen adamların her gün davet edilip,görkemli ziyafetler eşliğinde masallar anlattığı etkinlikler...
Umarım Erzurum'u yöneten ve yönlendirenler artık bu tek tipçi anlayışlarından vazgeçer de bir avuç üniversite öğrencisinin gerçekleştirdiği bu tür etkinlikleri örnek alarak şehrin entelektüel ve kültürel yükselişine katkı sunarlar. Yoksa yazının başında anlattığım köye elektik gelmesini beklediğimiz günler gibi bu gaz lambalarına daha çok mahkum kalacağız!
15.04.2016 16:15:43