Erzurum Ajans-Güzellik sorunlarına etkin ve uzun
vadeli çözümler sunan ve bitkisel içerikli dermokozmetik ürünler geliştirerek
dünya markaları yaratmayı hedefleyen B’IOTA Laboratuvarları’nın Genel Müdürü
Cihat Dündar, Atatürk Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nin davetlisi olarak
Erzurum’a gitti. Fakültenin konferans salonunda yapılan söyleşi öğrenci ve
akademisyenlerin yoğun ilgisini çekti.
Kariyerinde sıradışı bir başarı
öyküsü çizen Dündar öğrencilere gelecekte çok farklı konumlara gelebileceklerini
hatırlatarak, başarıyı yakaladıktan sonra gurur ve kibre kapılmanın insanı
yanlış yönlere savurabileceğinin altını çizdi. Dündar: “Bunlara dikkat edin. Ben bir öğretim görevlisi kadar
okurum, okuduğumu uygularım, teori ile pratiği birleştiririm. Hedefi olmayan
rotasız gemiye benzer. Firmalar belli alanlarda uzmanlaşıyor, her işte çırak
olacağına bir işte usta ol. Bir insan her işi yapamaz," şeklinde konuştu. İşinde uzmanlaşmanın, karşılaşılan sorunları aşmanın en iyi yolu olduğunu da
dile getiren Dündar, işin her aşamasına dahil olmanın başarıda kritik rol
oynadığını sözlerine ekledi.
Henüz bir çocukken sivilcelerinden
kurtulmak için şifalı bitkiler üzerine yazılan kitapları okuyarak araştırmalar
yapan Dündar’ın, kendisini bu kariyere yönlendiren hikâyesi ise öğrenci ve
öğretim üyelerini derinden etkiledi: “Şırnak'ta vatani görevimi yaptığım sırada bayanların
konuşurken sürekli ağızlarını kapattıkları dikkatimi çekti. Niye kapattıklarını
anlamadım; acaba dişleri mi bozuk diye düşündüm. Sonra öğrendim ki meğer dudak
üstü ve çene bölgesinde kıllar varmış. Kendi kendime 'kıllar kadınları çok
rahatsız ediyormuş demek ki’ gibi bir kanıya vardım. Ardından, 'Ya Cihat, sen
daha önce sivilcelere çare bulabildin, bu kıllara da çare bulabilir misin?'
dedim. Askerde aylarca bunu düşündüm ve kafaya taktım ve bu sorunu bitkilerle
çözmeye karar verdim. Askerden sonra 3 yıl süreyle, belki de binlerce yayın ve
kitap üzerinde kıl ve bitkiler üzerine araştırma yaptım."
Sadece altı yıl içinde aralarında bir
ilk olarak Brezilya’nın da bulunduğu 30’un üzerinde ülkeye ihracat yapan bir
firma haline geldiklerini ifade eden Cihat Dündar, AR-GE’ye yatırımın rolünü
vurguladı. İş hayatı için önem taşıyan başarı faktörlerini öğrencilerle
paylaşan Cihat Dündar, öğrencilere çok çalışmalarını, mücadeleci olmalarını,kendilerini işlerine adamalarını, inanmalarını, pes etmemelerini ve hayallerini
büyük tutarak ne olursa olsun onların peşinden gitmelerini tavsiye etti.
Cihat Dündar kimdir?
Cihat Dündar,1972 yılında Almanya’da doğdu. 20 yaşında Türkiye’ye kesin dönüş yapan Dündar,çeşitli firmalarda yönetici olarak çalışırken, bir yandan da şifalı bitkiler ve
dermokozmetik konusundaki araştırmalarına devam etti. 2002 yılında güzellik
sorunlarına bitkisel çözümler sunan B’IOTA
Laboratuvarları’nı kurdu. Formülünü kendi geliştirdiği Bioder’i 2003 yılında pazara sundu. “İstenmeyen tüyler” konusunda
yeni bir kategori açan, “Türkiye’de ve dünyada devrim yaratan bir marka” haline
gelen Bioder’den sonra, 2006 yılında saç dökülmelerine karşı bitkisel çözüm
sağlayan bitkisel içerikli BioxcinŞampuan ve Serum tüketicilerle buluştu. Aynı yıl Bioder markası Bioxet adıyla yurtdışına açıldı ve
bugün 30 ülkede satılıyor.
Pazarda lider olan Bioder ve Bioxcin
markalarından sonra 2008’de 3 yeni markanın daha lansmanı gerçekleştirildi: Deracine Selülit, Kırışıklık, Cilt
Temizleme ve Nemlendirme ürünleri serisi; kadınların saç bakımına yönelik ürünlerden oluşan Bioblas Saç Bakım Serisi ve erkeklerin ihtiyacı olan bakıma yönelik
ürünleriyle Biomeen Saç ve Cilt
Bakım Serisi.
Yeni ürün çalışmaları ile birlikte,bitki araştırmalarını da hızla sürdüren B’IOTA Laboratuvarları, İstanbul’daki
üretim tesisinin yanı sıra; 30.000 m2’lik kapalı alanda, Avrupa’nın üçüncü en
büyük, ilaç hassasiyetinde kozmetik üretim yapan fabrikasını kurmak üzere
çalışmalarına devam etmektedir.
Cihat Dündar, içinde yaşadığı çevre ve topluma
karşı sorumluluklarını daha planlı ve programı bir şekilde yerine getirebilmek
amacıyla 2008 yılında ana faaliyet alanı eğitim ve çevre olan B’IOTA Vakfı’nı kurdu. B’IOTA Vakfı’nın
yürüttüğü çalışmalarla Türkiye’de sayısı 3200’ü bulan endemik bitkilerin
korunmasında önemli adımlar atılmış olacak.