Erzurumajans-Güneş Vakfı tarafından düzenlenen Cuma konferansları programının bu
haftaki konuğu Ardahan Üniversitesi İnsani Bilimler ve Edebiyat
Fakültesi Öğretim üyesi Doç. Dr. Anıl Yılmaz oldu.
Güneş Vakfı
merkezinde 11-17 Mayıs 2015 tarihleri arasında "Vakıf ve Sanat"
temasıyla kutlanan Vakıflar Haftası münasebetiyle düzenlenen konferans
programında Ardahan Üniversitesi İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi
Öğretim üyelerinden Doç. Dr. Anıl Yılmaz, "Göktürklerde Gömü Adetleri"
konusunu anlattı.
GÖK TÜRK GÖMÜ ADETLERİ
Ardahan Üniversitesi,İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç.
Dr. Anıl Yılmaz, konferans sunumunda şunları kaydetti; "Orta Asya ve
özellikle uzun yıllar Kırgızistan'da Türk tarihi ve arkeolojisi adına
araştırmalar yapmıştır. Çalışmaları ulusal ve uluslararası çeşitli
bilimsel dergi ve yayın organlarında yayınlanmıştır.
Eski Türklerin
yaşam şeklini göçerlik belirlemiştir. Hayvanlarına devamlı yeşil otlak
bulabilmek amacıyla, yaylak-kışlak arasında her yıl iki sefer
gerçekleştirdikleri bu hareket, yerleşik yaşama geçmelerini engellemiş,
şehir mimarisi geliştirmelerinin önüne geçmiştir. Dolayısıyla yaşamları
ile ilgili bilgileri sadece mezar yapıları olan kurganlardan (mezar)
elde edebiliyoruz.
Güney Sibirya gibi, tarım topluluklarının
etkilerine kısmen izole kalmış halklar arasında yapılan sosyolojik
araştırmalar ve eski Türk dönemine ait arkeolojik verilerden anladığımız
kadarıyla Türkler öldükten sonra da yaşayanlar dünyasındakine benzer
bir hayat sürdüreceklerine inanıyorlardı. Bu yüzden, gündelik yaşamda
kullandıkları malzemelerle birlikte gömülmüşlerdir. Bunlar; hayattayken
kullandıkları kıyafetler, kulaklarına taktıkları küpe, boyunlarındaki
kolye ve bileklikleri, kemerleri ve kemerlerinin üstünde var olan toplum
içindeki statülerini gösteren alpikler; savaş ve avcılıkta
kullandıkları kılıçları ile birlikte yay ve okları, hatta onları hem
yaşayanlar hem de ölüler dünyasına taşıyacakları atlarıdır.
Ölü
için hazırlanan kurganını büyüklüğü ve şekli binyıllar içinde değişse
de; Gök Türk Beyleri için hazırlanan kurganların çapı 7-8 m.
arasındayken, yükseklikleri 60-70 cm. civarındadır. Henüz Türk
kağanlarına ait bir mezar bulunamadığı için bu kurganlar hakkında bir
bilgimiz yoktur. Ancak içine konacak malzemenin fazlalığından dolayı bir
hayli büyük olacağını ön görebiliriz.
Bir Türk Beyi öldüğünde
Şaman'ın düzenlediği defin merasimine sadece aile yakınları iştirak
edebilirlerdi. Hangi mezarda kimin yattığının bilinmemesi oldukça
önemlidir. Çünkü içinde var olan malzemeler hırsızlara yer
gösterebilirlerdi. Bu yüzden davetliler, defin merasiminden sonra
düzenlenen yoğ-aş merasimine katılabilirlerdi. Bu merasim kurgan önünde
değil, ölü için planlanan kült alanının önünde yapılmaktadır. Burası sal
taşları ile oluşturulmuş kare ya da dikdörtgen bir alandır. Önüne de
ölünün portre özelliklerini taşıyan bir heykel dikilir. Her ne kadar bu
heykelin üzerinde kime ait olduğu hakkında bir yazı yoksa da, ihtimalle
dikildiği dönemde kimi temsil ettiği herkes tarafından bilinmekteydi. Bu
yoğ-aş merasimi ölü kurgana defnedildikten sonra yapılmaktadır.
Definden sonraki süre çocuklar için yedi, büyükler için ise kırk gündür.
Şaman yoğ-aş merasiminde de, defin merasiminde yaptığı ritüelin
aynısını tekrarlar. Yine dengir'in (tef) eşliğinde yaptığı ayinde,
ölünün ruhunu yatıştıracak sözler söyler; yine ruhun Ülgen'in yanına
yapacağı yolculuğa eşlik etmesi için bir at daha kurban eder. At'ın eti
kült alanının önündeki katılımcılar arasında tüketilirken, derisi ve
başı bir sırığa geçirilerek kült alanının yanına dikilir. Bu ayinden
sonra ölünün ruhunun diğer dünyaya geçtiği kabul edilir."
16.05.2015 14:39:18
Güneş Vakfı'nda 'Göktürklerde gömü adetleri' konferansı
Güneş Vakfı tarafından düzenlenen Cuma konferansları programının bu haftaki konuğu Ardahan Üniversitesi İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi Öğretim üyesi Doç. Dr. Anıl Yılmaz oldu.