Bir
zamanlar bu kadim kentin sokaklarında; dili, dini birbirine benzemez binlerce
tüccar dolaşır, hanlarında, kervansaraylarında Erzurum'luya mallarını
beğendirmek için uğraşırlardı.
Hindistan, Çin, Orta Asya ve Rus steplerinin, Kafkasya'nın Acem'in çeşit çeşit
malları , ürünleri Erzurum tüccarının elinde değerini öğrenirdi. Rüsumları
Erzurum gümrüklerinde ödenir, ambarlarında, onları İmparatorluğun başta
İstanbul olmak üzere diğer kentlerine götürecek kervanlarını beklerlerdi.
O tüccarlar bırakıp gideli çok oldu Erzurum'u. Köse Ömer'de, Gümrük Camii
önünde, Hacılar Hanı'nda, Gürcükapı'da, Tebrizkapı'da ve daha onlarca mekânında
kaç dil konuşuldu, kaç dilden Erzurum beylerine dertler anlatmaya çalışıldı,bilen kalmadı.
Taş ambarlar ve meşhur Erzurum Ambarları'nda Hindin, Çin'in kumaşları,ipekleri, baharatları yerlerini soğuk taş duvarların arasında bekleyen
patateslere, soğanlara bıraktılar.
Asya'dan Batı'ya mal satmak devri bitti. Batı'dan aldığını Erzurumlu'ya satmak
devri başladı. E o beyler gidince geride kalanlara kalan budur. O günleri
anlatan kalmayınca bu günlerin simsarları kendilerine tacir der elbette.
"Ne aldınız ne Sattınız?"
Faslı uzundur. Bu seçim günü başka
yerlere çekilir belki. Ben ucundan bahsedeyim de not düşelim.
Erzurum tüccarı iyi bir şey bulursa bayisi olur. Burada tezat yok. Siz kadim
Erzurum'un tüccarını anlatanı, bileni nereden şahit tutacaksınız ki? Onlar
tüccar, bunlar simsar, bayi desek kötü mana var sanacaklar. Onların kabahati
yok.
Ama şu var: Malın değerini takdir, vergisini takdir edebilme yeteneği, o
meziyet Dadaşın ruhuna ne yakışır... Düşünün Erzurum tüccarı nice memleketin
malını bilir, eksperdir, değer biçer, iyisini kötüsünden ayırır, vergisini hesaplar,hangi kentin pazarına gideceğine karar verir. Bazense döndürür kervanı, döker
malını.
Bu durum tam da Erzurumluya uyar. Genetik hafızamızda var aslında. Erzurumlu
bir şeyin ne mal olduğunu iyi anlar.
Ama o genetik hafızamız dışında şimdi bir şeyimiz kalmadı. Ne eski ticaret, ne
İpek Yolu ne de eski tüccarlar kaldı.
Ama dediğim gibi o genetik hafıza var Erzurum'da.
Şu marka otomobilin, bu marka mobilyanın, ünlü konfeksiyonların bayisi olmak,esnaf, bayi, iş adamı yapar adamı. Ama tüccar yapar mı adamı? Sormak lazım
bilene. Ama bilen de kalmadı.
Erzurum'un sıfırdan planlanmış ve çalışan tek sanayi yatırımı çimento
fabrikamızı bile dışarıdan getirip kurdular. Yine Allah Razı Olsun Yücelik'ten.
Hiç olmazsa sahip çıktı da kendi kalemizde gol yemedik.
Başa dönmek zamanı aslında. Yani yeniden o tüccarların devrine dönmek lazım.
Şimdi ihracatçı ? ithalatçı dediğimiz tüccarlar var ya işte o adamlar aslında
bizim kadim Erzurum'un kadim tüccarıydı. İşte onların bu meziyetleri o
hepimizin kaç nesildir yiye yiye bitiremediğimiz Erzurumluluk ruhunu ortaya
çıkardı. O haşmeti ortaya çıkardı.
Bu tarihsel kimlik şimdi genetik hafızamızda. Yer yer kendini ortaya atıyor ama
bunu artık bastırmamak lazım. Tekrar bir özgüvenle, o kadim tüccarlarımızın
giriştiği işlere girişmek zamanı geldi. Onlar kadar vizyon sahibi olmamız
lazım. Onun bunun ürettiği ve Erzurumluya satmak için gönderdiği malların
bayiliğini yapmak yerine, kendi ürünlerimizi ortaya çıkarmalı, nadide eserlere
dönüştürmeliyiz. O özgüveni artık göstermeliyiz.
29.03.2014 23:30:32