ETSO Başkanı Yücelik Zaman'a konuştu

İsmi Erzurum'la sembol olan, ETSO Başkanlığı görevinin yanında bölgedeki ciddi yatırımları ile adını zirveye yazdıran Lütfü Yücelik, ZAMAN'ın; 'Haftanın sohbeti' programının konuğu oldu.

Erzurum Ajans-İsmi Erzurum'la sembol olan, ETSO Başkanlığı görevinin yanında bölgedeki ciddi yatırımları ile adını zirveye yazdıran Lütfü Yücelik, ZAMAN'ın; 'Haftanın sohbeti' programının konuğu oldu.
Yücelik, teşvik yasasından markalaşmaya, kış turizminden 28 Şubat sürecine; bir çok konudaki sorumuza içtenlikle cevap verdi.

YENİ TEŞVİK YASASI; ÜLKE İÇİN AVANTAJLI, BÖLGE İÇİN DEĞİL!

Teşvikin sistemi, genel anlamda bakıldığında; özellikle stratejik yatırımlardaki tutumu itibariyle değerlendirildiğinde ülke menfaati açısından mantıklı bir uygulama. Çünkü biz, çoğu malları hep ithal ediyoruz. Bu ithal malların üretimini yapmak bundan sonra mümkün. Bu yatırımı İstanbul'da, Ankara'da, Bursa'da ya da herhangi bir ilde de yaparsan 5. bölge şartlarından aynen yararlanıyorsun. Bu durum, ülkemiz açısından avantajlı, ancak bölgemiz için aynı ifadeyi kullanamayız. Neden? diye sorarsanız; sen de yatırımcı olsan limanı, pazarı, imkanı her şeyi olan bir ilde mi yaparsın? Yoksa gelip Van'da Ağrı veya Erzurum'da mı yaparsın? Yatırım öyle nesne ki, yaşayabilmesi için mutlaka kâr etmesi lazım. Yani milli duygularla yatırım olmuyor, Devlet bile zarara tahammül edemiyor. Fertlerin ve şirketlerin dayanması mümkün değil. Genel manada bu doğru bir uygulama. Ama bölgemizin çok cezbedici olacağını ümit etmiyorum. Bu stratejik yatırımlarda herkes istediği yerde yatırım yapıp şartlardan yararlanabiliyor. Geçen gün Ekonomi Bakanına söyledim, Teşvik 12. aydan başlıyor. Bu mevcut yatırımcılara yansımıyor. Biz Van ve Gümüşhane'de 200 milyon doların üzerinde yatırımımız var. Bizim günahımız yatırıma 11. ayda başlamak mı? Hakikaten burada bir noksanlık var. Bizim yıllardır; teşvik yasasının mevcut çalışanı da koruması gerektiğini söylüyoruz. 1998'de 4325 sayılı yasa teşvik yasası vardı, o güzeldi. Bu ona benzer yasa olabilirdi. Mevcut yatırımcılara ilave istihdamlarla üretimlerle bu yasadan yararlandırılabilirdi. Mevcut kuruluşlar da yaşar ve geliştirilirdi. Son teşvik yasası maalesef bu imkânı vermiyor. Bu yasanın haksız rekabete yol açacağı endişesini yaşıyorum. Çünkü eski işletmeleri korumuyor. Teşvik yasasında amaç, üretim, istihdam ve ihracat, ülkenin çıkış yolu bu. Amaç, ihracatla; ithalatı durdurmak. Ama bölgesel yatırımcılara yeni yasanın çok katkısı olacağına ihtimal vermiyorum. Ne yapıp edip, ülkede üretim seferberliği başlatmalı. Bugün Çin'de çok büyük çapta üretim seferberliği var. Bizde de herkes üretime odaklanmalı. Başta hükümetler ve müteşebbisler. Kısaca üreten yatırımcı zorluk yaşamamalı, her türlü kolaylık sağlanmalı. Yatırımcıya, kim olursa olsun sahip çıkılsın, manevi destek verilmeli ve üreticinin bütün beklentilerine cevap verilmeli.

TARIM VE HAYVANCILIK MARKA DEĞERİMİZ OLABİLİR

Bizim avantajlı bölgesel sahalarımız; tarım ve hayvancılıktır. Bilhassa hayvancılıkta 80'li yıllarda 80-100 milyon dolar ihracat yapıyorduk. 2- 3 tane özel et kombinesi yapılmıştı ve o dönem büyük sıçrama yaşanılmıştı. Sonra hayvancılık geri gitmeyi başladı Şimdi yeniden bir toparlanma hamlesi var gibi. Çok ciddi yeni teşviklerle mesela süt sığırcılığı gibi bu hayvancılığı geliştirmemiz lazım. Dünya ile rekabet edebilir hale getirmemiz lazım. Şimdi öyle bir dönemdeyiz ki artık üretilen mal veya hizmeti dünyaya satmak zorunluluğu var. Bu sahada markalaşma imkanına sahibiz. Eskiden olduğu gibi, hayvancılık sektöründe de ihracata dönük yatırımlar yapılmalı.

KIŞ TURİZMİNDE ÖZEL SEKTÖR, LOKOMOTİF GÜÇ OLMALI

Ezurum olarak özellikle de kış turizminde büyük potansiyele sahibiz. Son yıllarda Erzurum'a kış turizmi adına ciddi yatırımlar yapıldı. Bunları böyle bırakırsak hiçbir anlam ifade etmez. Eskiden olduğu gibi atıl duruma düşer. Bize düşen görev; bu yatırımları ciddi şekilde çalıştırmak. Bunu zaman, zaman bakanlarla da bir araya geldiğimde söylüyorum. Bu tesisleri özel sektör eliyle veya mantığıyla işletmek gerek. Bu çift başlılıkla, on başlılıkla yapılacak bir şey değil. Mesela dünyada bu işi yapan ve ülkemizde de bu işi çok ciddi şekilde yapan önemli turizm firmaları var. Onlarla görüşülmeli. Sadece kamu mantığıyla değil, özel sektör mantığıyla geliştirip, çalıştırmalıyız. Kış turizmi; önemli bir gelir kaynağı. Bu sektör ağırlıkta maddi durumu iyi olan insanların ilgi alanında yer alıyor. Bu tesisleri iyi çalıştırırsak turizmde marka olabiliriz.

Bunu ETSO'nun üstlenmesi iyi olmaz. Bu işin uzmanları var dünyada. Turist getirip, götüren uzmanlar, kurumsal şirketlerle bunu çözmek lazım. Şimdi lokomotif güç olan kamunun buna rıza göstermesi lazım. Yükü çeken biz, idare eden kamu. Bu tesisler atıl kalmasın diye özel sektörü devreye sokmak lazım. Bu işi çözmemiz lazım 600 milyon liralık yatırım yapıldı bu şehire Gelen turist şehirle kaynaştırılmalı. Şehir buna hazır olmalı. Zorla bu olmaz. Şehrin, 'turizmden nasıl pay alırım' diye kendisini geliştirmesi lazım. Fransa'da da da kış turizmine karşı önce direniş olmuş. İnsanlar parayı görünce, evlerini pansiyon yaptı. Yani görmek bile bir eğitim. Parayı tattırmak lazım. İnsanların maddi geliri ciddi olduğunu anlaması lazım.

ZİHNİYET DEVRİMİ ŞART OLDU

Hepimizin mesuliyeti, sorumluluğu var. Biz sadece fert ve toplum bazında eleştiri makamıyız bundan kurtulmamız lazım. Eleştiri, Türkiye'de en kolay iş. Çözüm noktasında olmamız lazım. Üniversitelerde verilecek eğitimle bunu aşabiliriz. Ticaret ve sanayi odası olarak üniversite kurma işine heveslendik. Ağır ve zor olduğunu biliyoruz. Üniversite işine; nitelikli eleman yetiştirmek için girdik. Buraya dışarıdan nitelikli, kalifiye eleman getiremiyorsunuz ya da getirmek için maliyetine de bakmıyoruz. Batıda aldığının iki katını ver o kişi yine de gelmiyor. Çalıştığımız firmalarda elemanlarımızı yetiştiriyoruz 1-2 yıl sonra gidiyor. Bizim Atatürk Üniversitesi eski ama bir ikinci devlet üniversitesi olan Teknik Üniversite kuruluyor bu da bölge için bir şans. Şimdi bir şey üretiyorsan, ticaret yapıyorsan dünya ile entegre halinde olmalısın. Nitelikli eleman yetiştirmeli. Yurt dışına çıktığımda donup kalıyorum, yanımdaki adam daha Türkçe konuşamıyor ki yabancı dil konuşsun. Yabancı dil bunun için çok önemli. Kolejlere ilaveten özel üniversite projesi çok mantıklı. Ufak tekef problemlere rağmen başarılı olabilirsek, ciddi manada kalifiye elemen yetiştirmemiz lazım ABİGEM'le eleman yetiştiriyoruz. Turizmin bir ayağı bina değil asıl olan kalifiye eleman. Şehrin uyum sağlaması. Türkiye'ye geçtiğimiz yıl 31 milyon turist gelmiş oteller alt yapı olduğu için gelmiş. Otel sayısı ve tesis sayısı artmalı. Ya turizm sektörüne girmeyeceksin ya da girince hakkını vereceksin. Şehir buna hazır olmalı, şehrin güzel lokantası, otelleri modern olmalı. İnsanlar, durduk yerde bir yere gitmiyor. Turistlere hazırlayacağımız ortam ve kuracağımız tesislerle onlar için çekici bir unsur haline gelmeliyiz.

Çimento işine girdiğimizde İstanbul'da rahmetli Sakıp Sabancı'nın da hazır bulunduğu bir toplantıya katılmıştık. Sabancı, 'Bu ülkede sanayici olmak için manda yüreği lazım' demişti. Pek anlayamamıştım. Fakat işin içine girince gördüm ki bu ülkede manda değil, fil yürekli olmak lazımmış. Yatırımcı, Erzurum'da da Türkiye'de büyük zorlukla karşılaşıyor. Bu zihniyeti hep birlikte yıkmalıyız. Başbakan, ülkeyi ve ülke insanını kalkındırmak için kendini parçalıyor. Ama bu sadece başbakanla, bakanla olmuyor. Zihniyet devrimi lazım herkesin elini taşın altına koyması gerekir. Şaibelere fırsat verilmeden yanlış olanlar hukuka havale edilmeli. Rekabet kurulu, Aşkale Çimento'ya haksız yere ceza yazdı. Erzurumlu bir arkadaşımız, bu haksız ve hukuksuz ceza için; 'Yerinde bir karar' şeklinde yorum yazmış. Bu ifade çok ağırıma gitti. Konunun içeriğini bilmeden, kullanılan bu düşünce zihniyetinin aşılması lazım. Herkes bilmeli ki Erzurum zor bir coğrafya. Mesela bu sene ağır kış nedeniyle 6 ay yattık. Bir lira gelir yok, gider devam etti. Elektrik, personel, ikramiye v.s ödüyorsun. Bizim maliyetlerimiz çok yüksek. Çimento sektöründe korkunç rekabet var. Sektöre yeni oyuncular girdi. Ülkede 78 milyon ton çimento üretiliyor. Fert başına 1 milyon ton düşüyor, Avrupa'da lider durumdayız. Suriye ve Libya tıkansa çimento sektörü çok sıkıntı yaşar.

YATIRIM KADAR İŞLETME MANTIĞI DA ÖNEMLİ

1995'te dönemin başbakanıyla Rusya'ya gitmiştik. Katıldığımız programda kendi kendime 'Ne konuşacağım, müteahhitlik yok, ihracat yok. Ne anlatacağım' diye düşünürken, bir baktım sorular bana gelmeye başladı. Palandöken'i sordular. Gururlandım, duygulandım. Dönüşte Başbakana; Palandöken'e alt yapı için para ve destek istedim. Hakikaten bu kış turizmi önemli. Sadece kış turizmiyle sınırlı kalmamalı, kültür, yayla, inanç turizmi, bu tarihi eserler dünyada yok. Amerika'da çamur harcı ile yapılmış taş duvarları bize tarihi eser diye gösteriyorlar. Erzurum'da Selçuklu, Osmanlı ve diğer medeniyetlerden kalma muazzam eserlerimiz var. Kaplıcalarımızın suyu bulunmaz kalitede ve güzellikte. Mevcut tesisleri daha modern hale getirmeliyiz. Yani turizm potansiyeli çeşitlendirerek markalaştırabiliriz. Başbakan Erdoğan'ın Erzurum'a ilgisi ve desteği çok büyük. Fakat yatırım yetmiyor, işletmek önemli. Artık 'sen- ben' kavgasını bırakıp 'biz' demeliyiz. Herkes birbirine saygı ile yaklaşıp, omuz omuza hizmet üretmeliyiz.

TEK ADAMLIK YERİNE, ARTIK' BİZ' DEMELİYİZ

Yaşlanıyoruz, insanlar fani. Bir insan en fazla 100 yıl yaşıyor. Aşkale Çimento rüya gibi geçti. 93'te aldık seneye 20. yıla giriyoruz. Kurumsallaşmaya önem veriyoruz. Ciddi manada uzmanlara ve kurumsallaşmaya inanıyorum. Düşünüyorum her zaman tek insan hata yapıyor, tek başıma karar verdiğimde çok hata yapıyorum. Dinimiz bile istişareyi emretmiş. Özel hayatta da acele verdiğim kararlarda affedilmez hatalar yaptım. Şimdi onun mücadelesini veriyorum. Biz olalım olmayalım kurumsallaşma için bu yapı devam etsin diye gayret ediyorum. Oğlum Fatih'i bu yönde hazırlıyorum. Düzgün olmanın yanında yabancı dile eğitimi ile birlikte tam donanımlı yetişmesi için gayret gösteriyorum. Bunun yanında işletmeler için asıl önemlisi kurumsallaşmadır. Bize ihtiyaçları olmadan şirket büyüyerek yoluna devam etsin istiyorum. Bu şirkete çok emek verdik. Biz de yola çıktığımızda ne eğitimimiz, ne sanayi kültürümüz, ne paramız hiçbirisi müsait değildi. Allah bu işe bize nasip etti. İmkanları ölçüsünde herkes destek oldu. İnsan başarıya odaklandı mı Allah da yardım ediyor.

TEKNOKENTTE İYİ GELİŞMELER OLUYOR

Teknokent çağa uygun. Bir şey yapmak değil, sonunu getirmek önemli. Söylemlerle olmuyor her şey. Teknokentte düşünce güzel, üniversite yönetimi de bizimle birlikte ciddi gayret gösteriyor. Çünkü ETSO'da teknokente ortak. Şu sıralar teknokentte sermaye artırımı var. Burayı işler hale getirmemizde fayda var. Bilkent'te var. Malum teknokentlerde vergi muafiyeti var. İşte, çalışmada yürek ortaya koymak lazım. Gösterişten uzak durup, herkes taşın altına elini koymalı. Kendiliğinden yürüyen bir iş yok. Son küresel krizde küresel şirketlerin CEO'lar döküldü. Eğer gece uykun kaçmıyorsa o işten netice alamazsın. Dertlenmekle olur CEO'lukla işler yürümüyor. İşleri yürütecek yürektir. Teknokentte de iyi gelişmeler oluyor.

28 ŞUBAT'TA GERÇEKLERİ SAVUNDUM NABZA GÖRE ŞERBET VERMEDİM

Biz, Allah vergisi olsa gerek, baskıları hiç sevmeyiz. Güne göre hareket eden biri değilim. İnancım gereği, Hak'tan yana mücadele ediyorum. O dönemde bir anımı aktarayım; bir başörtüsü meselesi vardı. Benim anam; başörtülü değil, ehramlıydı. Rus işgalinde kundaktaymış çok acılar çekmiş. Baba tarafımız Kayseri tarafına göç etmiş. Böyle bir acıdan çıkmış ama ülke sevgisi, millet ve devlet sevgisi zirvedeydi, o kadar saf bir kadındı. Her daim; 'Allah devlete zeval vermesin' derdi. 28 Şubat sürecindeki bir idareciye; 'vatan, ülke sevgisini her şeyin üzerinde tutanları karıştırmayın' demiş, o da beni dış kapıya kadar yolcu etmişti. Bizim toplumun bir hastalığı var; haksızlık oldu mu güne göre konuşuyoruz. Bu doğru değil. Esas olan, doğru bildiğimizi ortaya koyabilmek. Allah'ımız bir, kıblemiz bir, vatanımız bir, el ele, omuz omuza verip üretim için herkes üzerine düşeni yapmalı. Eğitimli bir yeni nesil geliyor. Dünyaya kafa tutan güç olma yolunda emin adımlarla ilerliyoruz. Birbirine kenetlenip güne göre hareket etmeyen konulardan yana olmalıyız. Bunun için adil yargı sistemi oluşturulmalı. Hukuk ve adalet üstün tutulmalı, Hukukun üstünlüğünü hakim kılacak sistem oluşturulup, herkes için geçerli hale getirilmeli bu ülkede...

01.05.2012 16:30:40