Erzurum Ajans-Erzurum Sivil Toplum Kuruluşları Platformu temsilcileri bugün öğle namazı sonrası Lala Paşa Camii önünde basın açıklaması yaparak katsayı uygulaması ve HSYK kararlarına tepki gösterdi.
Platform adına basın açıklamasını MÜSİAD Erzurum Şube Başkanı Mustafa Güvenli yaptı. Güvenli, “Ülkemizde demokratikleşmeye yönelik adımlar ve açılımlarla milletçe kucaklaşmaya, top yekun kalkınmaya ve özetle 21. yüzyıla yakışır bir sistem kurulmaya çalışılırken, daha önceki darbelerin devamı olan 28 Şubat Darbesinin dinamikleştirdiği çeşitli yapılar, despot ve dayatmacı bir mantıkla direnç göstermeye devam ediyor” dedi.
“Bugün bazı mihraklar ‘Adaletsiz Katsayı Uygulaması’nı ve ‘Başörtüsü Yasağını’ 28 Şubat’ın sembol kalıntıları olarak bayraklaştırıyor. Evrensel Hukuk’un tüm ilkelerini ayaklar altına alma pahasına zulmün, adaletsizliğin ısrarla devamını sağlama savaşı veriyor” diyen Güvenli, “Danıştay, önceki kararının gerekçesinde kullandığı ‘Ölçülülük İlkesi dikkate alınarak belirlenecek olan katsayı’ ifadesi ile zaten niyetini belli etmiş ve Meslek liselilere hususen İmam Hatiplere üniversite kapısını aralayan her türlü hesabı bozacağını ilan etmişti. “Bugünkü tablo ise Yargının, Yürütmenin alanına giren hususlara müdahalesi anlamına gelmektedir. Önceki kararlarında katsayı belirlenmesinde YÖK’ün yetkili olduğunu ilan eden Danıştay, hangi hakla kendisini YÖK’ün yerine koyarak katsayı ile ilgili kararlar vermeye devam etmektedir? Bir taraftan “Haydi kızlar okula” kampanyaları düzenleyip, diğer taraftan okulların önüne barikatlar kurup çocuklarımızı içeri almayan samimiyetsiz ve adaletsiz mantığı deşifre ediyor ve şiddetle kınıyoruz. Danıştay’ın aldığı kararlar, milletimizin bayram sevinci ile karşıladığı kararların iptaline yöneliktir. Bu durum yargıya olan güveni zedelemektedir. TBMM’nin derhal harekete geçerek, gerekli anayasal ve yasal düzenlemelerle yargının kendisini yasama ve yürütmenin yerine koymasının önüne geçmesini istiyor, adaletsiz, hukuksuz, darbe ürünü tüm uygulamaların sona erdirilmesini bekliyoruz. Artık çocuklarımızın eğitimden dışlanmasına, ikinci sınıf vatandaş sayılarak horlanmasına tahammülümüz kalmamıştır. Bir an önce bu katsayı garabetinin, hukuksuzluğun ve eşitsizliğin ortadan kaldırılması için tüm yetkilileri göreve çağırıyoruz” diye konuştu.
YARGI KENDİ ALANI DIŞINA ÇIKIP, HUKUKLA BAĞDAŞMAYACAK BİR ŞEKİLDE DAVRANARAK TOPLUMU HUZURSUZ ETMEKTEDİR
Güvenli daha sonra şunları kaydetti; “Yargı Bağımsızlığı” kavramını sadece yapıyı siyasi müdahalelerden koruma olarak anlayanlar bilsinler ki yargının saygınlık kazanması için onun her türlü dış etkenden, özellikle de ideolojik saplantılardan arındırılması gerekir. Zira tarih boyunca hukuk ve adalete güveni zedeleyen en büyük sapmanın bu yolla yapıldığını hatırlatmak istiyoruz. Ayrıca Yetkilendirilmiş Savcılarımızın HSYK tarafından görevden alınmasıyla ilgili olarak biliyoruz ki; Demokrasilerde yasamayı Meclis, Yürütmeyi Bakanlar Kurulu, Yargıyı Bağımsız Mahkemelerin yapması gerekirken bu gün, Yargı kendi alanı dışına çıkıp, hukukla bağdaşmayacak bir şekilde davranarak toplumu huzursuz etmektedir. Adeta Yargı yasamanın yerine geçerek Ülkemizi bir yargıçlar devleti haline dönüştürmek istemektedir. Her kesin ağzında hukuk… Ama ne yazık ki hukuk, hukukçular tarafından katlediliyor. Adeta bu durum; “kanun kanun diye diye, kanun tepelendi” diyen şairin sözüne hak verir niteliktedir. Ey Hukukçular, Ortaçağda meleklerin cinsiyetlerini tartışan sözde aydınlar gibi kanun maddelerini tartışarak toplumsal gerçeklikten uzaklaşıyorsunuz, Çünkü kanunlarınız toplumsal hukuku değil kendini seçkin zannedenlerin hukukunu temsil ediyor. Cuntacıların ve darbecilerin hazırladığı anayasa ve kanunlar, halka tuzak kuran bir yapının ürünüdür.
Tüm ülke Yargının kuşatması altında, hareket edemez bir yapıya dönüştürülüyor. Milletin hukuku değil, güçlülerin hukuku dayatılıyor. Biz kanun devleti değil, hukuk devleti istiyoruz. Bu tuzaklardan sıkıldık. Bu tuzakları artık görüyor, bu labirentlerden kurtulmak için sesimizi yükseltiyor ve oyunlarınızı bozmak için yaptıklarınızı protesto ediyoruz. İşte tam da bu noktada bütün özgürlüklerin yolunu açan Sivil ve Demokratik bir Anayasa istiyoruz. Ey Türkiye Büyük Millet Meclisinin sayın üyeleri; diyoruz ki, otoriter bir mantıkla hazırlanan çürümüş anayasayı ortadan kaldırıp Sivil ve Demokratik Anayasa oluşturup Ülkemizin önünü açın, bu trajikomik senaryoya bir son verin.”
21.02.2010 16:17:00