Erzurum nihayet Nazım'ı hatırladı!..

Erzurum nihayet Dünyaca ünlü Türk Şairi Nazım Hikmet'i hatırladı. Ölümünün 47. yıl dönümünde CHP, Erzurum'da Erzurum'u en iyi tanımlayan büyük ozanı andı.

Erzurum Ajans-Dünya’da Türkçe’yi en iyi şekilde kullanan şair olarak bilinen ve ‘Kuvva-i Milliye Destanı’nda Erzurum insanını, en yüce şekilde anlatan  Nazım Hikmet; ölümünün 47'nci yıldönümünde Erzurum'da düzenlenen toplantıyla anıldı.

CHP il binasında düzenlenen anma toplantısında konuşan  Erzurum İl Başkanı Tuncer Aktaş, Nazım Hikmet'in Rusya’ya giderken Erzurum'a uğradığını hatırlatarak, “Nazım’ın Kuvayi Milliye Destanı Erzurum'u en güzel şekilde tasvir etmektedir. Senelerce ülkemizde kurtuluş savaşını anlatan şiirler yazıldı. Elbette bunlar çok önemli ama ikinci bir Kuvayi Milliye Destanı yok. O, ümitsiz mücadelenin en acımasız günlerini en duygusal ve en ateşli şekilde anlatır. Destanlar gerçekleşmiş olağanüstü olaylardır. Kurtuluş harbi de olağanüstü bir olaydır” dedi.

İşte o olağanüstü günleri anlatan Nazım Hikmet’in,  ölümünden 47 yıl sonra hatırlandığı Erzurum’da asırlarca hafızalardan silinemeyecek Erzurum;

 

(*) YIL1919 ve İSTANBUL'UN HÂLİ ve ERZURUM KONGRESİ

 


919 Temmuzunun 23'üncü günü
pek mütevazı bir mektep salonunda
in'ikad etti Erzurum Kongresi.
Erzurum'un kışı zorludur balam,
tandırında tezek yakar Erzurum,
buz tutar yiğitlerinin bıyığı
ve geceleyin karlı ovada
kaskatı katılaşmış, donmuş görürsün karanlığı.
Erzurum'da kavaklar, balam,
Erzurum'da kavaklar tane tane,
kavaklarda tane tane yapraklar.
Ve terden ve toz dumandan ve sinekten geçilmez
Erzurum'da yaz gelip de bastı mıydı sıcaklar.
Erzurum'un düzdür, topraktır damı.
Erzurum güzelleri giyer, balam,
incecik ak yünden ehramı.
Yürek boynun büker, balam,
Erzurumlu türkülere.
Halim selimdir Erzurum'un adamı
ve lâkin dönmesin gözü bir kere!...
Erzurum'da on dört gün sürdü Kongre :


 

Orda, mazlum milletlerden bahsedildi
bütün mazlum milletlerden
ve emperyalizme karşı dövüşlerinden onların.
Orda, bir Şûrayı Millî'den bahsedildi,
İradei Milliyeye müstenit bir Şûrayı Millî'den.
Buna rağmen,
«Âsi gelmiyelim» diyenler vardı,
«makamı hilâfet ve saltanata.»
Hattâ casuslar vardı içerde.
Buna rağmen,
«Bütün aksâmı vatan bir küldür» denildi.
«Kabul olunmaz,» denildi,
«Manda ve Himaye...»
Buna rağmen,
İstanbul'da birçok hanımlar, beyler, paşalar,
Türk halkından kesmişlerdi umudu.
Yağdırıldı telgraflar Erzurum'a :


 

«Amerikan mandası altına girelim,» diye.
«İstiklâl, diyorlardı, şâyanı arzu ve tercihtir, amma
bugün bu, diyorlardı, mümkün değil,
birkaç vilâyet, diyorlardı, kalacak elde,
şu halde, diyorlardı, şu halde,
Memâliki Osmaniye'nin cümlesine şâmil
Amerikan mandaterliğini talep etmeği
memleketimiz için en nâfi
bir şekli hal kabul ediyoruz.»
Fakat bu şekli halli kabul etmedi Erzurumlu.


 

Erzurum'un kışı zorludur balam,
buz tutar yiğitlerin bıyığı..
Erzurum'da kaskatı, dimdik ölür adam,
kabullenmez yılgınlığı...
İstanbul'da hanımlar, beyler, paşalar,
tül perdeler, kravatlar, apoletler, şişeler,
çıtı pıtı dilleri ve pamuk gibi elleri
ve biçare telgraf telleri

…..

 

(*) Nazım Hikmet- Kuvva-i Milliye Destanı

 

 


04.06.2010 02:46:00