Dün, Atatürk Üniversitesi'nde rektörlük seçimi yapıldı. Bin 352 akademisyen, 17 profesöre; 'Rektörüm ol!' diye oy verdi.
Tam bir demokrasi bayramı!
Hiç kimsenin tartışamayacağı 'reel demokratik' bir seçim.
Oy verenlerin hepsi de en az iki dil biliyor ve doktora üstü yüksek eğitime sahip!
Anlayacağınız oy verenin de, oy alanın da okuma-yazma gibi bir kaygısı yok!
Hepsi de, okuyan-yazan vedüşünen bin 350 küsur kemik gibi aklı başında adam.
Hepsi de, bir ömür tüketerek büyüttüğümüz çocuklarımızı şekillendirecek kişiler!
Yani; 'Dağdaki çobanla, benim oyum bir mi?' diyecek kapasitedeler.
Ortalama olarak yaşları 30-40 ve birazı 50 ve üstü çağdalar. Cumhuriyet'i, Erzurum'u, en önemlisi de Atatürk'ü çok iyi biliyorlar. (Biz öyle sanıyoruz) Çünkü hepsi de en az 15 yıldır 'Atatürk Üniversitesi' yazan o kapıdan, o yüzlerce bin dönümlük bu kar şehrinin en yeşil kampüsüne giriyorlar. (-40 derecede bizler soğuktan titrerken onlar sıcacık lojmanlarında uyudular... )
***
Gazeteciliğe ilk başladığım yıllardı. Askeri dikta sona ermiş, ülkeye demokrasi gelmişti. Atatürk Üniversitesi'nde Rektörlük seçimleri olacaktı. Üniversitenin 16 yıldır Rektörü olan Prof. Dr. Hurşit Ertuğrul'a karşı öğrencileri adaydı. Rektör Hoca, güya şehirle üniversite arasına duvarlar örmüştü!
Prof. Dr. Ertuğrul'un atadığı Mühendislik Fakültesi'nin kurucu Dekanı Erol Oral, rektör adaylığını yanında belediye başkanları ve Sivil Toplum Kuruluşlarının (-Akademiden ne bekliyorlarsa...) temsilciler ile birlikte o günlerin en görkemli şehir oteli olan Büyük Erzurum'un terasında açıklıyordu.
Prof. Dr. Oral, Üniversitenin şehirle arasına ördüğü duvarları yıkacaktı. Duvarların altında kaldı. Rektör olarak kurucusu olduğu Adalet ve Kalkınma Partisi, bırakın Eğitim Bakanlığı'nı, O'na Pasinler Belediye Başkanlığı Aday Adaylığını bile vermedi!
***
Cumhuriyet'in en nadide eseri, Anadolu'nun en görkemli üniversitesi örselenmişti. Siyaset bulaşmıştı bilime, duvarlar yıkılacak diyenler kapılara '40'INCI YIL' neonları asılıyor, bilim unutarak ticaretin göbeğinde komünistliğin başını her görüldüğü yerde eziyorlardı. Oysaki 1957'de kurulan Atatürk Üniversitesi, Kurucu Bilim Heyeti tarafından şu görev ve işlevlerle tanımlanmıştı:
''Kurulacak üniversitenin yeni bir bilim merkezi olmakla beraber, öncelikle ve bilhassa Doğu Anadolu'nun bir taraftan milli ve içtimai, diğer taraftan maddi ve iktisadi kalkınmasına hizmet edebilmesi, memleketin Doğu bölgesine de diğer bölgelerin derecesinde refah ve manevi sıhhat kazandırması...''
Bildiğim kadarıyla kuruluş manifestosu 4 maddeydi. Ben, aklımda kalan ilk maddesini alıntıladım!
***
Nereden, nereye!
Hadi toparlayalım!
Burası ne Rize, ne Bartın, ne Muş, ne Huş, ne bilmem nere!
Burası, Atatürk Üniversitesi!
Türkiye Cumhuriyeti'nin, Cumhuriyet'i kuran şehir Erzurum'a, vefa olarak Atatürk adına kurduğu en evrensel kurum. İşte bu kurum dün; 6 yaşında ilk rektörünü değil, 60 yaşında 16'ncı rektör adayını belirlemek için seçim yaptı. Rektör adayı olmak için ise 18 profesör yarıştı. Yani, bünyesinde bir tek profesör barındıran gecekondu bir akademi değil burası!
***
Sayın aday hocalar seçim bitti ama göreviniz bitmedi!
Bin 353 oy verenden 16 oy alarak bende varım diyen sen, Sayın Fahri Yavuz!
Ya da; o bin 352 oydan, 233 oy alan sen, Sayın Serdar Sevimli ve diğerleri... İlk altıda yer bulanlarda, en sonda yer alanlarda. Her birinizi, bu iradeye inanan hepinizi tarihi bir sorumluluk bekliyor.
...Ve siz; o bin 352 oyu zarflayıp sandığa atanlar; asil göreviniz şimdi başlıyor.
Oyunuza sahip çıkın ki başınız öne eğilmesin!
Siz; kelli felli, başında kepi olan adamlar. Ne olur özgür iradenizin ardında durun!
Ve bu kez bir adım da olsa bu şehrin önünde olun!
Ne olur?
Siz dik durun ki; bu bahtı kara şehir, ardınızdaki yüz binlerle birlikte hukukuna sahip çıkabilsin!
------
*REKTÖR: Bir üniversitenin akademik ve yönetimsel olarak en üst düzey yetkilisidir. Latince kökenlidir ve bu Latincede 'yöneten' anlamına gelir. Türk yüksek öğretim sistemine göre devlet üniversitelerinde rektör, üniversitenin öğretim üyeleri tarafından yapılan oylama sonuçlarının YÖK tarafından yapılacak sıralamanın Cumhurbaşkanı'na sunulmasından sonra Cumhurbaşkanınca değerlendirilip adaylardan birinin atanması sonucu göreve başlar. Görev süresi dört yıldır ve en fazla iki dönem bu görevde kalabilir.
13.07.2016 16:30:03