Üniversite şehri olmak!...
Tarihçiler, Yakutiye ve Çifte Minareli medreseleri dönemlerinin üniversitesi olarak görür ve bu yüzden de Erzurum için, "üniversite şehri" unvanını yakıştırırlar.
İlhanlı, Selçuklu, Osmanlı ve nihayetinde Türkiye Cumhuriyeti...
Aradan kaç asır geçmiş olursa olsun Erzurum, hep ilim irfan ve kültür merkezi olmayı başarmış bir şehirdir.üstelik de, sayısız istila ve işgallere rağmen... Önceki zamanlarda Çifteler ve Yakutiye vardı; şimdi ise yarım asrı aşan tarihiyle koskoca bir Atatürk Üniversitesi var.
Yani "üniversiteler kuran üniversite"...
Hani meşhur bir söz vardır ya, "Tarihten Türkleri çıkarın dünyada geriye tarih kalmaz"
O misal; siz de Erzurum'da Atatürk Üniversitesi'ni çıkarın, geriye şehir namına iri bir köyden başka bir şey kalmaz.
Bugün büyük bir doğumun sancılarını çeken bir şehir varsa şayet -Ki, bendeniz son yıllarda tanık olduğum müspet gelişmelerden hareketle, bu şehrin istikbalde en gelişmiş şehirlerinden biri olacağına inanmaktayım- unutmayınız ki nüvesinde üniversite vardır.
Çünkü:
Üniversite aynı zamanda birikim demektir, duruş demektir, cesaret demektir ve hep bir adım önde olmak demektir.
Seksenli yıllardan başlayarak, ta ki iki binli yıllara kadar adeta yarış dışında kalmış olmasına rağmen Erzurum, şu son dönemde yakaladığı birbirinden önemli fırsatlarla yeniden ayağa kalktı.
Bu yıla kavuşmadı fakat önümüzdeki yıl tam da şu günlerde basın şöyle bir haber yapacak:
"Erzurum'da yeni eğitim yılı için üniversitelerde hazırlıklar tamamlandı"
Bir yıl içinde olmasa bile, birkaç yıl içinde en az dört üniversite bu şehrin ilim ikliminde yarışır durumda olacak.
İkincisi tamam:
Erzurum Teknik Üniversitesi...…
Sıra diğerlerinde.
Yarın Atatürk Üniversitesi yeni akademik eğitim yılı için start verecek.
Şeref konuğu ise Meclis Başkanı Sayın Mehmet Ali Şahin...…
Zaman zaman eleştirsek de, Atatürk Üniversitesi bu şehrin hamuru, bu şehrin mihenk noktasıdır.
O olmasaydı, belki de bugün ne ikinci devlet üniversitesi, ne ETSO'nun kurduğu üniversite, ne de kurulmak üzere olan vakıf üniversitesi olacaktı.
Hatta Atatürk Üniversitesi olmasaydı, kesinlikle 2011 diye bir olgudan kimse söz edemezdi.
Öyle ya, 2011 demek, üniversitelerarası kış oyunları demektir. O da ancak ve ancak üniversite olan bir şehirde yapılır.
Tam bu noktada sırası gelmişken hemen bir hakkı teslim edelim:
2011'in alınışında ve projenin bu noktaya gelmesinde, kuşkusuz ki başta Başbakan Erdoğan'ın çok büyük bir rolü vardır. Ancak aynı zamanda o dönem spordan sorumlu Devlet Bakanı olan bugünkü Meclis Başkanı Sayın Mehmet Ali Şahin'in de asla yadsınamayacak destek ve katkıları oldu.
2007 yılında aralarında bendenizin de bulunduğu Erzurum heyeti, İtalya'nın Torino kentinde 2011'e ev sahibi olabilmek için mücadele verirken, kaptan köşkünde Sayın Mehmet Ali Şahin oturuyordu ve yardımcısı da bugünkü Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Sayın Mehmet Atalay'dı.
Daha dün gibi hatırlıyorum, her ikisi de olağanüstü bir çaba harcamışlardı ve Erzurum için nice gece uykusuz kalmışlardı.
Atatürk Üniversitesi'nin, yarın yeni eğitim yılı için düzenlediği açılış törenine bu iki değerli ismi davet etmiş olması, bana göre hem vefa örneğidir, hem de üniversitenin kalitesini göstermektedir.
Dedik ya, üniversite şehri olmak aynı zamanda bir birikimdir diye...
Bazı dostlar kızıyor ama inandığım doğruları söylemek zorundayım:
Erzurum artık ayaklarındaki prangalardan kurtuluyor; şimdi sıra koşmasında...
Malzeme ortada işte:
Yeni üniversite...
Yeni hastaneler...
Kış oyunları için yapılan yatırımlar...
Lojistik merkez...
Ulaşım...
Kabul edelim ki AK Parti döneminde Erzurum nerdeyse tüm zamanların en büyük imkânlarıyla tanıştı.
Öküzün altında buzağı aramaya lüzum yok.
Halep ordaysa arşın burada işte...
Önyargılarımızdan arınarak bakmamız lazım:
2011 için devlet tam 600 milyon lira harcamış, daha da harcayacak...
Yeni üniversite hiç kimsenin ihtimal vermediği bir zamanda adeta çöldeki su gibi oldu.
Sağlık yatırımları, eğitim yatırımları...
Bakınız ısrarla yerel yönetime dair bir şey söylemiyorum.
Çünkü biliyorum ki, merkezi hükümetin hızına Erzurum yerel yönetimi ne yazık ki ayak uyduramadı.
Mazeretlere kulak asmayın.
Özetle dediğimiz şudur:
Atatürk Üniversitesi olmasaydı belki bugün şu yukarıda saydığımız hizmetlerin bir çoğundan söz ediyor olamazdık.
Bu yüzden Erzurum'un "üniversite şehri" unvanına sıkı sıkıya sarılalım ki, o sayede yeni hizmetlerle tanışalım. (Mehmet ŞENER/Palandöken)
İlhanlı, Selçuklu, Osmanlı ve nihayetinde Türkiye Cumhuriyeti...
Aradan kaç asır geçmiş olursa olsun Erzurum, hep ilim irfan ve kültür merkezi olmayı başarmış bir şehirdir.üstelik de, sayısız istila ve işgallere rağmen... Önceki zamanlarda Çifteler ve Yakutiye vardı; şimdi ise yarım asrı aşan tarihiyle koskoca bir Atatürk Üniversitesi var.
Yani "üniversiteler kuran üniversite"...
Hani meşhur bir söz vardır ya, "Tarihten Türkleri çıkarın dünyada geriye tarih kalmaz"
O misal; siz de Erzurum'da Atatürk Üniversitesi'ni çıkarın, geriye şehir namına iri bir köyden başka bir şey kalmaz.
Bugün büyük bir doğumun sancılarını çeken bir şehir varsa şayet -Ki, bendeniz son yıllarda tanık olduğum müspet gelişmelerden hareketle, bu şehrin istikbalde en gelişmiş şehirlerinden biri olacağına inanmaktayım- unutmayınız ki nüvesinde üniversite vardır.
Çünkü:
Üniversite aynı zamanda birikim demektir, duruş demektir, cesaret demektir ve hep bir adım önde olmak demektir.
Seksenli yıllardan başlayarak, ta ki iki binli yıllara kadar adeta yarış dışında kalmış olmasına rağmen Erzurum, şu son dönemde yakaladığı birbirinden önemli fırsatlarla yeniden ayağa kalktı.
Bu yıla kavuşmadı fakat önümüzdeki yıl tam da şu günlerde basın şöyle bir haber yapacak:
"Erzurum'da yeni eğitim yılı için üniversitelerde hazırlıklar tamamlandı"
Bir yıl içinde olmasa bile, birkaç yıl içinde en az dört üniversite bu şehrin ilim ikliminde yarışır durumda olacak.
İkincisi tamam:
Erzurum Teknik Üniversitesi...…
Sıra diğerlerinde.
Yarın Atatürk Üniversitesi yeni akademik eğitim yılı için start verecek.
Şeref konuğu ise Meclis Başkanı Sayın Mehmet Ali Şahin...…
Zaman zaman eleştirsek de, Atatürk Üniversitesi bu şehrin hamuru, bu şehrin mihenk noktasıdır.
O olmasaydı, belki de bugün ne ikinci devlet üniversitesi, ne ETSO'nun kurduğu üniversite, ne de kurulmak üzere olan vakıf üniversitesi olacaktı.
Hatta Atatürk Üniversitesi olmasaydı, kesinlikle 2011 diye bir olgudan kimse söz edemezdi.
Öyle ya, 2011 demek, üniversitelerarası kış oyunları demektir. O da ancak ve ancak üniversite olan bir şehirde yapılır.
Tam bu noktada sırası gelmişken hemen bir hakkı teslim edelim:
2011'in alınışında ve projenin bu noktaya gelmesinde, kuşkusuz ki başta Başbakan Erdoğan'ın çok büyük bir rolü vardır. Ancak aynı zamanda o dönem spordan sorumlu Devlet Bakanı olan bugünkü Meclis Başkanı Sayın Mehmet Ali Şahin'in de asla yadsınamayacak destek ve katkıları oldu.
2007 yılında aralarında bendenizin de bulunduğu Erzurum heyeti, İtalya'nın Torino kentinde 2011'e ev sahibi olabilmek için mücadele verirken, kaptan köşkünde Sayın Mehmet Ali Şahin oturuyordu ve yardımcısı da bugünkü Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Sayın Mehmet Atalay'dı.
Daha dün gibi hatırlıyorum, her ikisi de olağanüstü bir çaba harcamışlardı ve Erzurum için nice gece uykusuz kalmışlardı.
Atatürk Üniversitesi'nin, yarın yeni eğitim yılı için düzenlediği açılış törenine bu iki değerli ismi davet etmiş olması, bana göre hem vefa örneğidir, hem de üniversitenin kalitesini göstermektedir.
Dedik ya, üniversite şehri olmak aynı zamanda bir birikimdir diye...
Bazı dostlar kızıyor ama inandığım doğruları söylemek zorundayım:
Erzurum artık ayaklarındaki prangalardan kurtuluyor; şimdi sıra koşmasında...
Malzeme ortada işte:
Yeni üniversite...
Yeni hastaneler...
Kış oyunları için yapılan yatırımlar...
Lojistik merkez...
Ulaşım...
Kabul edelim ki AK Parti döneminde Erzurum nerdeyse tüm zamanların en büyük imkânlarıyla tanıştı.
Öküzün altında buzağı aramaya lüzum yok.
Halep ordaysa arşın burada işte...
Önyargılarımızdan arınarak bakmamız lazım:
2011 için devlet tam 600 milyon lira harcamış, daha da harcayacak...
Yeni üniversite hiç kimsenin ihtimal vermediği bir zamanda adeta çöldeki su gibi oldu.
Sağlık yatırımları, eğitim yatırımları...
Bakınız ısrarla yerel yönetime dair bir şey söylemiyorum.
Çünkü biliyorum ki, merkezi hükümetin hızına Erzurum yerel yönetimi ne yazık ki ayak uyduramadı.
Mazeretlere kulak asmayın.
Özetle dediğimiz şudur:
Atatürk Üniversitesi olmasaydı belki bugün şu yukarıda saydığımız hizmetlerin bir çoğundan söz ediyor olamazdık.
Bu yüzden Erzurum'un "üniversite şehri" unvanına sıkı sıkıya sarılalım ki, o sayede yeni hizmetlerle tanışalım. (Mehmet ŞENER/Palandöken)
11.10.2010 10:46:00