Erzurumajans-Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda muhtarlarla bir araya gelerek gündemi değerlendirdi.
"HİÇBİR KESİME GÖZÜMÜZÜ KAPATAMAYIZ"
Suriye konusu, tıpkı Mısır gibi Libya gibi balkanlar gibi Kafkasya gibi bizim asli meselemizdir. Suriye meselesine diğer ülkelerin yaklaşımıyla bizim yaklaşımımız arasında büyük farklar vardır. Suriye'ye atılan her bombanın yol açtığı tahribatı kendi yüreğimizde hissediyoruz. Daha önce Bosna'da Karabağ'da yaşananlar için ne hissediyorsak bugün de aynısını hissediyoruz. Biz coğrafyamızda hiçbir kesime gözümüzü gönlümüzü kapatamayız. Başkaları için bataklık olabilir, ama bizim için oralar ayrılmaz bir parçamızdır. Kafkasya, Balkanlar, Orta Asya gibi yerler başkaları için sorunlu bölgeler olabilir. Oralar bizim için medeniyetimizin en değerli unsurlarıdır.
"BAKIYORSUN ÖNÜNE PROFESÖR YAZIYOR"
İşte biz bu yüzden dünya beşten büyüktür diyoruz. Milletimizin ve coğrafyamızın işte bu köklü geçmişini bilmeyenler, bizim Suriye başta olmak üzere bölgemizdeki sorunlara yönelik samimiyetimizi de anlamıyor. Bakıyorsun önünde profesör yazıyor, ama bu inceliği anlamıyor. Çıkıp oradan işte Ortadoğu'daki yürütülen politikalarda Türkiye'nin durumu diyor. Bunların işi bu değil, anlamıyorlar. Bunlar damdan düşen değil. Sadece ideolojik bir kafa yapısıyla mantığıyla olaylara bakanlar. Nerede bu ülkenin çıkarı var, bunun hesabını bunlar yapmazlar.
Bölücü terör örgütü eylemleri konusunda bu güruhun ihanete varan bir tutum içinde olduğunu görüyoruz. DEAŞ'ın saldırılarında benzer tavırla sahneye çıktığına şahit oluyoruz. Bunların 78 milyon içinde bir avuç azınlık olduğunu biliyoruz. Bunu azınlık hukuku açısından değerlendirmiyorum, ama kendilerini çoğunluğun üstünde tahakküm etme garabeti içinde olduklarını görüyorum.
"SİPARİŞ ÜZERİNE MÜCADELE VERMİYORUZ"
Biz sipariş üzerine mücadele vermiyoruz. Daha önce Afganistan'da oynanan senaryonun Irak ve Suriye'de tedavüle sokulduğunu biliyoruz. Suriye'ye güya DAEŞ ile mücadele anlamında askeri güç taşıyan, ama bugüne kadar DEAŞ'a hiçbir zarar vermeyen ılımlı grupları hedef alanların gayesi ortadadır.
"DAEŞ MESELESİNİ AÇIKÇA ORTAYA ÇIKMASINI İSTİYORUM"
Bugün burada DEAŞ meselesinin açıkça ortaya çıkmasını istiyorum. Bölgeyi dizayn etmenin peşinde olanların asıl yüzlerini hep birlikte görmüş olacağız. DEAŞ denen örgütle Türkiye'den başka ciddi olarak mücadele eden ülke neredeyse yoktur. Türkiye bu örgütü 2005 yılında eski isimleriyle terör örgütü olarak tanımıştır. 2013'te de yeni ismiyle terör örgütü olarak kabul ettiğimiz bu yapıyla mücadelemizi sürdürdük. Ülkemizin tutumu nettir.
"EN ÇOK ZARAR GÖREN ÜLKEYİZ"
Biz bu konuda en çok zarar gören ülkeyiz. Niğde, Urfa, Ankara, Diyarbakır ve Gaziantep'te DAEŞ terör örgütünün saldırılarına maruz kaldık. Bugüne kadar 140 vatandaşımızı kaybettik, 7 güvenlik görevlimizi şehit verdik. Sınırımızda zaman zaman çatışmalar yaşandı. Buna karşılık kesintisiz bir mücadele yürüttür. 2011'den beri yaklaşık 3 bin kişi gözaltına alındı, 800'ü de tutuklandı. Örgüt mensuplarının üzerlerinde kullanıma hazır 33 canlı bomba yeleği ve patlayıcı ele geçirildi. Yabancı terörist savaşçılarla mücadele kapsamında 27 bin kişiye giriş yasağı konmuş durumda. DAEŞ'in en önemli gelir kaynakları olan akaryakıt kaçakçılığını önlemek için 2014 yılında 79 milyon litre kaçak akaryakıt ele geçirilmiştir. Neredeyse kaçakçılık bitirilme aşamasına gelindi.
"ŞİMDİ BURADA SÖYLÜYORUM"
Şimdi burada bir şey söylüyorum. Dünya medyasına sesleniyorum. Lazkiye ve Lazkiye kuzeyi Bayırbucak Türkmenlerinin olduğu bölgede DAEŞ yoktur. Kimse bizi ve dünyayı aldatmasın. Ve burada uçaklarla yapılan bombardımanlar neticesinde şurada 1,5 ay içerisinde 300'ü aşkın Bayırbucak Türkmeni ölmüştür. Oradan Bayırbucak Türkmenleri bizim sınırlara doğru sığınmaya çalışıyorlar.
"BU SABAH AFAD BAŞKANIYLA GÖRÜŞTÜM"
Bu sabah AFAD başkanıyla görüştüm. Dedi ki "gelmek istemiyorlar" hayır diyorlar biz burada şehit olacağız. Bize insani yardım yapın, biz bu çadırların içinde yaşamaya devam edeceğiz. Dün de iki tane insani yardım götüren TIR bombalanmak suretiyle, TIR'lar yandı, üç kişi şehit, yedi kişi yaralı. Şimdi bütün bunlarla beraber ne diyorlar dünyaya? "Biz DAEŞ ile mücadele ediyoruz" Kusura bakmayın DAEŞ ile mücadele ettiğiniz filan yok. Siz Lazkiye'nin kuzeyini boşaltmak için rejimle el ele oradaki Türkmen kardeşlerimizi, Suriye vatandaşlarını öldürüyorsunuz.
"DİYORLAR Kİ DAEŞ'TEN TÜRKİYE PETROL ALIYORMUŞ"
Şimdi diyorlar ki DAEŞ'ten Türkiye petrol alıyorlarmış. Yetkili makamdakiler bunu söylüyor. Çok ayıp yazıklar olsun. Biz en büyük ithalatı Rusya'dan yapıyoruz. İran'dan yapıyoruz. Azerbaycan'dan doğalgaz yapıyoruz. Kuzey Irak'tan aynı şekilde alıyoruz.
"KİMSE BU ÜLKEYE İFTİRA ATAMAZ"
Bizim petrol aldığımızı iddia edenler bu iddialarını ispatla mükelleftir, aksi takdirde bu ülkeye kimse iftira atamaz. Ben onları müfteri olmakla sıfatlandırırım. DAEŞ çıkardığı petrolü Esed'e satıyor Esed'e. Para kaynağı da belli. Biz bu noktaya gelmek istemezdik. Nasıl oluyor da bunun yanında yer alıyorsunuz ya? Yer alanlar insan haklarından bahsedebilirler mi? İşte biz bunların karşısına dikildiğimiz için menfaat şebekelerinin bu hoşuna gitmiyor.
"380 BİN İNSANI ÖLDÜREN MUHALİFLER MİDİR"
Bizim DAEŞ ile mücadele için yaptıklarımız ortada. Peki siz ne yaptınız? DAEŞ bahanesiyle muhalifleri hedef alanlara soruyorum. Kimyasal silahlarla 1500 masumu katleden muhalifler midir? On binlerce Filistinliyi açlığa mahkum eden muhalifler midir? 380 bin insanı kadın çocuk erkek sivil ayrımı yapmadan konvansiyonel silahlarla öldüren muhalifler midir?
"O ZAMAN ON BİNLERCE İNSAN ÖLDÜREN ESED YOKTU"
TV ekranlarına çıkıp sadece ideolojik bakış açılarıyla Türkiye yönetimine fatura kesmeye çalışanlar, bir zamanlar diyor gayet iyiydi araları, bir araya geliyorlardı, o zaman diktatör değil miydi? O zaman on binlerce insanı öldüren bir Esed yoktu karşımda. O zaman da tavsiyem 'demokrasiye hemen geçin'di. Ve elemanlarını bize gönderdiği halde oraya dönemiyordu. Çünkü çok partili bir siyasi hayata dönmek işine gelmiyordu. Baktı ki daha sonra Tunus'ta başlayan Yasemin hareketi, Mısır'daki devamı, buraya gelişi, burada bazı ürkeklikler meydana getirdi.
"YAPTIKLARI AFFEDİLEMEZ"
DAEŞ'in yaptıkları kesinlikle affedilemez. Sadece bu değil, PYD dahil YPG aynı ülkemizde PKK aynı, Boko Haram aynı, Şebab aynı. Bunlar şu anda dünyada yaptıkları eylemlerle affedilemez adımları atıyorlar.
"KONUYLA İLGİLİ OLMAYAN TEPKİLERİ TAKİP EDİYORUZ"
Bir uçağın sınırımızı ihlal etmesi üzerine bu kurallar işletilmiştir. Sınıra gelen iki uçak, milliyeti belli değil. Beş dakika içinde 10 uyarı yapılıyor. Sesli olarak bu uyarılar televizyonlarda yayınlanıyor. İnanın bana Suriye'deki tüm hadiseler gibi bu olay da bizi ziyadesiyle üzmüştür. Biz bölgede kimse ölmesin burnu kanamasın diye uğraşıyoruz. Teknik izahat, TSK ve Dışişleri bakanlığımız tarafından Rusya başta olmak üzere ilgili tüm ülkelere yapılmıştır. Buna rağmen Rusya tarafından yapılan açıklamaları ve konuyla ilgili olmayan tepkileri üzüntüyle takip ediyoruz. Bizim Rusya ile stratejik ortaklığımız var, üst düzey istişari konseyimiz var. Ama bizim bu birlikteliğimiz dayanışmayı gerektirir. Bu birlikteliğimiz bizim birbirimizi tehdit etmemizi gerektirmez. Bu bizi üzmüştür.
"RUSYA'YI HEDEF ALMAMIZ İÇİN SEBEP YOKTUR"
Kaldı ki aidiyeti milliyeti belli olmayan uçakların uyarılmasına rağmen bizim hava sahamızı ihlal etmesi daha önce bunun 3-4 kez yapılmış olması artık tabi ki bir güvenlik nedeniyle atılmış bir adımdır. Suriye ile bizim şu anda iç içe bulunduğumuz ortadadır. Biz yeni gerilimler için değil barış için çaba gösteriyoruz. Rusya'yı sınır ihlali olmadan hedef almamız için sebep yoktur. Suriye politikasında anlaşamıyor olması başka bir şeydir, angajman kurallarının işletilmesi başka bir şeydir. Sadece muhalifleri hedef alan saldırılara karşı itirazlarımız elbette devam ediyoruz. Cerablus'tan Batı'ya doğru insani güvenlik bölgesi oluşturma kararımız da aynı şekilde sürüyor.
"ILIMLI MUHALİFLERİ DESTEKLEYECEĞİZ"
Bir kez daha ifade ediyorum, biz Bayırbucak Türkmenleriyle, ılımlı muhalifleri ılımlı muhalif grupları destekliyoruz, destekleyeceğiz. Çünkü bunlar mazlumdur, mağrurdur. Akrabayız ve onlar bizim soydaşlarımızdır.
"AYNI İHLAL BUGÜN YAPILSA?"
Ne Rusya'ya nede herhangi bir ülkeye karşı doğrudan askeri müdahalemiz söz konusu değildir. Herkesten egemenlik haklarımıza hassasiyet göstermesini bekliyoruz. Tüm dünyanın bizim haklı olduğumuzu kabul ettiği bir hadisenin, ekonomik ilişkilerimizi kapsayacak. Aynı ihlal bugün yapılsa Türkiye bugün yine aynı karşılığı vermek durumundadır. Bu konuda ihlale maruz kalan değil ihlali yapan ülkenin kendisini sorgulaması, tedbirlerini alması lazımdır.
"ŞÖYLE BİR AÇIKLAMA YAPILABİLİR Mİ?"
Şöyle bir açıklama yapılabilir mi ya? Bu ülkede idarecilerin Türkiye'yi İslamlaştırma gayreti var" diye bir açıklama yapılabilir mi? Demek ki ben hükümet bizler Türkiye'yi İslamlaştırma gayreti içindeyiz. Ya Türkiye'nin yüzde 99'u Müslüman ya. Bunu nasıl söylersin. Böyle bir ifade nasıl kullanılır? Ben kalkıp da Rusya için Rusya'yı yönetim Hristiyanlaştırma gayreti içindedir diyebilir miyim? Orada da 30 milyon Hristiyan var. Tayyip Erdoğan Müslümandır, yüzde 99'u bu ülkenin Müslüman. Ben neyin gayreti içinde olacağız ki? Ama tespite bakın, şu yanlışa bakın.
"BU YAKLAŞIM SİYASİLERE YAKIŞIYOR MU"
Ve bizim büyükelçiliğimizin taşlanması, camların çerçevelerin indirilmesi? Bunlar doğru yaklaşım mı? Biz her zaman bu tür eylemlere giren aşırı uçlara hep emniyet teşkilatımızla karşı durmuşuzdur. Bunlar önemli mi? Biz de çok önemsemiyoruz. Ama biz stratejik ortağız. Biz şu ana kadar getirdiğimiz süreci, bazı tehditlerle, "ortak projeler durdurulabilir, aramızdaki bazı münasebetler kaldırılabilir" bu yaklaşımlar siyasilere yakışıyor mu?
"DUYGUSAL AÇIKLAMALAR YAPACAKSAK?"
Eğer buna bakmayıp da duygusal açıklamalar yapacak olursak bunlar doğru olmaz. Daha biz 15-16'da Antalya'da gayet güzel oturmuşuz, başa baş görüşmeler yapmışız. Ama ardından böyle bir şeyin olması bizleri üzmüştür.
26.11.2015 14:33:47