Toplantıda,gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Zinnur Şimşek, “Bin 577 TL
maaş alan öğretmenden daha düşük ücret alan kamu görevlisi neredeyse
kalmadı. Üzülerek ifade etmeliyim ki, eğitimciye reva görülen ücret,
öğretmenlik mesleğinin toplumdaki itibarını baltalamıştır. Artık kimse
eğitimcilere vatan millet edebiyatı yapmasın. Gelir dağılımında adalet
falan da kalmamıştır. Yüksek bürokrasi ve meclis kendine Müslüman
davranmaya devam ediyor. 3 öğretmen maaşının toplamı bir danışman ya da
sekreter maaşına ulaşamamaktadır. Çalışan 5 öğretmen yatan bir vekil
etmiyor. Eğitimcilerin sabır taşı çatlatılmıştır artık. Meclise ve
yüksek bürokrasiye mubah olan, eğitimciye günah mı” dedi.
Şimşek,
sözlerini şöyle sürdürdü: “Kamuda eşit işe eşit ücret politikası gereği
aynı unvanda olanların ücretlerinde iyileştirme yapılırken, ‘sizi diğer
kurumlarda muadiliniz olamadığı için dışarıda tuttuk’ demenin bir başka
ifadesi, ‘sizi dışarıda unuttuk’ demektir. Emekli oldukları kuruma göre 3
ile 5 bin lira arasında maaş alan bakan ve milletvekillerinin emekli
maaşlarını bütün partilerin ortak önergesiyle önce 5 bin 600 TL’ye,
sonra da ikinci bir önergeyle 7 bin 750 TL’ye çıkarmayı aklından
çıkarmayanlar, eğitimcilere sizi aklımıza getiremedik mi demek
istiyorlar. Memura toplu sözleşme içeren yasayı 15 aydır hala Meclis’e
göndermeye vakit bulamayanlar, ‘şike yasasını’ bir ayda iki kez
çıkarmaya nasıl vakit buluyorlar ya da kendine, danışmanına, sekreterine
ve şoförüne ücret artışına nasıl vakit buluyorlar merak ediyorum.
Hükümet, eğitime en fazla bütçeyi ayırıyoruz, en çok eğitime önem
veriyoruz diyor. Eğitimciler okulları ayakta tutmak için dilencilik,
tahsildarlık yapmaya devam ediyorlar. Öğretmenin maaşı ise ortada… Peki,önem nerede?”
Zinnur Şimşek, “eşit işe eşit ücret” sloganı ile aynı
unvanda bulunanların aynı ücreti almasını öngören 666 sayılı KHK’nın ek
ödeme ile farklı kurumda aynı unvanda çalışanların ücretlerinin
dengelendiğini fakat kapsam dışı bırakılmaları ve unutulmaları
dolayısıyla öğretmen ve öğretim elemanlarının sinirlerinin gerildiğini
vurgulayarak, “Üst düzey yöneticilere, danışmanına, şoförüne,
sekreterine ve kendine kepçe ile alırken, öğretmene kaşıkla bile
vermeyip ‘kamu mali dengesi’ bahanesine sığınanlar, kamu mali dengesini
bilmem ama öğretmen ve öğretim elemanlarının dengesini bozdular”
şeklinde konuştu.
Eğitim-Bir-Sen Erzurum 2 Nolu Şube Başkanı Zinnur Şimşek daha sonra şunları kaydetti;
VEKİLE, DANIŞMANA, SEKRETERE ÇOK, ÖĞRETMEN VE ÖĞRETİM ELEMANINA YOK
“Ek
ödeme oranlarında yapılan artışla genel müdür, genel müdür yardımcısı
ve daire başkanı gibi üst kadrolarda görev yapanların ek ödeme
oranlarında yapılan iyileştirme, öğretmenin toplam maaşının neredeyse
yüzde 74’üne tekabül etmektedir. 9/1’indeki öğretmenin toplam maaşı
1.577 iken, üst yöneticinin bırakın maaşını, sadece ek ödemesi bile 1132
TL olmuştur. Milletvekili danışmanının maaşını 2000 TL’den 5400 TL’ye,
2. danışman statüsü verilen sekreterlerin maaşını 4 bin 705 TL’ye,
emekli olduklarında kendi maaşlarını 7 bin 750 TL’ye çıkaranlar, toplu
sözleşme masasında eğitimcilere sakın vatan millet edebiyatı
yapmasınlar. Vekile, danışmana, sekretere çok, öğretmen ve öğretim
elemanına yok, öyle mi? Hükümet masaya hazırlıklı gelsin.”
BU ÜLKEDE EĞİTİMCİLER İNSANCA YAŞAYACAK ÜCRETİ HAK ETMİYORSA, HİÇ KİMSE HAK ETMİYOR
“Bu
ülkede eğitim çalışanları sadece eğitimle uğraşmıyor. Eğitimciler
okullarda aynı zamanda gelir idaresi memuru gibi veliden ‘para dilenmek’gibi onur kırıcı bir görev daha yürütüyor. Dört duvar olarak teslim
edilen okulu ayakta tutmak için tahsildarlık yaparak topladığı paralarla
ücretli hizmetli, memur, güvenlikçi çalıştırarak işveren gibi
sorumluluk altına giriyor. SGK primini yatıramazsa yakasını
kurtaramıyor. Milli Eğitim Bakanı, eğitimcilerin sırtından yük almak
yerine, söylemleriyle kırıyor, takdir bekleyenleri soruşturmalarla
tahkir ediyor. OECD ortalamasının neredeyse iki katı sınıf mevcutlarıyla
eğitimciler güçlü Türkiye için omuz verirken, onların omuzlarına
basarak yükselenler karnını ovuştururken; ‘öğretmenlik fedakârlık
mesleği’ edebiyatıyla eğitimcilerin sırtını ovuşturmaktadır. Okulda
çalıştığı yetmiyormuş gibi akşam eve de iş götüren öğretmenlerin muadili
yokmuş. Doğru, bu kadar çalışan ve sömürülen başka kimse yok. Açıkça
söylüyorum; eğer bu ülkede insanca yaşayacak bir ücreti eğitimciler hak
etmiyorsa, o zaman hiç kimse hak etmiyor, bu böyle bilinmelidir. “
NALINCI KESERİ GİBİ KENDİNE YONTANLARA SESİMİZİ YÜKSELTMEYECEĞİMİZ KİMSENİN AKLINDAN GEÇMESİN
“Güçlü
ve başarılı her ülkenin arkasında eğitimcilerin ölçülemeyecek derecede
fedakârlığı ve alınteri vardır. Türkiye kabuğunu kırıyor; derin, çukur,
paramiliter yapılanmaların ayakbağı olmasından kurtuluyor ve demokrasi
korku tünelinden çıkıyorsa, bunda sendika olarak kritik dönemeçlerde
onurlu duruşumuzla verdiğimiz destek unutulmamalıdır. Onuru zedelenmiş
Meclis’in ve milli iradenin itibarını düşünerek, ‘özgür Türkiye’ için
kuruş değil, duruş sendikacılığı ile sesimizi yükseltirken, gelir
dağılımında nalıncı keseri gibi kendine yontanlara sesimizi
yükseltmeyeceğimiz kimsenin aklından geçmesin.”
26.12.2011 11:33:49