Yazılarımı internet sitelerinden takip eden Esengün, dün hem bir selamlaşma hem de bu yeni görevi ile ilgili aradı,bir süre sohbet ettik. Aralarında eski bir Vali, eski bir Belediye Başkanı ve eski bir Büyükelçinin de yaraldığı Etik Kurulu'na 'eski bir Bakan'kontenjanından girdiğini söyleyen Esengün, kabul ettiği teklifin bizzat Başbakanlık Müsteşarı Efgan Ela'dan geldiği bilgisini verdi. Bu bilgiyi verirken, Efgan beyin kendisini telefonla aradığını ve Başbakanın selamını ilettikten sonra bu göreve davet ettiğini kaydeden Esengün, "Ben de kabul ettim ve Etik Kurulu'nda ki 11 üyeden biri oldum" dedi.
Kendisiyle telefonda görüşürken, zaman zaman " Sayın Bakanım", zaman zaman da " Lütfü Abi" diye hitap ettim. Eski Bakanımıza ağabeyi de dememin sebebi, onu taa Erzurum'da Avukatlık döneminden tanıyor olmam. Refah Partisi'nde İl Başkanlığından tutun da, Devlet Bakanı olduğu ve kırmızı plaka ile dolaştığı günlere kadar hep yakından tanıma imkanı bulduğum, haberini yaptığım Lütfü beye bu yeni görevi için "hayırlı olsun"dileğimi ilettim. Bir çok arkadaşına rağmen o Erbakan'ı ve partisini bırakmadığı için Saadet Partisi'nde de önemli bir yere sahip olan Lütfü beyi dinlerken, 'fesatlık etmiş olmayayım ama'dikkatimi bir şey çekti. Düne kadar iktidar partisinden 'AKP' diye bahseden ve bu konuda bir sürü beyanatı da olan Lütfü ağabeyimiz, bu defa 'AKP' yerine 'Ak Parti' diyordu! Belli ki Lütfü ağabey, kendisine yapılan bu 'jest' karşılığında nezaket göstermeye başlamış ve AKP'yi 'Ak Parti' yapmış! Yadırgadım desem Lütfü ağabeyiye ayıp olur! Yadırgamadım desem bana ayıp olur! Ne bileyim. Doğrusu iki arada bir derede kaldım!
"Allah her iki başa da hayırlı etsin" dileğinde bulunduktan sonra, arzu ederseniz, (etmeseniz ne olacak ki sanki) vefatının yıldönümü münasebetiyle bir dizi etkinlikler yapılan eski Başbakanlarımızdan Necmettin Erbakan ile ilgili bir anımı anlatarak bugünkü 'kafanıza ütü'görevimi sonlandırayım!
ERBAKAN BENİ MANŞET YAPTI!
Dolu dolu geçen 1 yıllık Güneş Gazetesi Muhabirliğim zamanında RP Genel Başkanı Necmettin Erbakan, Erzurum'a gelmişti. 1987 yılıydı ve Siyasi Yasakların 'henüz' kalktığı günlerdi. O gün üyesi olduğumuz ve 'altın yıllarını yaşayan' Doğu Anadolu Gazeteciler Cemiyeti'nde Basın toplantısı tertipleyen Erbakan hoca, Lütfü Esengün'ün de hazır bulunduğu salonda, önce gündeme ilişkin açıklamalar yaptı. Daha sonra biz basın mensuplarına dönerek, "Şimdi sorularınız varsa cevaplandırabilirim" dedi. Ben de o gün sabah Hürriyet'te Başyazar Oktay Ekşi'nin"Erbakan hiç değişmemiş. Aynı Erbakan" başlıklı yazısını okumuştum ve bu köşe yazısından iyi bir soru çıkartmıştım! (O zamanlar, bir muhabirin güne bütün gazeteleri tek tek okuyarak başladığı günlerdi!!) Bir çok ağabeyim ve arkadaşım soru sorup cevaplarını aldıktan sonra, ben el kaldırıp hocama sorumu sordum:
Hocam, sizin için 'Erbakan hiç değişmemiş . Aynı Erbakan' diyorlar. Ne diyorsunuz?
50′ye yakın partilinin de hazır bulunduğu salonda bu sorum karşısında mini bir sessizlik oldu. Bu sessizliği bozan yine rahmetli Erbakan oldu:
-Elhamdülillah hiç değişmedim!
Bu cevap karşısında o gergin salon bir anda yumuşadı, ben dahil gülmeyen kalmadı. 1 Dakika boyunca, Cemiyetin bulunduğu Özel İdare İşhanı kahkahayla çınlamıştı! Sadece 'Elhamdülillah hiç değişmedim' lafının üzerine hiç bir şey de demedi hoca. Bu kısa cevap, ertesi gün çalıştığımGüneş Gazetesi'nin Birinci sahifesinde yaraldı. Ulusal bir gazetede çalışan bir muhabirin birinci sahifeden haberi, ender çıkar. İşte Erbakan hoca sayesinde hem de tek cümlelik bir lafıyla o gün birinci sahifede imzalı haberim yayınlandı, her 'tıfıl' muhabir gibi o gün dünyalar da benim olmuştu!
Nur içinde yatsın...
Kaynak: Erzurum Flaş
28.02.2013 06:02:55