Mesela, Aslı Nemutlu'nun ölümünden bir ay önce Erzurum Valisi Sayın Öztürk, "Kayak Merkezlerinde Alınacak Genel Tedbirler" konulu bir emir yayınlamış ve gerekli yerleri uyarmıştı. Belki bu çitler konusuna değinilmemiş; ama izin verin bunu da kayma işini bilenler düşünsün!
Kayak sporu bu, kaymaklı kadayıf değil ki yedikten sonra çok şükür, diyerek kalkıp ellerine bulaşanları yıkayarak aklanıp, paklanasın!
Hangi spor türü olursa olsun, sporda asıl elaman insan değil mi? Ve bu insanların sağlığını önemsemek, tedbir almak da o ilgili spor dalının yetkililerinden başkasının sorumluluğunda olabilir mi?
Yok!
İlle buyruk gerek.
"Tez, şunlar... şunlar yapıla, bunlar ... bunlar … kaldırıla, dünya standartlarında ola!" diye buyrulduğunda, "ferman padişahın, dağlar bizimdir," diyilecek değil ya!
Demiri kesen emir için üç ski-doo ne ki!
Sıkıysa verme… Bu işin makamı var; makamın cakası var! Yoksa vedalaşırsın her ikisiyle de…
Aslında Aslı'nın ölümüne neden olan bu çitlerin uygun olup -olmadığını konunun yetkilileri de çok iyi biliyor; ama nasıl oluyorsa bir anda donma noktasına yakalanıp, donup kalıyorlar işte!
Bir de dönme noktası var ki bizim memlekette, evlere şenlik, dillere fener alayı olur!
Bu nokta herhangi bir kurumla yorumlansın ve kişiselleştiği düşünülsün istemem. Bu yüzden genel bir örnek vermek en iyisidir.
Adam, siyaha beyaz diyor, sonra koşullar değişince siyaha siyah demese de her ikisini karıştırarak, gridir, diyor ve de dönme noktasına geliyor.
Bu nasıl iştir, diye kafa yormaya gerek yok!
Hem sadece Erzurum için değil ki bu tür şeyler.
Eğer Erzurum, diyince bir kez düşüneceksek, Türkiye, diyince iki kez, Dünya diyince de üç kez düşünmek gerek.
Siyasette de böyle değil mi sanki!
Bir cemiyetin kemiyeti nice olursa olsun, niteliği yoksa neye yarar ki!
Donma ve dönme noktalarının az olduğu, mümkünse hiç olmadığı bir Erzurum'u, Erzurumlu olarak istemeyi ayıp sayacak kaç kişi çıkar!
08.02.2012 22:11:32