Dindarı suçlayan din cahilidir

Kadın cinayetlerinden İslamiyeti sorumlu tutanlara uzmanlar cevap verdi: “Cahil insanları muhafazakâr gösteriyor, faturayı dindarlara kesmeye çalışıyorlar. Bunlar dini bilmiyorlar. Cinayet işleyen zaten dindar değildir.”

Erzurumajans-Ülkemizde hemen her gün bir kadın cinayet haberi gazetelerin 3. sayfasını kirletmeye devam ederken, kadına şiddeti meşrulaştıran ve özendiren perde arkasındaki sebepler görmezden gelinmeye devam ediliyor.

Televizyon dizileri ve sinema filmleri şiddeti adeta özendirirken bu konu bazı çevreler tarafından sümen altı ediliyor. Hemen her yıl taciz, tecavüz, istismar, töre ve kadına şiddet görüntülerini içeren dizilere bir yenisi daha eklenirken bazı sözde sanatçıların kadın cinayetlerini ‘dincilik' ve ‘sağcılık' ile bağdaştırması da tepki topladı. Bilimsel araştırmalar, kadına şiddet vakalarının büyük bir bölümünün alkol ve madde bağımlılığı, kumar ile psikolojik nedenlerden meydana geldiğini ortaya koyuyor.

Kadına şiddetin nedenleri, reyting uğruna dizilerde kadına şiddet ve işkence sahnelerine yer verilmesi, kadına şiddet konusunda muhafazakârların suçlanması ve İslam'ın kadına şiddete yaklaşımı gibi konuları uzmanlarına sorduk. İşte o değerlendirmeler:

“FATURA İSLAM'A KESİLİYOR”

İslam Hukukçusu Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci: Müslümanların her yere hâkim olduğunu sanıyorlar. Bunun getirdiği panikle korkuyla ellerinden gelen her fırsatta Müslümanları kötülüyorlar. Muhafazakarlara yönelik bu cahilce suçlamalar her zaman yapılır. İslamiyet'in düşüncesi belli. İslam'da sadece kadını değil, insan öldürmek en büyük suçlardan bir tanesi. Ayet-i Kerime'de her şey net. Hal böyleyken kadın öldürmenin İslam'da yeri vardır diye kim söyleyebilir? Peygamber Efendimiz, ‘kadına eziyet edenin davacısı ben olurum' buyurmuştur. İslamiyet'te kadına şiddete yönelik tavsiyesi mi var da bunla suçluyorlar? Cahil insanlar muhafazakâr görünüyor. Onlar yapınca fatura İslam'a kesiliyor. Son derece yanlış bir algıdır bu. Din düşmanları bunu hep fırsat bilirler. Dini bilmedikleri ve aleyhtarı oldukları için bu tür şeylerde dini sorumlu tutarlar. İslam'da ‘hanımlarınıza kötülük etmeyin, üzecek söz söylemeyin' der. İnsanlar yapmıyorsa burada İslamiyet'in suçu ne? Peygamber, Müslümanların örneğidir. Hayatı bellidir. Hanımlarına, kızlarına, damatlarına, akrabalarına ve komşularına nasıl davrandığını biliyoruz. Onların hayatında böyle bir şey yazmıyor. ‘Müslümanım' deyip de şiddet uygulayanları Müslümanlık müdafaa edemez. Dinle alakası olmayan insanlar da birçok suç işliyor. Genelleme yapmak doğru olmaz. Toplum bozuldu. Diziler, romanlar ve magazinler insanların sosyal ahlakını bozuyor. Ailenin düzeni bozuldu. Tedbir alınması gerekiyor.

“ŞİDDET ÖZENDİRİLİYOR”

AK Parti Kırıkkale Milletvekili ve TBMM Adalet Komisyonu üyesi Ramazan Can: Emine Bulut cinayetinde çok vahim şeyler oldu. Babası, ‘O anda çevredekiler, çekim yapmak yerine müdahale etseydi, belki de benim kızım hayatta kalırdı' diyor. Bu konularda medyanın da daha hassas davranması lazım. Haber kastıyla veriliyor, fakat memlekette psikopatlar var. Bunlardan etkilenerek hareket ediyor. Hunharca hareket ederek, kendisi de aynısını yapmak istiyor. RTÜK bunun üzerine gitmeli, özendirici yayınlara izin verilmemeli. Yapımcılara da görev düşüyor. Dizilerde ve filmlerde özendirici sahnelerden kaçınmalıdırlar.

İYİ REYTİNGE KURBAN EDİLMESİN

Erciyes Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Vahit İlhan: Böyle kişiler(ünlü simalar) aslında din düşmanlığını ortaya koymak için her fırsatta dine saldırıp; sebep dini inanışlarmış gibi göstermeye çalışıyorlar. Kadın cinayetleri işleyenlerin hayatlarına bakıldığı zaman dindar olduklarını söylemek mümkün değildir ki dinin buyruklarına göre hareket etsinler.

Buradaki temel sorun medyanın hangi içeriklerle reyting aldığıdır. Küfür, şiddet ve aykırılık maalesef reyting getirmektedir. Kadınlara ve çocuklara şiddet ve istismarın uygulandığı sahneleri engellemeye yönelik daha etkin kurallar konulmalıdır. Artık iyi ve doğruyu reytinge kurban etmemeliyiz. Bu sürecin aktörleri, medya yöneticileri ve çalışanları; “izleyici ne istiyorsa biz onu yayınlıyoruz” bahanesinin ardına saklanmamalı.

AVRUPA'DA HER 3 KADINDAN BİRİ ŞİDDET GÖRÜYOR

 AB ülkelerinde yaşayan 42 bin kadınla yüz yüze görüşülerek yapılan bir araştırmaya göre, kadınların yüzde 33'ü eşlerinden veya birlikte oldukları kişilerden cinsel, psikolojik veya fiziksel şiddet görüyor. En çok şiddet gören Danimarkalı kadınlar olurken Polonya bu konuda en masum ülke olarak öne çıkıyor.

RAPORLAR ALKOL VE KUMAR DİYOR

Hacettepe Üniversitesi'nın hazırladığı ‘Türkiye'de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet' araştırmasına göre, hemen her gün alkol kullanan erkeklerin, diğerlerine oranla daha fazla fiziksel ve cinsel şiddet uyguladığı ifade ediliyor. Eşi alkol kullanan kadınlar, eşi alkol kullanmayanlara göre 2 kat daha fazla fiziksel şiddete maruz kalıyor. Bir başka rapora göre ise, bölgesel açıdan Marmara bölgesinde yaşayan kadınlara kıyasla İç Anadolu ve Doğu Anadolu bölgesinde yaşayan kadınların 2 kat ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaşayan kadınların 3 kat daha fazla fiziksel şiddete maruz kalıyor. Kumar oynayanların da yüzde 62'si ya eşine yönelik şiddetin faili ya da mağduru durumunda... Üstelik kumar oynayanların yüzde 65'i patolojik bir şekilde öfke problemi yaşıyor.

27.08.2019 11:00:00